(25) zehir akıtanlar

250 57 24
                                    

"Sasuke, hey, kendine gel!" Birkaç saniyedir oğlana seslenmesine rağmen sesi çıkmıyor, öylece donuk gözlerle yere bakıyordu. Pembe saçlı kız en sonunda onu omzundan sertçe dürttü.

Sasuke uykudan uyanmış gibi irkildi, "Ha?" Kan çanağı olan gözleri kızın yeşilleriyle buluştuğunda nefessiz kalmış gibi nefes çekti. Onun halindeki perişanlık Sakura'nın göğsünü öyle bir sıkıştırıyordu ki ağlamak istemesine sebep oluyordu.

Neji'nin ölümünü çabucak atlatmasını beklemiyordu. Atlatamıyordu da zaten. Beş dakikada bir uzun uzum boşluğa dalıyor, kimseyi duymuyor ve transa geçiyordu. Kendi kendine konuşup garip sesler çıkaran Naruto'nun bozulan akıl sağlığı da olduğundan daha kötüye götürüyordu onu.

"Onlara odaklan," Elini oğlanın omzuna koyup dikkatini pencereye vermesini sağladı. İkisi, tahtalarla örtülen pencerenin küçük bir açık kısmından dışarıyı izlemeye başladı.

Kuyunun etradı da dahil evin önü zombi kaynıyordu. Shikamaru ve henüz aralarına yeni katılan Temari, ellerine sopa taş ne varsa almışlardı. Dışarıya bir adım attıklarında korkudan bir tık sesi bile çıkarmıyorlardı. Bu sırada kuyunun ipini kemiren zombinin amacına ulaşmasına az kalmıştı.

Temari olduğu yerde kalırken anlaştıkları üzere Shikamaru, en yakınlarındaki ağaca koştu. Elindeki sopayı ağacın kavuğuna vurmaya başladığında sessizliği büyük bir gürültüyle bozmuş oldu. Etraftaki zombiler onu fark edip üzerine koşmaya başlar başlamaz sopayı fırlatıp var gücüyle ağaca tırmanmaya başladı.

Yalnız planladıkları aksine ipi kemiren zombi oraya gitmemişti. Evden çıkmadan önce onun da oraya gideceğini ve Temari'nin incelen ipi düğümleyeceğini düşünmüşlerdi. Fakat o zombi orada kalmıştı.

Temari konuşup oğlana seslenmek istedi ama kendini belli edemezdi, o zaman ağacın başındaki zombiler hedefi olurdu. Yutkunarak elindeki çivili sopaya baktı. Bu işi başka türden halletmeliydi.

Onları kulübenin ardından izleyen pembe saçlı kız endişeyle yüzünü buruşturmuştu, "Yardım etmemiz gerekecek mi?"

"Dışarıda kalabalık olmamız yalnızca işleri daha kötü hale getirir." dedi Sasuke aynı şekilde onları izlerken.

İçeride bir yerlerde kendi kendine dolanan Naruto, "Anne nerdesin? Beni almaya gelmeyecek misin?" Diye mırıldanarak etrafı turluyordu. Sasuke bu duruma gittikçe sinirlenmeye başlıyordu. Onun aklını kaybettiğinin farkındaydı ama kendi de çok mantıklı düşünebilecek durumda olmadığından istemsizce öfkeleniyordu ona.

"Kes sesini Naruto, zaten yeterince gerginim."

Sakura hemen kaşlarını çattı. Ona böyle konuşmaması gerektiğini biliyor olmalıydı?

"Ben annemi istiyorum, götürecek beni buradan!" Mavi gözleri yaşlarla dolmuş, çaresizce odanın içinde dolaşıp duruyordu. Hali içler acısıydı. Yüreği bir kez daha burkuldu Sakura'nın, ta ki Sasuke konuşana kadar.

Konuşmamış, bağırmıştı. Öfkeyle bir anda ona dönüp üzerine yürüdüğünde boynundaki damarlar bağırmaktan fırlamıştı. "KES ARTIK O SESİNİ! Delirdin mi manyadın mı sikimde değil, seni duymak istemiyorum!"

"Saçmalama, Sasuke!" Sakura onu tutmak için atılmıştı ki aynı anda Naruto da bağırdı, fakat korkuyla. Sanki  Sasuke'yi ömründe hiç görmemiş, bir anda yanında beliren bir yabancıymış gibi korkuyla kendini yere attı. "S-sen kimsin!? Neden üstüme geliyorsun? Yaklaşma bana!" Sırtını duvara yaslayıp ellerini başına örterek kendini koruma pozisyonu aldığında Sasuke daha da çıldırmıştı.

"Benimle taşak geçme!" Yakasından yakaladığı gibi sırtını duvara çarptı, "Tanıyorsun beni, beni tanımamana imkan yok! Senin yıllardır dostunum ben. Deli gibi davranma, kahrolası!" Onu sertçe duvara vururken elinden kurtaran Sakura olmuştu. Oğlanı tişörtünden tutup geri çektiğinde nihayet Naruto'nun üstünden kalkmış ve sırt üstü yere serilmişti. Yere çarpınca aldığı darbe Sasuke'nin tekrar bilincini kazanmasını sağladı.

The Walking Death | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin