《11》

5.1K 257 22
                                    

Ekrandaki minik yıldızı parlatırmısınız lütfen 🥺

Keyifli okumalar :)

Medya: Anıl

~Alper

...sonuç olarak kızım biz seni bırakmadık. Hepsi bize oynanan bir oyundu. Bizi hemen affet demiyoruz ama en azından bir şans verebilecek misin?

Babamın sözlerinin üzerine Alina gözlerini yere dikerek bir şey düşünüyormuş gibi bir hale büründü. Kafasını kaldırıp düşünceli bir yüz ifadesi ve ses tonuyla "Peki, her şeye tamam ama neden sana düşmanlar? Yada neden beni kaçırdılar? amaçları neydi? Sen onlara ne yaptın ki sana düşmanlar?" Diye sorunca herkesin gerildiği belliydi.

Babam bakışlarını salonda gezdirip boğazını temizleyerek bakışlarını tekrardan Alina'ya çevirip

"Bak Alina anlıyorum bir şeyleri merak ediyorsun ama şimdilik bu sorularını es geçelim bunu sana güvenmediğimizden değil senin iyiliğin, güvenliğin için söylüyorum. Elbet bir gün öğreneceksin bunların sebebini ama şimdi değil. Tamam mı?" Diye cümlesini sonlandırdığında Alina derin bir nefes alıp gözlerini kapatıp bir süre öyle bekledi.

Babam Alina'ya şuan mafya olduğunu söylemek istemiyordu. Yüksek ihtimal korkup bize hiç yakınlaşmadan uzaklaşmasından korkuyordu.

Alina gözlerini açıp garip bir ses tonuyla "Peki" diyerek ayaklanıp salondan çıktığında bende arkasından gitmek için ayaklandığım sırada kolumun tutulmasıyla atacağım adımı atmadan yerimde kaldım.

Kolumu tutan kişiye çevirdiğimde Doruk abim sakin bir ses tonuyla "bırak biraz yanlız kalsın, duyduklarını sindirmesine ihtiyacı var" diyerek kolumu bıraktı önce kapıya daha sonra Doruk abime bakıp kalktığım yere geri oturdum.

Herkes sessizce otururken etrafı gergin bir hava bürümüştü. Bu sessizlik aşırı sinir bozucuydu.

Mert abim sessizliği bozarak "şimdi ne olacak?" Diye sorunca babam derin bir nefes alıp "ona biraz zaman tanıyacağız. Doruk'un dediği gibi duyduklarını önce bir sindirsin kendi içinde kavrasın, neye karar verdiğine göre hareket ederiz" diyince hepimiz tekrar sessizlik yemini etmiş gibi sustuk.

Anıl abim ayağa kalkıp salondan çıkınca bir süre arkasından baktım. Boğazımda hissettiğim kurulukla ayağa kalkıp adımlarımı mutfağa yöneltim.

Mutfak kapısından içeri girip bardakların olduğu yere doğru ilerledim. Bir bardağa su doldurup içimdeki yangını söndürmek istercesine tek seferde bitirerek mutfaktan çıkıp merdivenlere ilerledim.

Odama girdiğimde kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yaslayarak yere çöktüm bir dizimi kendime çekip diğerini uzattım. Bir elim yere değerken diğeri bükmüş olduğum dizimin üzerindeydi.

Karşıya dalmış bir şekilde zihnimdeki sesleri duymayı red ederken sadece bir anlığına herşeyin durmasını ve zamanın geri akmasını istedim.

Dudağımda hissettiğim ıslaklık ve tuz tadıyla ağladığımın farkına vardım. Odamın çalan kapısıyla hızla yerimden doğrulup göz yaşlarımı kuruladım. Kimsenin beni böyle görmesini istemiyordum.

Gel dememle kapı açılmış ardından içeri Doruk abim girmişti. Geriye dönüp yatağımın üstüne oturunca Doruk abimde gelip yanıma oturmuştu.

"Bak aslanım biliyorum üzgünsün, Alina'yla böyle olmak seni üzüyor ama biraz da onu düşünmemiz gerekir. Kendini onun yerine koymayı denedin mi hiç?" Dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Bak şimdi düşünsene 17 yıl sonra birileri karşına çıkıyor ve sana ailen olduğunu söylüyor, nasıl hissederdin?" Diye sorunca "kötü hissederdim." Dedim

GERÇEK HAYATIM 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin