Koşar adım yanıma gelen Jongin'i gördüğümde bakışlarımı rapordan kaldırdım.
"Hyung, kadının kocası istemiyormuş sezeryan. Sorun çıkartıyor." Gözlerimi devirdim sinirle. "Bu müdahalenin gerekli olduğunu anlatmadın mı? Geçirdiğimiz her dakika o bebek için de annesi için de ayrı tehlike. Bebeğin sıvısı bitmek üzere ve anne verdiğimiz sancılara yanıt vermiyor."
"Hepsini anlattım ama tutturmuş siz bizden daha fazla para almak için yalan söylüyorsunuz diyor." Derin bir nefes verdim ve hızla ilerlemeye başladım koridorda.
Bize güvenmiyorsa karısını bir devlet hastanesine götürebilirdi. Orada da aynı işlemi uygularlardı ama buradan devlet hastanesine gidene ve yatışı gerçekleşene kadar bebeği kaybedebilirlerdi.
Kadının yakınlarının yanına geldiğimde durdum. "Merhaba, isminizi alabilir miyim?" Asabi bir tavırla cevapladı adam beni. "Kim Min Joon."
"Bakın bay Kim. Eşinizin hamileliği zaten zorluymuş ve doğum şuan doğal yoldan gerçekleşemediği için istiyoruz bu izni sizden. Eğer biraz daha geç kalırsanız bebeğinizi kaybedebilirsiniz."
Adam gözlerini devirdi. "herkes biliyor buranın ne denli pahalı bir yer olduğunu. Normal doğum için anlaşmıştık biz." Yutkundum sinirle. "Bakın. Buranın özel bir hastane olduğunun bilincinde geldiniz değil mi? Hastaneden içeri girerken de ödeyeceğiniz mevlaları bilmeniz gerekiyordu. Bebeğinizin yaşamı, cebinizdeki paradan daha mı önemsiz?"
Beni bir anda ittirdiğinde gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. "Sen kimsin de benim bebeğime verdiğim değeri sorguluyorsun lan! Aynı fiyata yapacaksanız yapan yapmayacaksanız ben götürüyorum karımı."
"En yakındaki devlet hastanesine yatış gerçekleşene kadar bebek ölebilir. Size bunu anlatmaya çalışıyor-" "amma kafa ütüledin ya!"
Yeniden itildiğimde sinirle sıktım elimdeki dosyayı. "Bana senin üstünü çağır onunla konuşacağım." Sinirle hızlanan nefesimi sakinleştirmeye çalıştım.
Bunu sadece doğmamış o bebek için yapıyordum.
"Sezeryan işlemini istemiyorsanız çıkışınızı yapmaktan başka çarem yok. Normal doğum için yeterli açıklığa sahip değil bebek." Adam sinirle güldü. "Şimdi de bana kapıyı gösteriyorsun öyle mi?"
Beklemediğim bir hızla yediğim yumruk ile bir kaç adım geriledim. Elim hızla çeneme giderken Jongin'in bağırdığını duymuştum.
O sırada önüme geçen beden ile bakışlarım geniş sırtta dolandı. "Ne oluyor burada?" Chanyeol'un ciddi sesini duyduğumda gözlerimi sıkıca kapadım. Rezil olmuştum ve çenem deli gibi sızlıyordu.
"Bu nasıl bir rezillik? Nasıl doktora böylesine saldırabilirsiniz?!" Bana döndüğünde çenemdeki elimi çektim hızla. Gözlerim dolmak üzereydi. Sakin kalmalıydım yeterine rezil olmuştum.
"İyi misin Baekhyun?" Başımı hafifçe salladım. Jongin'e döndü. "Hastane polisine haber ver. Eşinin de hastanemizden çıkışı yapılsın hemen."
Adam panikledi. "Ben sinirlerime hakim olamadım. Bir anlık bir şeydi. Lütfen, polise-" Chanyeol elini kaldırdı sinirle. "Jongin polisi çağır dedim."
Hızla geçen dakikaların ardından kendimi bir hastane odasında bulmuştum. Chanyeol eldivenlerini takarken hızla tentürdiyot sürdüğü pamukla yanıma ilerlemeye başlamıştı.
"Sorun neydi?" Diye sordu bir yandan patlayan dudağıma pansuman yapmaya başlarken. Adam öyle bir vurmuştu ki hem çenem gitmişti hem dudağım.
"Eşinin sezeryan olması gerekiyordu. Adam mecburi bir müdahale olduğuna inanmadı. Onu ikna etmeye çalışıyordum." Derin bir nefes verdi. "Fazla yumuşak davranıyorsun. Tavırların sert ve net olmazsa istediğini alamazsın Baekhyun."
"Baekhee dudağının bu halini görünce deliye döner." İç çektim. Eli gerçekten hafifti ve dudağımla uğraşmayı bitirmiş, çeneme krem sürmeye başlamıştı.
"Buz da vereceğim. Çok morarmasın tutarsın." Başımı hafifçe salladım. "Ben sadece yardım etmeye çalışıyordum. Vuracağını düşünmedim bile."
"Senin bir hatan yok. Haklısın, sonuçta her canı kurtaracağımıza dair yemin ettik değil mi?" Beni rahatlatmaya çalıştığını fark ederek hafifçe gülümsedim. "Teşekkür ederim." Diye mırıldandım sonrasında. "Yardımın için yani."
Güldü. "Ben gelmesem de o hemşire seni koruyacak gibiydi. Adamın üstüne saldıracak gibi duruyordu." Güldüm bu dediğine. "Jongin gerçekten sadık bir arkadaş."
Kaşlarını kaldırdı. "Arkadaş? Sürekli beraber görüyorum sizi." Yutkundum bu dediğine. Sevdiğim adamın beni en yakın arkadaşımla yakıştırmadığı kalmıştı bir. Onu da yaşamıştım sonunda.
"Hep beraber olduğun biriyle sevgili olmak zorunda değilsin ya. Bak, sizde Baekhee ile birliktesiniz sürekli." Kısa bir gülüş verdi bana.
"Ne olacağı belli olmaz." Uzattığı buzu aldığımda ellerini önlüğünü ceplerine koydu. "Sen bugün izine çık devam etme. Baekhee'ye ben söylerim."
Başımı hafifçe salladım. "Peki." Arkasını dönüp çıkıp gittiğinde buzu yatağa bıraktım. Gözlerimin dolmasına daha fazla engel olamıyordum.
Her şey üst üste geliyordu ve ben artık nefes alamıyordum. Beni neden görmüyordu? Neden baekheenin gölgesi olmaktan kurtulamıyordum?
Dağınık dalgalı saçlarımı karıştırdım sinirle. "Aptal Baekhyun. Aptal." Beni hiç bir zaman görmeyecekti.
Hiç bir zaman sevmeyecekti.
Hiç yorum yok :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin/Chanbaek
FanfictionBaekhyun Chanyeol için yıllardır görünmez olan ikizdi. Chanyeol öğrendiği gerçekten sonra ise artık onu görmeye başlayacaktı.