《18》

2.3K 115 8
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar :)

~Alina

"Yaa biz bu kızı size emanet etmedik mi? Gerizekalı mısınız oğlum siz? Hı?" Caner'in de diğerlerinden geri kalmayan yüksek ses tonu Alper ve Mert'in endişesinin yersiz olmamasını açıklıyordu.

"Ama abi-" diye söze başlayan Alper'i bölen şey Atalay Bey babanın sesiydi.

"Oğlum sen hala itiraz etmeye mi çalışıyorsun? Ya bu kızın başına daha kötü bir şey gelseydi. Yine itiraz mı edecektin?" Atalay bey babacığın sakin kalmaya çalıştığı gözle görülür bir seviyedeydi.

İçeri girdiğimizden beri süre gelen konuşmanın sıkmasıyla sözü devralarak konuşmaya başladım.

"Ya tamam sakin olur musunuz? Daha önce elim daha kötü bir şekilde yanmıştı ve şuan ki yanığın abartılacak bir şeyi yok. Ayrıca ben küçük değilim beni kimseye emanet etmenize gerek yok. Zaten elim yandığı da onlar yanımda dahi değillerdi ki okul da kendi işleride oluyor."

"Haklısın Alina ama-"

"Aması falan yok. Ve ben her zaman haklıyımdır." Diyerek saçlarımı arkaya doğru savurunca salonu kahkaha sesleri sarmalamıştı.

Ayağa kalkarak salondan çıktım. Şu üstümdekilerden biran önce kurtulmak istiyordum.

Asansörün bana gösterilen gizli düğmesine basarak kapısının açılmasını sağladım.

Açılan kapıdan içeri girerek dördüncü kata bastım. Asansör yukarı çıkarken aynadan kendime bakarak değişik hareketler yapmaya başladım.

Aynanın görüntüsünden gördüğüm kamera ile hareketlerim aniden kesilerek hareketsiz bir şekilde öylece kalakaldım. Açılan asansörün kapısıyla hemen önüme dönerek asansörden indim. Umarım o kayıtları kimse izlemezdi.

Odamın kapısını açarak içeri girdim. Hiç duraksamadan giyinme odasına da girerek üzerimi değiştirdim. Giyinme odasından banyoya girerek elimi yüzümü yıkayarak odama geçtim.

Kendimi yatağıma sırt üstü atarak derin bir nefes aldım. Sonunda huzur. Gözlerimi kapatıp kafamın içini rahatlatmaya çalıştım. Okul iyi hoştu da aşırı yorucuydu. Birde sınıfta bas bas bağıran bir avuç aptal olunca daha da yorucu oluyordu.

Odanın kapısının çalmasıyla pozisyonumu hiç bozmadan uzanmaya devam ettim. Çalar çalar giderdi. Umarım.

Benden cevap gelmeyince gitmesi gereken yerde içeri giren kişiyle kaşlarımı çattım.

Aloo kardeşim yanlış oldu galiba senin gitmen gerekiyordu.

"Alina?" diye duyduğum ses tam olarak Doruk'a aitti. Gözlerimi açarak yerimde doğruldum. Kapıya baktığım da bir adet kafasını kapı aralağından uzatan Dorukla bakışmıştım.

"Gelebilir miyim?" Diye sorunca "Hayır desem gidecek misin?" Dedim. Kapıyı tamamıyla açarak içeri girerek kapıyı ardından kapattı.

"Hayır" diyince ters bakışlarımdan nasiplenmişti. Yanıma gelerek iki yanağımı sıkıp sağa sola salladı. "Böyle yapınca korkmam mi gerekiyor?" Diye alayla konuşup büyük bir kahkaha atınca yüzümü buruşturarak ellerinden kurtuldum.

Bakışları yanan elime değince yüz ifadesi ciddi bir hal aldı. Ani bir hareketle yanık elimi tutarak daha rahat görebileceği bir açı ayarlayınca kaşlarını çatarak bana baktı.

"Sen sargıyı mi ıslattın?" Diye sinirli bir ses tonuyla konuştu. Çok kötü bakıyordu korkmalı mıydım?

Çekinerek başımı aşağı yukarı sallayınca ters bir ifadeyle yüzüme bakıp elimi bırakarak hızlı adımlarla odamdan çıktı. Aradan beş dakika geçmeden elinde ilk yardım malzemeleriyle dönerek ayaklarımın önüne diz çökerek elimi avuçları arasına aldı.

GERÇEK HAYATIM 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin