9. BÖLÜM

247 50 137
                                    

Olmaz olsun cüzdanımda milyonlar
Kalbimde sevgin oldukça
Zenginlik mal mülk para neye yarar
Yanımda sen olmayınca

Bestenur aracından açtığı bu müziği, hem dinliyor hemde mırıldanıyordu. Sahi olmaz olsun milyonlar mutluluk olmadıkça. Gideceği yer beliydi Muğla. Ege bölgesine hiç gitmemişti. Yıllardır İstanbul'da idi. Kadir Eymen'in Muğla'lı olduğunu daha yeni öğrenmişti. Batuhan dan açık adresini almıştı. Şimdi yollar gitgide kısalıyordu. Heycanlıydı bir o kadar da umutluydu. Kadir Eymen'in onu tekrardan sevmesi için elinden geleni yapıcaktı.

MUĞLA

Kadir Eymen Muğla'ya vardığında otabüsten inip, o kücük çaplı valizini omuzuna atıp, köyüne doğru yürüdü. Köyünü o kadar çok özlemişti ki hızlı adımlarla yürüyordu. Oradaki tanıdık olan bakkalcıya selam verdi.

"Ooo delikanlı niydipduru?" Diyen yaşlı adama da baş saladı. En son memleketine 4 yıl önce gelmişti. 4 yıl içinde pek bir şey değişmemişti. İnsanlar aynıydı. Aynı yerlerde oturuyor, sohbetler ediyordu. Az çok o inasanları tanıyordu.

"Kadir Eymen kaç gün durupduru? 1 gün yoksam 3 gün" Diye soran genç adamın karşısında durup, "bu sefer temelli." Diyerek yoluna devam etti.

"Hey delikanlı sen kimlerdensin?

"Hee sen osun Hacer'in öve öve bitiremediği yiğenisin. Maşallah pek de yakışıklıymışsın. " Diye söylenen kadınlara gülmüştü. Onlar halasının arkadaşlarıydı.

Kadir Eymen adımlarını daha bir hızlandırdı. Hemen hasret kaldığı köy evine gitmek istiyordu. Bu esnada karşısına daha önce buralarda görmediği bir adam dikildi. Yaşı 20 ya vardı ya yoktu.

"Geldi başımızın belası. Hindi yine başa bela olucak." Boylu poslu bu delikanlının söylediği sözlere Kadir Eymen kızmış olsa gerekki, olduğu yerde durdu ve öfkeyle soluk alıp arkasını döndü.

"Ne saçmalayon lan sen!" Dediğinde o delikanlıyı arkasında görememişti. Korkudan hızla koşmuş olsa gerekti. Aklınca bir şeyler saçmalamıştı.

Biraz daha yürüdüğünde halasının evine daha doğrusu çoçukluğunun geçtiği eve ulaşmıştı. Koca bir bahçesi olan köy eviydi. Etrafı ağaçlar ve çimlerle dolu kocaman bir bahçe idi.. Ve o çengelli kahverengi kapı... O an çoçukluğu gözlerinin önünden geçti. Top oynanışı, kumdan çamur yapıp çamurdan şekiler yapışını, ağaçlara tırmanmasını hepsini hatırlamıştı. Havanın kokusunu içine kadar çekti. Ardından oradaki sağında ve solunda taşlar ile kaplı kapının sürgüsünü çekti. Kapıyı hafiften açtı ve eşikte durup yarılanan kapıdan başını içeri koydu. Kimseyi görememişti. Ne halasını, ne eniştesini, ne halasının büyük oğlu Kemal'i, ne Kemal'in eşi Nihal'i nede onların 18 yaşında bir türlü susmak bilmeyen çoçukları Memet'i göremişti. Biraz daha eşiğin arasında durup etrafa göz gezdirdi. Bir şey görememişti ama Sarıkız'ın sesini duyabilmişti.

"Mööö!" Demişti Sarıkız. Evet bu bir inekti. Ve halasının bu ineği çok sevdiğini biliyordu. İçeriye adımını attıp, o koca bahçenin etrafından dolanıp biraz yürüdükten sonra ahıra girdi. Sarıkıza baktı, epey bir kilolaşmıştı. Sarıkızın yanında ki Akkız da büyümüştü. Halası bu ineklere gözü gibi bakardı. Ardından ahırın kapısını kapatıp, bahçeye doğru ilerledi. Sesiz adımlarla etrafı geziyordu.

"Amanıım!" Doğrusu Nihal'in bu çığlığıyla içerdekiler bir bir dışarı çıkmıştı. Bu çığlıkla ürken Kadir Eymen elini kalbine götürdü.
"Yenge ne diye çığlık atıyon? Ödümü patlattın."

SON BİR ŞANS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin