Amca...Zeliha'yı getirdim sana

11 3 0
                                    


Masumca gülümseyen kızına baktı, dudakları kıpır kıpırdı. Sesini çıkaramıyordu Ceylan. Bir yerler de birileri sesine kilit vurmuş gibiydi. Başını salladı, belli ki hızlı cümleler kurup konuşmak istiyordu ama konuşamıyordu. Tekrar başını salladı, sanki yapamadığı şeye kahrolurcasına... Büyük bir hınçla. Kısa kesilmiş siyah gür saçları sağa sola titreyerek uçuşuverdi. Oturduğu tekerlekli sandalyenin kolçaklarını sıkı sıkı tutmaya çalışıyor ve bedenini de sallıyordu. Belki kalkabilse minik bir kız çocuğu gibi hoplayıp zıplayacaktı.

Arada bir annesinin giydirdiği, üstünde ki güzel kıyafetine bakıyor, gülüyordu.

"Te...tey...ze." dedi, üç hece hızla çıktı, ağzından savrulan tükürükle...

Zeliha, katlayıp valize koyduğu kıyafetleri yere bıraktı, Ceylan'ın yüzünü sildi.

"Biliyorum, çok seviniyorsun canımın içi. Tamam heyecanlanma, bak gidiyoruz bir tanem. Az kaldı teyzen bizi bekliyor yavrum."

"Te...tey...ze." dedi tekrar kız.

"Ceylan'ım sakin ol biraz, kalan işlerimizi de bitireyim kızım. Valizimiz hazır."

Kendine dikkatle bakan kızının eğilip yanağını öptü.

"Ben üzerimi değiştirip hemen yanına geliyorum."


Kapının ısrarla çalan zili için hızla hole koştu,

"Kim o?"

"Saliha hanımın yolladığı ambulansın şoförüyüm efendim."

Kapının dışında duyulan telefon sesine kulağını verdi ve kapıyı açtı. Orta yaşlarda ki gözlüklü adam, elinde tuttuğu telefonu uzattı.

"Doktor Hanım sizinle konuşmak istiyor." dedi.

"Efendim..."

"Zeliha hazır mısınız?"

"Evet abla hazırız, çok az kaldı."

"Ahmet Efendi, Özel Sağlık hastanesinden geliyor, sizi havaalanına götürecek. Uçağın saatini biliyorsun, biletleriniz hazır. Biz de Selma hanımla yola çıkıyoruz. Adnan Menderes'te sizi bekliyor olacağız Zeliha."

"Tamam abla."

"Ceylan iyi mi?"

"Seni sayıklıyor, görsen çok sevinçli."

"Tamam kardeşim görüşürüz, size iyi yolculuklar."

Zeliha teşekkür ederek telefonu adama uzattı.


Pisti rahatça görebilecekleri yere oturdu ikisi de.

"Heyecanlısınız değil mi?"

Koyu kahverengi gözlerini kıza dikip baktı, elleri titriyordu. Elini uzattı,

"Selma Hanım size ve Ayşe ablaya ne kadar teş..."

Selma kadının tuttuğu elini sıktı, sözünü bitirmesine izin vermedi.

"Biz bize iken sadece Selma deseniz olmaz mı doktor abla?" diyerek kadına tebessüm etti.

Saliha da gülümsedi, ağlayacaktı aslında ama, yapamadı. Başını kıza hüzünle salladı.

Önlerinde ki yüksek camların dışında, alana inen uçakların devasa yapılarını ve yolcu indirme körükleri olan haznelerin girişine doğru ağır ağır yanaşmalarını izlediler.

Sesli KahveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin