Bakışlarım aynada gezinirken sertçe yutkundum. İyi görünüyor muydum? Chanyeol ile akşam yemeğine çıkacaktım ve yarım saatim kalmıştı yalnızca.
Benim için yorucu bir gün olmuştu. Ona rağmen bu buluşmayı ertlemek istememiş eve gelir gelmez duş almış kendime gelmiştim.
Üstüme siyah ince bir boğazlı giymiştim. Üzerine ise deri ceketimi almıştım. Resmi giyinmeyi düşünmüştüm ama bana yakışmıyordu.
Chanyeol'un klasik giyineceğinden emindim ama ona uymak zorunda hissetmiyordum. Farklıydık, farklı olmamıza rağmen bir uyumumuz olsun istiyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kapım çalındığında gir dememi beklemeden açıldı kapı. İkizim hızla gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Çok yakışıklı görünüyorsun!" Yüksek sesi ile güldüm. "Olmuş mu?" Başını salladı hızla. "Olmuş tabii! Chanyeol'la değil mi? Bayılacak bence sana."
Güldüm yeniden. "yani, beni önlük dışında doğru düzgün hazırlanmış ilk görüşü olacak. Umarım beğenir. Elimden geleni yaptım." Yaklaştı bana. Kollarımı tuttu ve yavaşça okşadı.
"Sen Byun Baekhyun'sun. Yüzün annem kadar güzel, tavırların babam kadar doğru. Seni beğenmeyecek de kimi beğenecek o dev? Ben çok sevindim. Umarım bu anlaşma sayesinde çok mutlu olursunuz kardeşim."
Yavaşça sarıldım ikizime. "İyi ki varsın Baekhee."
Evden çıkıp arabama bindiğimde derin bir nefes vermiştim. Restoranda buluşmak adına anlaşmıştık. Geç kalmak istemiyordum.
Restoranın önünde durduğumda hızla indim ve anahtarı valeye verdim.
Restorandan içeri girdiğimde hızla ilerledim resepsiyona. Beni gören görevli hızla ayağa kalkmıştı. "Hoş geldiniz bay Byun. Size masanıza kadar eşlik edeyim." Başımı hafifçe salladım ve bir adım arkasından takip ettim görevliyi.
Şansımıza bugün çok kalabalık değildi burası. Titrek bir nefes verdim. "Chanyeol geldi mi?" Görevli sorunu cevaplamadan hemen önce görmüştüm masada oturan Chanyeol'u.
Dudaklarım hızla küçük bir gülümsemeye ev sahipliği yaparken onun buluşma saatimizden önce burada olması çok hoşuma gitmişti.
Görevli yanımızdan ayrılırken yavaşça kalktı ayağa. "Hoş geldin." Kolu hafifçe belime sarılırken ne yapacağımı bilemeyerek ikilemde kaldım.
Yanağıma öpmek için yöneldiğini fark etmeden yüzümü ona doğru çevirmem dudaklarının bir kaç saniye dudaklarımla buluşmasına neden olmuştu.
Kalbim deliler gibi hızlanırken hızla geri çekildi. Yanaklarım yanıyordu. Deli gibi yanıyordu.
"Ben yanlışlıkla-" güldü hafifçe. Gergin bir gülüştü. "Fark ettim." Ardından bakışlarımız buluştu yeniden. "yani, ilk kez olmuyor sonuçta." Ardından masaya baktı. "Oturalım mı?"