"Ali!"
"Zeliha...", " İyi misin Zeliha?"
"İyiyim Ali, hem de çok iyiyim. Rahatsız etmedim değil mi?"
"Hayır hayır, acentelerde ki arkadaşlarla beraberdik."
"Toplantını böldüm galiba."
"Önemli bir toplantı değildi Zeliha. Bilirsin işte motive amaçlı, arkadaşları..."
"............!" cevap değil nefes sesi geldi, hızlı hızlı nefes alıyordu.
"Her şey yolunda mı Zeliha? Orada mısın?", "..............", " Aloo... Zeliha."
"Buradayım Ali, evet buradayım. Seni aramam gerekiyordu. Çok sevinçliyim Ali." dedi ve derin bir nefesle kısa gülme sesi çıkardı.
"Sevinçli misin... hayırdır Zeliha, yoksa Ceylan?"
"Evet Ali, Ceylan... Ceylan'ım bugün iki adım attı." dedikten sonra hıçkırık sesi söylediklerine karıştı.
"Yürüdü mü..." ardından adam da güldü ve "Allah'ım" dedi.
"Hı hı, yürüdü. Ceylan yürüdü Ali." Zeliha içini çekerek konuşuyor, gülme sesini de belli belirsiz çıkarıyordu.
"Gözün aydın Zeliha, gözün aydın."
"Sen!.. Sen... Senin sayende Ali, senin sayende yürüdü kızım."
"Zeliha..."
"............." sessizlik ve sonra iç çekme sesi geldi.
"Zeliha", "Ağlama Zeliha, benim değil Saliha hanımın, ablanın sayesinde oldu."
"Sevincimden ağlıyorum Ali, ne yapayım sevincim çok büyük." kadın kısa bir an sustu.
"Resmini çektim sonra az sonra yollayacağım." dedi.
Ali Hakan heyecanla gülerek" Tamam Zeliha bekliyorum hemen yolla"
Sessizlik.... Ve,
"Zeliha,"
"Buradayım Ali. Ha bir de bir de" kadın nefesini alıp bıraktı,
"Evet Zeliha, bir de?"
"Endişelendiğim bir şey söylemeliyim Ali"
Ali Hakan, hızla" Ablam..." dedi.
"Yok telaş etme, önemli değil belki ama o çok yorgun ve dalgın. Seni çok özlüyor kaç ay oldu diyor ve her gün seni soruyor."
"Ama onu her sabah arıyorum Zeliha, önce onu arıyorum."
"Biliyorsun o sana çok düşkün Ali, yemek yemiyordur deyip duruyor. Zayıfladı mı acaba derken bana hüzünle bakıyor. Onu öyle gördükçe çok üzülüyorum Ali."
Adam denizini temizleyip yutkundu ve usulca,
"Birkaç güne kadar döneceğim Zeliha. Hem onu hem senin ben de çok özledim."
Bir süre resme dikkatle baktı, genç kız yürüme bandında ayakta duruyor bir eli bandın korkuluğun da diğer eli ise Ayşe hemşirenin elindeydi.
Solgun yüzünde hafif bir tebessüm vardı yaşlı kadının. Ali keder ve hicran dolu bakışını telefonun üstünde tuttu bir müddet. Sonra,