"Tamam Serap Hanım, çok iyi olur. Teşekkür ederim. "
Adam bir süre ahizenin diğer tarafında konuşan kızı dinledi.
"Çok teşekkür ederim, telefonumu daha önce yazmıştınız değil mi? "
"Zaten Zeliha da var, tamam... " Yine dinledi ve
"En küçük olumsuz davranışın da lütfen beni arayın. Sizden başka haber alacağım kimse yok. Yardımcı olursanız size minnettar olacağım. Zeliha'nın durumunu öğrendiniz. Tamam, hoşça kalın. "
Telefonu kapattı ve arkasına yaslandı, bakışları siyah telefonun üstünde duruyordu. Bir süre dalgınca baktı. Duvar saati 15.00'i gösterince bir kez gonk sesi çıkardı.
"Çocuk akıllı birine benziyordu, neden fevri davrandı ki. Fatma'nın yaptığına ne çabuk teslim oldu. " sonra of sesi çıkararak,
"İyi de ne yapacaktı ki? O Zeliha'nın annesi ... Bunun akılla ilgisi yok, annesine ne diyebilirdi. Keşke Zeliha annesini, düşüncelerini ve onun neler yapabileceğini önce den Ali'ye anlatsaydı. "
Bakışlarını saate çevirdi, kadının gelmesi an meselesi diye düşündü. Sekreter kızı aramış saat 3'te geleceğini söylemiş.
"Ne konuşacak, bundan sonra konuşmanın ne anlamı var ki? " diye mırıldandı.
Radyoya uzanıp açtı, Tanju Okan çalıyordu, "Kadınım ... " şarkısı.
"La ri la la, sen! Kadınım ... " Sesini kıstı biraz.
Ali Hakan o gün geldiğin de,
"Anne ve kız arasına girme." Demişti, belli ki delikanlı girmemiş ve kadının söylediğini yapmıştı. Ancak tek hatası Zeliha ya da kendisi ile konuşmadan gitmesiydi.
O gün genç adama,
"Asla birbirinizden vazgeçmeyin. " de, demişti.
Terminal de on dakika kadar beklemişti onu.
Genç delikanlı için; araçtan indiği anda mutlaka bu çocuk diye içinden geçirmiş, onu Zeliha ile yan yana düşünmüştü,
"Sanki birbirleri için doğmuşlar, sadece Zeliha'nın değil delikanlının da içinin güzelliği dışına vurmuş. O mektubu yazan çocuk bu. " diyerek ona doğru yürümüştü.
Elini uzattıktan sonra,
"Ali Hakan Bey sizsiniz değil mi? " diyerek tokalaşmışlardı.
Birlikte otoparka giderken de sürekli genç adamı izlemişti.
Ali Hakan yorgundu, yaklaşık sekiz buçuk saat sonra, kentin otobüs terminaline girdiklerin de kulaklarında amcasının söyledikleri tekrar edip duruyordu. Bir gün önce, Zaferi yolcu ederken alt katta oturduğu evin kapısını açıp ısrarla ikisini anason kokan salon da oturtmuştu. Alkollüydü. Elini kolunu sallayarak konuşmuştu. Onun derdi Zeliha'yı ailesinden istemekti.
"Vermezlerse gider alırız Zafer. " demişti.
Annesi okuldan alırsa alsın, ben yeğenimin sevdiği kızı okuturum, onlar mutlu olsunlar yeter ki diyerek efelenmişti.
Sarhoş olduğu için değil, kafasına taktığı için, Ali için, Zeliha için öyle konuşmuştu. Zafer gittikten sonra da geç vakte kadar, amcasını yatırana kadar dinlemişti onun anlattıklarını. Yanınız da ben varım, Zeliha'ya söyle yeter ki o tamam desin annesi sizi ayıramaz demişti ama böyle şeyleri onunla konuşamazdı, hayır derse tamamen yıkılır giderdi.