Nefes nefese gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Boş karanlık odada olduğumu fark edince gözlerim kısıldı. Yine boş bakışlarım vardı.
"Kabus mu gördün?"
Jeno yatağımın ucuna çökmüş gözlerime bakarken yavaşça başımı salladım.
"Rüyandaki hangisiydi? Annen mi baban mı?"
Yüreğimde bir burkulma hissettim. Elimi kaldırıp kalbime bastırmak istedim ama bunun için yeterince gücüm yoktu.
"Babam."
Jeno'nun bakışları hüzünlüydü. Biliyordu ki vereceğim iki cevap da aynı sonuca çıkıyordu. Büyük bir hüzün.
"Belki de onun yanına gitmelisin Jaemin?"
Üzerime bir titreme geldiğinde kollarımı kendime sardım. Lee Jeno'nun gözleri şimdi daha da hüzünlüydü.
"Ben..."
Dilim damağım kurumuştu. Yutkunup kurumuş dudaklarımı dilim yardımıyla ıslattım.
"Ben o kadar cesur değilim."
Ellerimi saçlarıma koyup başımı yere eğdim. Ben korkağım. Kabuslarımla yüzleşemeyecek kadar korkak biriyim. Bu yüzden hiçbir şey yapamam.
"Zor olduğunu biliyorum ama pişmanlıklarla dolu bir hayat yaşamak istemezsin Na Jaemin. Bir şeyler yapman lazım."
Başımı iki yana sallayıp Jeno'ya arkamı döndüm ve kollarımı bedenime doladım. Ben kaderimi çoktan kabullenmiştim. Ben yalnızlık içinde yaşamak zorundayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay With Me ❆ Nomin
Short Story"Söylesene Lee Jeno, bende bir gün kuşlar gibi özgür olabilir miyim?" Jeno gözlerini kısa süreliğine bana çevirdikten sonra tekrardan kuşlara döndü. "Kuşlar gerçekten özgürler mi ki?" Kaşlarım hafifçe çatıldı ve bakışlarımı merakla Jeno'ya çevirdim...