Oy vermeyi unutmayın lütfen...
Keyifli okumalar ♡
~Alina
"...Alina, kızım uyan artık ya bu ne uyku hastalığı? Uyansana. Lan uyan artık uyann..." kulağıma işkence gibi gelen ses ve aynı zamanda omzumu deşmeyi amaçlayan elle sinirle soluyup gözlerimi açtım.
Yerimde doğrulup kafamı sabahın köründe bana işkence olsun diye gönderilen Alper'e çevirdim. Ateş saçan gözlerimi gözlerine dikerek "Ne var Allah'ın cezası, ne var!? Alina, Alina, ne söyle? Bir uyutmadın ya! Ne söyleyeceksen söyle ve defol!" Uykumun bölünmesinin getirdiği tüm siniri Alper'den çıkarmak ister gibi çemkirince, Alper iki adım gerileyerek,
"Şey... ımm beni annem gönderdi, seni uyandırayım diye. Hani okul var ya ondan. Babam kaydını yapmış, ondan geldim yani..." diye saçmalayınca yüzümü buruşturarak "Tamam, çık uyandım" dedim.
Bir kaç saniye yüzüme bakıp "O zaman ben çıkayım..." Diyerek arkasını dönüp kapıya ilerleyerek odadan çıkınca arkasından garip bir bakış attım, ona çıkmasını zaten söylemiştim?
Her neyse, telefonumu elime alarak saate baktığımda 07.25 olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Ben buraya geleli ne kadar olmuştu ki? Ne kadar çabuk alıştım geç uyanmaya?
Huzursuzlukla ayaklanıp banyoya doğru ilerledim. İşlerimi halledip giyinme odasına geçtim. Kıyafetlerin arasında asılı olan formayı görünce elime alarak incelemeye başladım.
Siyah bir pantolon ve beyaz bir lakostu. Her okul forması gibi sıradan bir kıyafet seçimiydi. Daha fazla oyalanmadan formaları üstüme geçirip saçlarımı tarayıp sırt çantasına bir defter ve kalemlik koyarak çantamı sırtıma alıp elime de bir kapşonlu hırka alarak aşağıya indim.
Yemek odasından gelen seslerle fazla oyalandığımı anlayarak adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Yemek odasına giriş yaptığımda beni ilk fark eden kişi Anıl olmuştu.
"Günaydın" demesiyle ilgi odağı ben olmuştum. Hafiften utanarak " günaydın" diye karşılık vererek masadaki boş yere oturdum.
Benimde gelmemle herkes kahvaltısına başlamıştı. Tabağıma ufak tefek şeyler alıp atıştırmaya başladım. Kahvaltının bitmesiyle hafiften geriye yaslanıp masadakilerin üstünde bakışlarımı gezdirdim.
En son bakışlarımı Anıl'a çevirdiğimde onunda bana baktığını görünce kaşlarımı hafiften çatarak ne oldu dercesine göz kırpıp kafamı iki yana salladım.
Anıl aniden kafasını sol tarafına çevirdiğinde yüzünün gerilmesinden güldüğünü anlayarak kaşlarımı iyice çattım. Ona hitaben "Ne gülüyorsun!?" diye sorunca boğazını temizler gibi yapıp "kim gülüyormuş?" diye sordu.
Salağa yatma çabasından dolayı hafiften sinirlenerek kaşlarımı gözlerimle bir yapacak kadar çattım " Sen, neden gülüyorsun!?" Diyince "Hayır ben gülmüyorum, sana öyle gelmiştir küçük" diyince öfkenin beni ele geçirdiğini hissederek derin bir nefes alarak sakin olmaya çalıştım.
Ayağa kalkarak "Size afiyet olsun" diyerek yemek odasından çıkıp mutfağa giderek bir bardak su alıp tek seferde bitirdim.
Ayakta dikilip dururken Alper'in seslenmesiyle elimdeki bardağı makineye koyarak mutfaktan çıktım. Kapşonlu hırkamı üstüme geçirip çantamı da sırtıma takarak herkesten önce ayakkabılarımı giyip kapının önüne çıktım.
Diğerleri de evden çıkıp yanıma geldiğinde ben kapının önündeki arabaları incelerken diğerleri ise kendi aralarında beni kimin okula bırakacağını tartışıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK HAYATIM 🦋
Fiksi Umum17 yıl... Ya mutlu ve huzurluydu ya da yalan ve acı doluydu Benim hayatım yalan ve acı doluydu... Bu yalan ve acı dolu hayatın mutlu ve huzurlu anlarına şahitlik etmek ister misin? 15.07.2021 - - - Bütün hakları bana aittir çalınması yada kopyalanm...