13. Bölum

140 26 0
                                    

"Siz burda nedipdurunuz?" Nihal az önce sorduğu sorunun cevabını alamayınca tekrar sorusunu yineledi. Sorusunun cevabını bekliyordu ama ne genç adamdan, nede genç kadından cevabını alamamıştı. Bestenur susuyordu, Kadir Eymen ise ne diyeceğini düşünüyordu.

"Dilinizi mi yutuverdiniz?" Dedi Nihal elleri belinde durmuş bir vaziyette. "Yoksam siz-"

"Bestenur restoranta yemek yapmak istemiyormuş. Halama benim söylememi söyledi." Diye yanıtladı Kadir Eymen. Onaylayıcı bakış attı Bestenur. Her ikisininde rengi ve beti atmıştı. Nihal'in yüzünü yokladılar. Nihal inanmış, gibiydi.

"Evet ben yemek yapamıyorun. Ama garson olarak çalışabilirim." Dedi Bestenur. Her ikiside Nihal'dan gelicek sözleri bekliyorlardı.
Derken Nihal boğazını temizliyerek lafa başladı.

"Ha siz öyle diyonuz. Eee Bestenur baa diyeydin. Ben anama söylerdim. Bi dahakine baa söyle." Dediğinde Bestenur tamam manasında başını salladı. Kadir Eymen ise elindeki bardağı tezgahın üzerine bırakıp mutfaktan çıktı. Bestenur derin bir nefes alıp, gözlerini kapattı.

"Sen de bir iş beceremiyon. Alt tarafı bir yemek. Ee herkesin el lezeti benim yemeklerim kadar güzel olmuyor." Dedi Nihal omuzunu dikleştirip, böbürlenerek. Bestenur konuşarak değilde soğuk bir bakış atarak cevabını verdi ve oradan ayrıldı.

Şimdi herkes evlerine dağılmıştı. Ev sabahki halden daha dağınıktı. Bestenur dağılan odalara tek tek baktığında nefesi daraldı.

"Biz burayı nasıl toparlıyacağız?" Dedi yanında duran arkadaşına.

"Bana hiç bakma ben elimi bile kıpırdatamıyorum." Bestenur ne yapıp, ne edip Tuğçe'yi oturduğu yerden kaldırıp odaların her yerini temizletmeye ikna etmişti. Bulaşıklar yıkanmış, ev süpürülmüş, yerler silinmiş, ev toplanmıştı. Tüm bunları yaparlarken güneşin battığını oturduklarında anlamışlardı. Tam o esnada kapı çaldı.

"Açın kapıyı! Hey hadi ya.. Ama hadi. Tak! Tak! Tak!" Diye kapıyı kıracakmıscasına çalan kişi Memet'idi. Bestenur kapıyı açmıştı. Karşısında aceleci aceleci konuşan Memet'i görünce,

"N'oluyor Memet?" Diye sordu.

"Batuhan sandalyemi kapmadan gitmem lazım." Bestenur ne diyorsun sen, dercesine baktığında Memet konuştu.

"Babaannem sizi çağrıpduru. Aşam yemeğini burda yiyiverin diyo."

"Tabi tabi hemen geliyorum." Bestenur hemen ayakkabısını giydi. Tuğçe'ye bile haber vermeyecek kadar heycanlı olduğundan hemen çıktı. Uzaktan avlunun ortasında kurulmuş masa etrafında oturan kişileri seyretti. Yıllardır görmek istediği manzaraydı. Sevgi ve saygıyla yenilen bir akşam yemeği. Dışarıda hafif rüzgar eşliğiyle yenilen yemek, tatlı şaklaşmalar... Gözleri doldu Bestenur'un. Haketmiyordu bu insanların huzurunu bozmayı. O insanlara yalan söylemişti, kandırmıştı. Oysa başta Hacer hanım olmak üzere ona çok iyi davranmışlardı. Sesiz sedasız girdiği kapıdan çıkmak üzereyken arkasından seslenen sese döndü.

"Bestenur hadi gel bakem." Hacer hanım elini havada salladı. Bu hadi gel Bestenur manasındaydı. Kadir Eymen hariç hepsi gelemesi için ısrar ediyordu. Bestenur bu ısrarları kırmayıp masaya doğru yürüdü.

Masada yine çeşit çeşit yemekler vardı. Nihal kendini övdüğü kadar güzel yemek yapıyordu. Hacer hanım etrafında oluşan kalabalığa mutlu olurken, Memet ise somurtuyordu. Memet, küçük taburede oturmuştu. Yerini Batuhan'a kaptırmıştı. Oysa boş bir sandalye vardı. Belliki Hacer hanım onu Bestenur için ayırtmıştı.

"Hadi oturuver." Dediğinde sandalyeyi gösterdi. Bestenur sandalyeye oturduğu esnada Kadir Eymen ayaklandı.

"Hepinize afiyet olsun. İyi geceler. Memet yerimde oturabilirsin." Memet sevinçle tabureden kalkıp, sandalyeye oturdu. Bestenur, Kadir Eymen'nin gidişine üzüldü. Oysa bu akşam yemeğine sırf onu görebilmek için gelmişti. Arkasından uzunca baktı.

SON BİR ŞANS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin