8. Bölüm

264 68 69
                                    

Güneş batmak üzereydi. Bestenur odasına kendini kitlemiş, bu odadan dışarı adımını atmak istemiyordu. Bir zamanlar dışarıyı severdi ama şimdi içindeki kötü insanlardan dolayı nefret ediyordu. En yakınları ona böylesine kötülük yaptıysa tanımadıkları insanlar ona neler yapardı. Hele teyzesi en çokta onun ihaneti sarmıştı yara gibi tüm bedenini. Çaresizce oturuken telefonun çalmasıyla telefonuna yöneldi, açtı.

"Başlıyoruz." Dedi Kadir Eymen. Bestenur, "bitsin artık bu kabus" diyerek telefonu kapattı. Ayaklandı, odadan çıktı. Basamakları ağır ağır inip, salona indi. Tüm ev halkı oturmuş, keyifle sohbet ediyorlardı. Bestenur geri basamakları çıktı ve aklındaki son soru işaretini bitirmek için Betül'ün odasına girdi. Hâlâ Betül'ün Kadir Eymen'i sevme ihtimalinin olmasını istemiyordu. Dolapları açtı ve o anda gördüğü şeyle bir kez daha sarsıldı. Dolabın içinde Kadir Eymen'in boy boy fotoğrafları vardı kalplerle dolu. Betül çok seviyordu Kadir Eymen'i. Ama Kadir Eymen ona en ufak bir adım atmamıştı. Bestenur hayal kırıklığıyla eline Kadir Eymen'in fotoğrafını aldı. O fotoğrafı Betül çekmişti. Bestenur'un olduğu yeride karalamıştı. Bestenur dolu gözlerle bir zamanlar nişanlısı olan adama baktı ve,

"Sen haklıydın. Keşke seni en başta dinleseydim. Keşke seni herkesin için rezil etmeseydim. Şimdi sen beni nasıl afediceksin." Diyerek mırıldandı.

Ardından gözyaşlarını silip, odadan çıktı. Badamakları indiğinde hâlâ Aksu ailesin tatlı sohbetleri devam ediyordu. Bestenur bu sohbeti bu sözlerle kesti.

"Artık Kadir Eymen'den kurtulalım." Dediğinde herkes ona bakmıştı. Bu sırada zil çalmıştı.. Bestenur hızla kapıya yönelip, kapıyı açtı. İçeriye giren uzun boylu, siyah ceketli, elerinde ise evrak dosyası ve kağıtlar olan tanınmadık bir adam girdi.

"Bu adamda kim?" Diye sordu Hakan bey istifini bozarak..

"Bu benim avukatım aynı zamanda en yakın arkadaşım. O tapu için gerekli evrakları halleti şimdi sadece imza gerekli." Halbuki o adam Kadir Eymen'in arkadaşıydı. Bestenur'un söyledikleriyle alakası yoktu.

"Hoşgeldiniz, buyrun oturun şöyle." Hakan bey adamı sevecenlikle karşıladıktan sonra koltukta yer verdi.

"Öyle artık tapu müdürlüğüne, notere falan gitmedende haledebiliyor muyuz?" Dedi Atilla kaşlarını havaya kaldırarak.

"Evet efendim. İsterseniz vakit kaybetmeden gerekli imzaları atınız." Hakan bey bu sözler üzerine ailesini kısaca süzdü. Hepsi imzala defolup gitsin Bestenur, diye bakıyorlardı.

"Hadi baba!" Dedi Betül sabırsızlığını belli ederek.

"İlk oku sonra imzala." Şule'in bu uyarısıyla Hakan bey kağıdı baştan aşağıya bir güzel süzdü. İmza atmak için sabırsızlandığı her hâlinden belliydi ki eline kalemi alıp bir çırpıda imzaladı. Kalemi Bestenur'a uzattı ve Bestenur da tereddüt etmeden imzaladı.

"Hayırlı olsun." Dedi sahte avukat. Bu söylemle hepsi birbirine bakıp gülüşmüşlerdi.

"Ve buda şirketin tabusu." Hakan bey bu sefer hiç okumadan imzayı atmıştı.

"Ve son olarak araçların ruhsatları için şurayı imzalamanız gerekiyor." Hakan bey ve Bestenur adamın gösterdikleri yeride imzaladıktan sonra adam ayaklandı.

"Tekrardan hayırlı olsun." Adam elindeki kağıtları orta sehpanın üzerine bırakıp, kapıya doğru ilerledi.

"Şimdi herşey halloldu. Onların hepsi benim mi oldu?" Diye sordu Hakan bey kapıdan çıkmak üzere olan adama.

"Evet efendim" dedi adam ve kapıdan çıktı. Adam vilanın kapısından çıkınca karşısında beliren araca bindi. Bu araç Kadir Eymen'in aracıydı. Adam Kadir Eymen'in merakını yüzünden okuyordu. Bu sebeple sormadan cevapladı.

SON BİR ŞANS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin