Gözlerimi camın ardından karanlık sokakta gezdirdim. Bomboş sokak soğuk gözüküyordu. Soğuk ve yalnız. Tıpkı bu odada yalnız başına oturan benim gibi.
Kalbim her zamanki gibi karamsarlık içindeydi. Gözlerim kısık ve ruhsuz bakıyordu. Düşünceler beynimi işgal ederken beynim artık onları umursayamayacak kadar yorgundu.
Fazla düşünmüştüm. Belki de sorunum buydu. Her şeyi fazla düşünür ve sonucunda hep yara alırdım.
İçimdeki bu kırıklığın sebebi belliydi. Yalnızlık. Yalnızlığın yanında ona eşlik eden başka duygular da vardı.
Terk edilme, hayal kırıklığı, üzüntü, en çok da yorulmuşluk. Artık kırılamayacak kadar yorgun hissediyorum kendimi.
"Yine mi yağmuru seyrediyorsun?"
Göz ucuyla odanın ortasında dikilen bedene baktım. Ardından tekrar önüme dönüp yağmuru izledim.
"Şimdi de benimle konuşmayı mı kestin?"
Onu yine umursamadım. Bugün onunla konuşabilecek durumda değildim. Bugün üzerimde ayrı bir üzüntü vardı.
"Eğer benimle konuşmazsan yanında kimse kalmayacak Na Jaemin."
Dudaklarımı ısırdım. Bu gerçeği en iyi ben biliyorum. Kimsemin kalmayacağını, daha da yalnızlaşacağımı.
"Gitmemi mi istiyorsun Na Jaemin?"
Gözlerimi kocaman açıp arkamı döndüm ve dolu gözlerimle, kısık gözleriyle bana bakan Jeno'ya baktım.
"Hayır."
Sesim kısık çıkmıştı. Sesimi kendim bile zor duymuştum fakat Jeno'nun beni duyduğunu biliyorum.
"Gitme. Asla."
Jeno iç çekip bana doğru birkaç adım attı. O yanıma iyice yaklaşırken gözlerimi ondan çekip tekrardan cama çevirdim.
"Annem bana yağmur gibi koktuğumu söylerdi Jeno."
Jeno yanıma gelip duvara yaslandı ve gözlerini dışarıya dikti.
"Bunun nedeninin yağmurlu bir günde doğmak olduğunu söylerdi."
Burukça gülümseyip işaret parmağımı cama dokundurdum. Camın diğer tarafından süzülen damlacığı işaret parmağımla bir süre takip ettim. Ardından parmağımı oynatmayı kestim ve öylece parmağıma baktım.
"Artık bana yağmur gibi koktuğumu söyleyen biri yok Jeno."
Göz yaşlarım gözlerime dolarken boğazımda bir yumru oluştu. Yumrunun gitmesi için yutkunsam da gitmedi.
"Sence hala yağmur gibi kokuyor muyumdur Jeno?"
Bir umutla gözlerimi yanımdaki bedene çevirdim. Jeno acıyan gözleriyle bana bakıyordu. Bu canımı biraz daha yakmıştı.
"Bunu söyleyemezsin, değil mi?"
Jeno gözlerini kaçırıp yaslandığı duvardan ayrıldı ve odanın ortasına geri döndü.
"Bana cevabını bildiğin sorular sormamalısın Na Jaemin."
Tekrardan dudaklarımı dişleyip başımı yere eğdim. Bir umut bana yağmur gibi koktuğumu söyler sanmıştım. Ama onun sadece hayal gücümün bir parçası olduğunu unutmuştum.
"İyiki doğdun Jaemin."
Gözlerimi şaşkınca açıp arkamı döndüğümde Jeno çoktan gitmişti.
Dudaklarımda buruk bir gülümseme yer edindi. İçimdeki bu karamsarlık az da olsa azaldı. Gözlerimi tekrardan karanlık sokağa çevirdim ve gülümsemeye çalıştım.
"Bunu bana söyleyen ilk ve tek kişisin Lee Jeno. Teşekkür ederim."
Yeni bir hikaye daha. Bu hikaye çok uzun olmayacak. Ayrıca hikayeyi taglarına bakmadan okumanızı önermem.
Umarım kitabımı beğenirsiniz~~
Kitabı medyadaki playlisti dinleyerek yazdım. Belki sizde dinlemek istersiniz diye koydum. Dram kitapları dram şarkıları dinleyerek okununca daha güzel oluyor ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay With Me ❆ Nomin
Short Story"Söylesene Lee Jeno, bende bir gün kuşlar gibi özgür olabilir miyim?" Jeno gözlerini kısa süreliğine bana çevirdikten sonra tekrardan kuşlara döndü. "Kuşlar gerçekten özgürler mi ki?" Kaşlarım hafifçe çatıldı ve bakışlarımı merakla Jeno'ya çevirdim...