Baekhyun duyduğu müzik ile açtı gözlerini. Beline sıkıca sarılmış olan kollar yüzünden hızlı hareket edemiyor olsa da uzandı ve çalan telefonunu aldı komodinden.
Açılan tek gözüyle kimin aradığına baktığında derin bir nefes vermişti.
Chanyeol homurdanmaya başladığında hızla açtı telefonu. "Ne var Jongin?" Jongin'in aşırı enerjik sesi doldurdu kulaklarını.
"Hyung! Nasılsın ya? Ne kadar güzel bir gün değil mi?! Bahar geldi sanki~" Baekhyun yorgun bir nefes verdi. "Bana gün doğmadı daha. Kapa telefonu."
"Ya Hyung! Ben sana mutluluğumu açıyorum şurada. Sen ne diyorsun? Diyorum ki çok güzel bir gün bugün! Çünkü ben gözlerimi Kyungsoo'nun kollarında açtım ya~ şimdi de bebeğime kahvaltı hazırlamak için bir şeyler almaya gidiyorum. Dolabı bomboştu çünkü."
Derin bir nefes verdi Baekhyun. Gece uzundu. Sabaha karşı uyuduklarını hatırlıyordu ve Jongin'in her söylediği şey uykusunu biraz daha açıyordu.
"Tamam ne güzel. Bunu beş saat sonra konuşalım tamam mı arkadaşım? Görüşürüz." Telefonu yüzüne kapattı ve yavaşça Chanyeol'a dönüp yüzünü onun göğsüne gömerek kapattı gözlerini.
Chanyeol geri dönen Baekhyun'un sıcaklığıyla ona daha fazla sokulmuş, kollarını yeniden sevdiği adam sarmıştı.
Yaklaşık beş saat sonra kendi istekleriyle uyandıklarında Chanyeol hızlı bir duş almıştı. Gece Baekhyun'u yıkayabilmiş olsa da kendisinde duş alacak gücü bulamamıştı çünkü.
Yatakta tembellik eden sevgilisine kahvaltı hazırlamaya başladı hızla. Baekhyun yataktan sonunda kalkabildiğinde Chanyeol'un siyah tişörtlerinden birini giymişti üzerine.
Chanyeol'un mutfağına girdiğinde iç çekti aldığı güzel kokularla. "Tanrım Chanyeol, her şeyde nasıl bu kadar başarılı olabilirsin?"
Güldü Chanyeol, ona yaklaşan sevgilisinin dudaklarından küçük bir öpücük çaldı. "Senin için ve bebeğimiz için her zaman en iyisi olacağım güzelim. Şimdi masaya geç ve portakal suyu koy kendine. Ben kahvemi alıp geliyorum."
İç çekti Baekhyun. "Bende kahve içmek istiyorum." Kolunu yavaşça sardı Baekhyun'un beline Chanyeol. "Bebeğim ikimizde doktoruz ve bunun bebeğimize olabilecek zararlarının farkındayız değil mi?"
Yutkundu Baekhyun. "Bir yudum içeyim." Gülümsedi hafifçe Chanyeol. Baekhyun ona böyle bakarak bir şey sorarsa nasıl izin vermeyebilirdi ki?
"Tamam, bir yudum ama!" Cümlesi bitmeden kupası elinden alındığında ve Baekhyun hızlı adımlarla masaya ilerlediğinde bağırmıştı arkasından Chanyeol.
Kendi kendine gülerken peşine takıldı. Evlilik tarihi almışlardı. Yaklaşık bir hafta sonra düğünleri vardı.
Bir çok şey hazırdı, aileleri onlardan daha heyecanlı ve istekli oldukları için çoğu işi onlara bırakmışlardı Chanyeol ve Baekhyun.
Yalnızca dinleniyorlar ve güzel vakit geçiriyorlardı.
Masaya geçtiklerinde duraksadı Baekhyun. "Ah, Jongin beni aramıştı." Dedi yeniden kalkarken. Chanyeol çubuklarına uzanırken sordu. "Neden?"
"Pek hatırlamıyorum çok uykuluydum. Dur telefonumu alıp geleyim arayayım bir şey olmasın."
Baekhyun'un anlatımından
Mutfağa geri ilerlediğim sırada aradım Jongin'i. "Hyung." Diye cevapladı bir kaç saniye içinde. "Günaydın, aradın ama ne konuştuk inan hatırlamıyorum." Güldü, "bir miktar yüzüme kapattın ama bugün trip atamayacak kadar mutluyum. Şanslı günündesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin/Chanbaek
FanficBaekhyun Chanyeol için yıllardır görünmez olan ikizdi. Chanyeol öğrendiği gerçekten sonra ise artık onu görmeye başlayacaktı.