Lee Jeno;
Nefes nefese gözlerimi açtım. Çok garip bir rüya görmüştüm. Yatağımda doğrulup bir süre sessizce karşıyı izledim.
Kulağımda rüyamdaki çocuğun bağırışları yankılanırken gözümün önünden o halleri gitmiyordu. Titreyen bedeni ve bana sıkı sıkı dolanan kolları. Onu bırakmamdan korkar gibi sıkı sıkı sarılmıştı bana.
Kim olduğunu bilmediğim bu çocuğun benden yardım istemesi kalbimi yakmıştı. Sanki başka kimsesi yok gibi sürekli benim adımı fısıldıyordu.
Nefeslerim yavaşça düzene girerken komodinin üzerindeki su bardağını alıp suyu içtim. Gözümün önündeki manzara bir türlü gitmezken o çocuğun kim olduğunu düşündüm.
Tanıdık bir siması vardı ama kim olduğunu hatırlamıyorum. Hislerim sanki onu tanıyormuşum gibi fakat aklım onu tanımadığımı söylüyor.
"Kimsin sen? Neden benden yardım istiyorsun?"
Kendi kendime fısıldayıp başımı yere eğdim. Gözlerimi yorganıma dikip çocuğun kim olduğunu hatırlamaya çalıştım.
'Jaemin, uyan! Jaemin!'
Kulağımda kendi sesim yankılandığında kaşlarımı çattım.
"Jaemin?"
Çocuğun ismini fısıldamamla kalbimin hızlandığını hissettim. Kaşlarım daha da çatılırken elimi saçlarımdan geçirdim.
"Seni tanıyor muyum? Jaemin?"
Bir türlü hatırlayamazken daha fazla zorlamamaya karar verip yatağımdan kalktım.
~~~~~~~~
"Beni neden çağırdın?"
Mark hyung önündeki bardaktan kahvesini içerken gözlerim elimdeki bardaktaydı. Canım bir türlü kahveyi içmek istemiyordu.
"Okula gelmeyip cafelerde mi takılıyorsun Jeno Lee?"
'Lee Jeno!'
Kulağımda yine Jaemin'in sesi yankılandığında dudaklarımı ısırdım.
"Jaemin."
Tereddütle bu ismi söyleyip hyungun tepkisini merak ettiğimden bakışlarımı yüzüne çevirdim. Mark hyungun kaşları bu ismi duymasıyla çatılmıştı.
"Jaemin?"
Derin bir nefes alıp konuya nasıl gireceğimi düşündüm. Hyung ve ben çocukluktan beri çok yakınız ve eğer hayatıma Jaemin isminde biri girmişse eminim onu hyung da biliyordur.
"Jaemin diye birini hatırlıyor musun hyung?"
Mark hyung elindeki bardağı yavaşça masaya bıraktı ve masada öne doğru eğildi.
"Jaemin nereden çıktı şimdi?"
Gözlerim şaşkınca açıldı. Hyung Jaemin diye birini hatırlıyor mu?
"Onu tanıyor musun hyung? Jaemin'i?"
Mark hyung omuz silkip arkasına yaslandı.
"Az buz. Kısa süreliğine arkadaş olmuştuk."
Arkadaşımız mıymış?
"Bana ondan bahseder misin hyung?"
Mark hyungun kaşları tekrardan çatıldı.
"Onu hatırlamıyor musun? Bir zamanlar çok yakındınız?"
Duyduklarımla şok oldum. Bir zamanlar yakın olduğum bu çocuğu gerçekten hatırlamıyorum.
Başımı yavaşça iki yana salladım ve hyungun anlatmasını bekledim. Kalp atışım heyecandan hızlanmıştı. Ellerim ise terlemeye başlamıştı.
"İlk okulu bir süreliğine bizimle okudu. İki sene falandı sanırım. Bu iki senede siz ikiniz çok yakınlaştınız. Bir ara kıskanmadım diyemem."
İki sene mi beraberdik? O zaman onu hatırlamamam normal değil mi? Hyung benden birkaç yaş büyük olduğu için o zamanları hatırlıyor olmalı.
"Peki sonra ne oldu? Neden ayrıldık?"
Hyung omuz silkti ve bardağını eline alıp arkasına yaslandı.
"Aile meselesi olmuştu sanırım. Çok hatırlamıyorum. Ailesi ile birlikte Seoul'e taşınmışlardı."
Seoul. Jaemin'in olduğu yer orası mı?
"Onunla bir daha konuşmadık mı?"
Mark hyung başını iki yana salladığında düşüncelerimi toparlamak için gözlerimi masaya diktim. Gözümün önünde birkaç resim vardı fakat çok net değillerdi. Jaemin'i hatırlıyor ama hatırlamıyor gibiyim.
"Bu arada Jaemin nereden çıktı? Neden yıllar önce hayatımızda olan birini soruyorsun?"
Hyunga bir cevap verecekken hyungun telefonu çalmıştı. Bunu fırsat bilip montumu üzerime geçirdim.
"Haechan biraz gecikeceğini söyledi de sen nereye gidiyorsun?"
Sona doğru hyung kaşlarını çatıp üzerini giyinen bana baktı. Hyungun sorusunu kısa süreliğine görmezden gelip telefonumu cebime koydum.
"Hyung, benim çok önemli bir işim var. Daha sonra mutlaka görüşelim, o zaman her şeyi anlatacağım."
Hyungun cevap vermesine fırsat vermeden ayağa kalkıp cafenin çıkışına ilerledim.
Yazarın anlatımından;
Mark aniden yanından ayrılan Jeno'nun arkasından bir süre baktıktan sonra gülüp başını yana yatırdı.
"Hala o zamanki gibi Jaemin'in ismini duyduğun an bizi geride bırakıyorsun Jeno Lee. Aşk bir insanı bu kadar etkileyebiliyor demek."
Aklına çocukluğundaki Jaemin Jeno ikilisi geldi. İkilinin arkadaşlıkları arkadaşlıktan çok daha fazlaydı. Bunu ikilinin dışında herkes biliyordu.
"Geldim. Jeno nerede?"
Haechan çantasını boş sandalyeye bırakıp sevgilisinin yanındaki sandalyeye oturdu.
"İşi varmış."
Mark Lee bunu sırıtarak söylemişti. İçinde Jeno'nun artık hislerinin ne olduğunun farkına varacağına dair bir his vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay With Me ❆ Nomin
Short Story"Söylesene Lee Jeno, bende bir gün kuşlar gibi özgür olabilir miyim?" Jeno gözlerini kısa süreliğine bana çevirdikten sonra tekrardan kuşlara döndü. "Kuşlar gerçekten özgürler mi ki?" Kaşlarım hafifçe çatıldı ve bakışlarımı merakla Jeno'ya çevirdim...