《12》

4.3K 202 15
                                    

Satır arası yorumları unutmayın lütfen...

Keyifli okumalar :)

~Alina

...Seviyorum, belki erken diyeceksin ama gerçekten seviyorum. Bir kız kardeşimin olması beni mutlu ediyor. Sen bizi kabul etmiyor olabilirsin, anlıyorum ama seninle abi kardeş olmak istiyorum. Biliyorum yaşadıkların ufacık bedenine göre  çok ağır ama benim yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Bizi kabul etmek için biraz acele etsen iyi olur çünkü bu abin biraz sabırsız güzelim.

Başımın üzerine konan öpücük ve ardından kapanan kapı sesiyle gözlerimi araladım. Saçlarımda hissettiğim dokunuşlarla uyanmıştım. Gözlerimi aralayacağım zaman duyduğum fısıltıdan farksız ses tonuyla kendimi son anda durdurabilmiştim. Yanılmasam, bunu söyleyen ve saçlarımı okşayan kişi Doruk olmalıydı.

Yattığım yerden doğrulup komodinin üzerindeki telefonumu elime alarak saate baktım, 09.35'ti. Üzerimdeki yorganı çekerek ayaklarımı yataktan sarkıttım. Soğuk bir zemin beklerken hissettiğim sıcaklıkla kafamı eğerek yere baktım.

Hiçbir şey yoktu eğilerek yere dokunduğumda gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açılmıştı,alttan ısıtmalı yer mi? Yok canım daha ninem.

Çöktüğüm yerden doğrulup lavaboya doğru ilerledim. Vallahi her eve lazım olan bir zenginlikti. Düşünsenize yataktan kalkıyorsunuz soğuk bir zemin beklerken sıcacık bir zeminle karşılaşıyorsunuz? Daha ne isteyeyim.

Elimi yüzümü yıkayıp giyinme odasına geçtim. Bol bir eşofman üstüne ise geniş bir tişört giyip odamdan çıkarak aşağıya indim ve salondan gelen seslerle adımlarımı oraya yönlendirdim.

Salon kapısından içeri girince herkesin burda olduğunu gördüm. Dudaklarım benden habersiz aralanıp "günaydın" demesiyle herkesin bakışlarının bana dönmesi bir olmuştu, hafiften başımı yere eğdim. Yanlış birşey mi demiştim?

Aldığım günaydın karşılıklarıyla boş bulduğum bir yere oturdum. Bir süre herkes kendi arasında sohbet ederken ben telefonumda geziniyordum. İçeriye giren bir çalışan kahvaltının hazır olduğunu söyleyince hepimiz ayaklanıp yemek odasına geçmiştik.

Atalay Beyin sağ tarafında kalan boş sandalyeyi çekerek oturdum. Herkesin yerleşmesi ve Atalay Beyin afiyet olsun demesiyle kahvaltıya başlamış olduk. Sanırım her yemek başlangıcında Atalay Beyin izni üzerine başlanıyordu.

Yemeğime odaklanmış, karnımı doyurmaya çalışırken Atalay Beyin boğazını temizlemeye benzer bir ses çıkarmasıyla başımı eğdiğim tabağımdan kaldırıp kendisine baktım.

Atalay bey herkesin ona baktığından emin olmak istercesine bakışlarını üzerimizde gezdirdi. Kendisine baktığımızdan emin olduğunda konuşmaya başlamıştı.

"Madem ortadaki bazı pürüzleri hallettik artık eski düzenimize dönelim diyorum. Yarından tez yok hepiniz işlerinize döneceksiniz, ve siz ikiniz..." Alper ve Mert'i göstererek "siz ikiniz daha fazla okulu asmayacaksınız." Diyen Atalay bey bakışlarını bana çevirerek "seninde okul işlemlerini bugün hallederim Alina, Alperlerle aynı okula git istiyorum eğer senin içinde bir sıkıntı olmayacaksa?" Diye cümlesini sonlandırdı.

Aslında okul belkide hayatımda en önem verdiğim konulardan bir tanesiydi, dönem ortasında okul değiştirmek her ne kadar beni zorlayacak olsada değişen tüm hayatımın yanında bu bir hiç olarak kalıyordu.

Bakışlarımı hiç gözlerinden çekmediğim Atalay beye hafiften gülümseyerek "Hayır, benim için sorun olmaz" dedim.

Atalay bey memnun bir yüz ifadesiyle gülümseyerek "O zaman konu burada kapanmıştır" diyerek kimsenin itirazlarına daha doğrusu Alper ve Mert'in itirazlarına kulak asmadan kahvaltısına geri dönmüştü.

                                               《 》

Yatağımda uzanmış k-drama izlerken aşağıdan gelen seslerle filmi durdurdum, dahada artan seslerle bilgisayarı kapatarak yatağa koyup merdivenlere yöneldim.

Bu seslerin kaynağı neydi acaba? İnsan yaşamı olan bir ortamda bu kadar ses olamazdı bence. Merdivenlerin sonuna geldiğimde iyice artan sesle yüzümü buruşturdum ve sesin geldiği mutfağa doğru adımlarımı ilerlettim.

Mutfak kapısından içeri girince gördüğüm karmaşıklık ve kişilerle dumura uğramıştım. Bunların ne işi vardı burada?
Arkamı dönüp mutfaktan çıkacağım zaman Kerem'in yüksek sesle "Aaa Alina" demesiyle dönemden olduğum yerde kaldım.

Keremin sesi üzerine mutfaktakilerde bana dönmüştü. Onlara boş boş bakarken Keremin yanıma gelip kolunu omzuma atarak "bizde senin için gelmiştik, kendi ellerimizle sana kek yapacaktık ama pek beceremedik gibi ama olsun yinede surprise" diye kullağımın dibinde bağırınca yüzümü buruşturarak onu itip kendimden uzaklaştırdım.

Sendeleyerek dengesini son anda sağlayan Kerem'den başlayarak bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim ve dudaklarımı aralayarak can yakıcı o sözlerin dudaklarımın arasından çıkmasına izin verdim

"Bunu hangi yüzle yapıyorsunuz? Ya da hangi yüzle karşıma çıkabiliyorsunuz? Aaa bir dakika hata bende, yüzüme karşı bakarak yalan söyleyebilecek, yalandan arkadaş gibi davranabilecek yüz varken, bence bunu yapabilecek bir sürü yüz de vardır sizde!" Diyerek arkamı dönüp mutfaktan çıktım.

Hızlı adımlarla merdivenleri çıkarak odama girip kapıyı gürültülü bir şekilde kapatıp kendimi yatağımın üzerine attım.

Hayır anlamıyorum. Bunu yapacakları cesareti ve yüzü nereden bulabiliyorlardı? Şahsen ben böyle bir şey yapsam o kişinin karşısına çıkmayı bırak ondan köşe bucak kaçardım. Gerçekten insanlardaki bu yüzsüzlüğü hiçbir zaman anlamayacaktım.

Sinirle yerimden doğrulup bilgisayarımı açtım galiba en iyisi hiçbir şey olmamış gibi k-drama izlemeye devam etmekti. Yarım bıraktığım filmi açarak kaldığım yerden izlemeye devam ettim...

Gözlerimin ağrımaya başlamasıyla filmi durdurup bilgisayarı kapatarak yerine koydum. Gözlerimi ovuşturarak banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıkip telefonumu elime aldım.

Her zamanki yemek yediğimiz saatin geldiğini görünce odadan çıkarak merdivenlerden inmeye başladım. Sahi bugün bu merdivenlerden ne kadar çok inip çıkmıştım.

Salona girdiğimde Keremlerin olmadığını fark ettiğimde istemsizce derin bir nefes vermiştim. Hiç durmadan boş olan Doruk'un yanına oturdum.

Bakışlarını bana çevirdiğinde bende ona bakmıştım. Bana gülümsediğinde küçük bir tebessümle karşılık vermiştim. Nedensizce aklım sabahki konuşması düşmüştü.

O benim uyuduğumu ve söylediklerini duymadığımı düşünüyordu oysa ki ben her şeyi duymuştum. Rahatsızca yerimden kıpırdayıp içime dolan kötü hissiyattan kurtulmaya çalıştım. Sonuçta o bunları benim odamda, benim saçlarımı okşarken söylemişti o yüzden bence duymam bir sorun teşkil etmiyordu.

Herkesin ayaklanıp yemek odasına geçmesiyle bende ayaklanıp peşlerine takılmıştım. Sabahkinin aksine bu sefer Doruk ve Anıl'ın arasına oturmuştum, daha doğrusu oturmak zorunda kalmıştım.

Gergin bir şekilde yemeğimi yerken Alper'in ismimi seslenmesiyle kafamı kaldırarak ona baktım. Ne oldu dercesine gözlerinin içine baktığımda derin bir nefes alarak söze girdi.

"Bak Alina Kayraların buraya gelme amaçları kötü değildi. Sadece-" bunun ne kadar saygısızlık olduğunu bilsemde sertçe Alper'in sözünü keserek "İlgilenmiyorum" diyip ağzımı peçeteyle temizleyerek ayağa kalktım.

Kimsenin bir şey demesine izin vermeden "Afiyet olsun" diyip yemek odasından çıkarak odama gitmek üzere merdivenlere ilerledim.

Her ne kadar bu evdekilere sinirli olsamda onlara da bir o kadar sinirli ve kırgındım. Ben onlara güvenmiştim. Anlıyorum bu olanları söylemek onlara düşmese de en azından böyle bir şeye kalkışmamaları gerektiğini bilmeleri gerekiyordu.

Odamdan içeri girince hemen giyinme odasına giderek üstüme pijama geçirip giyinme odasından çıkıp yatağıma ilerledim. Yorganımı kaldırıp yatağımın içine girerek gözlerimi kapattım ve uykunun beni esir almasını bekledim.

Yazarınız:
Cuguatatutkunu







GERÇEK HAYATIM 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin