"Güzel kızım, kızmazsın yaşını soracağım ama istersen söylemeyebilirsin."
Genç kız, Ali Hakan'ın gülümseyen yüzüne baktı, o da gülümsemeye başladı.
"Annem daha çok genç olduğumu söylüyor Ali amca. Yirmi bir yaşıma gireli iki ay oldu."
"Çok, çok uzun yaşarsın inşallah Gül kızım, annenin dediği gibi daha çok gençsin. Konservatuvar da okuyorsun değil mi?"
"Evet ikinci yılım Ali amca."
"Bu akşam ki suzinaklar çok güzel oldu, sesine nefesine sağlık."
Kız hafifçe güldü.
"Geleceğinizi bilseydim nihavent de hazırlardım."
"Makam bilginiz çok iyi Ali amca. Sesinizin tonu zaten belli ediyor, hiç söylediniz mi?"
Ali Hakan Ayşe Hemşireye de bakarak güldü.
"Lisede iken okul korosunda çalışmıştım sanat müziğine. Ama sonra ki yıllar pek fırsat olmadı, şartlar farklıydı, başlamadan bitti zaten."
Yaşlı kadın tebessüm ederek hem ikisini dinliyor hem sık sık kapıya, bahçe girişine bakıyordu. Ali, Serap'ımı bekliyor acaba diye geçirdi içinden. Bu akşam beni Sesli Kahveye götür demişti.
En iyisi arka tarafa gitmek diye düşündü. İkisinden izin isteyip, Mesut'un yanına gideceğini söyleyerek kalktı.
Ali Hakan mutfağa doğru giderken, Ayşe hemşire genç kıza annesini soruyordu. Gül annesinin hastanede yatan babasının yanında olduğunu söyleyince, yaşlı kadın üzüntü ile genç kızı teselli etmeye çalışmıştı. Kız babasının karaciğer yetmezliği nedeniyle hasta olduğunu söylediğin de ise, yıllar öncesine gidip geldi.
Anılarına gitmiş, kocasının ağırlaştığı günlerde, doktorların karaciğerin iflas etmiş olduğunu söyledikleri günü kederle hatırlamıştı.
"Başlangıç mı kızım?" diye sordu.
"Bitmiş abla." diyerek başını önüne eğdi genç kız. Sonra "Alkol artık bitirmiş."
"Alkol ha... yazık, çok yazık."
Gül'ün elini tutup sıvazladı
"Kendine de anneme de çok yazık etti Ayşe abla."
Nemlenen gözlerini ağaçlara, sarmaşıklara doğru çevirdi ve,
"Onunla yani babamla hatırlayacağım hiç iyi bir anım olmadı..." diye mırıldandı.
Ayşe hemşire kızın yanaklarından süzülen yaşları sildi ve kolunu omzuna sardı.
"Üzülme kızım, üzülme güzel yavrum, bilsen her insanın bir kederi ve tasası var. Bazılarının derdi o kadar büyük ki... Üzülme kızım."
Genç kızı elem dolu bakışlarla izlemeye başladı. Genç kız bir süre sessizce ağladı. İnsanın kendine verdiği zarar en yakınındakine de dokunmaya başladığında, niye aklı başına gelmez ki? Zevk için yaptığın hiçbir şey karaciğerini bitirmez... Ölçüsünü kaçırarak yaptığın her iş seni ve sevenlerini ızdırap içinde bırakıyorsa vazgeç be adam. Şu gül gibi kıza da mı acımadın?
Bu küçük masum varlığı kendinden uzaklaştırmaya da üzmeye de hakkın yoktu. Sana verileni kullanmayı bilmiyorsan, bilen birini araman lazım değil miydi? Yazık yazık...