~Alina
Bir yağmur damlası gibiydi hayat. Bir çok damlayla gelirdi yeryüzüne tâ ki o cama düşene kadar, orada kalırdı tek başına sonra oradan süzülerek yok olurdu.
İnsanda böyleydi işte; doğduğun zaman kalabalık bir ortamda bulurdun kendini, büyüdükçe yanındaki insanlar da azalmaya başlardı. Sana verilen sürenin sonuna geldiğinde de bir bakmışsın ki tek başına kalmışsın.
Daha fazla cama değmesini kaldıramayıp başımı camdan çekmiştim. Şuan Atalay Beyin arabasında onlara gidiyorduk.
Karakolda söylediklerim hiç etki etmemiş gibi kolumdan tutularak arabaya bindirilmiştim. Her ne kadar dirensemde sokaklarda yaşayamayacağımı biliyordum.
Sadece bu etki etmemişti tabiki Atalay Beyin büyük oğlunun kaşlarını çatıp bana öldürecekmiş gibi bakması ve diğer oğlunun 'İstesende istemesende bizimle gelmek zorundasın, sonuçta reşit bile değilsin o yüzden güzelim saçma sapan konuşma' demesiydi.
Şimdi adam haklıydı yani reşit bile değildim. Sokağa gitsem çocuk esirgeme kurumu beni alırdı ve onların biyolojik çocuğu olmam bana hak tanınmadan hukuki yollarla onlara verilmem demekti. Her türlü yol reşit olana kadar onlarla yaşamama çıkıyordu.
Aracın durmasıyla derin bir nefes alarak arabadan indim. Önden giden Atalay beyleri takip ederek evin önüne geldik. Büyük olan kapıyı çaldığında kapının açılmasını beklerken bahçeye üsten bir göz attım.
Geniş bir bahçeydi, çok yüksek olmasada benim boyumu geçen duvarlarla çevriliydi. En dikkat çekeni ise etrafın korumalarla çevrili olmasıydı.
Gelen seslerle kafamı o tarafa çevirdim. 40'lı yaşların sonunda oldukça tatlı yüz hatlarına sahip bir teyze açmıştı kapıyı. Hepsine selam verip bakışlarını üstümde sabiylemişti.
"Hoşgeldiniz Alina hanım" diyerek baş selamı verince kaşlarımı havaya kaldırıp teyzeye bakmaya başlamıştı. Hanım mı demişti o? Hemde bana? Ben buna çok gülerdim.
"Ne hanımı teyze Allah aşkına, sadece Alina desen yeter" diyince şaşırsada belli etmemeye çalışarak "Peki efen- ay Alina kızım, ben bu evin temizlik işlerinden sorumluyum ismim Fidan" diyince "Fidan teyze dememde bir sakınca olur mu?" Diye sordum oda gülümseyerek "olmaz, aksine mutlu olurum" dedi hafiften gülümseyerek bakışlarımı önüme çevirdim.
Atalay Beyle göz göze gelince gururla gülümsediğini gördüm, bakışlarımı kaçırıp onların yönlendirmesiyle salon olduğunu tahmin ettiğim koridorun sağ tarafındaki odaya girdik.
İçeri girdiğimizde herkesin yüzünde okunan heyecanıyla kapıya baktığını gördüm. O an gördüğüm yüzlerle kafamda bir şimşek çaktı. Tabi ya onları nereden anımsadığımı hatırladım.
Hastanede ilk DNA testini verdiğimiz kişilerdi. İkinci bir şimşeğin çakması ise Alper ile göz göze geldiğimizde olmuştu. Ben ne zamandan beri bu kadar dikkatsiz ve aptal olmuştum.
Alper'in ayağa kalkıp bana doğru gelmesiyle elimi havaya kaldırıp durmasını işaret ederek bir kaç adım gerilemiştim. Onun yüzünde okunan hüzünle gözlerimi acı bir şekilde yumdum.
Beni aptal yerine koymuştu ama şöylede birşey vardı ki ben gerçekten de aptaldım.
"Alina... böyle yapma" dedi acı barındıran sesiyle, yumduğum gözlerimi açarak hayal kırıklığıyla ona baktım "Sana... size güvenmiştim" dedim fısıltıdan farksız sesimle
Yanağımdan akan bir damla yaşla eş zamanlı olarak onunda gözünden bir damla yaş düşmüştü.
Kalbimde oluşan ağrı ile elimi oraya bastırdığım da Alperin de elini kalbine bastırdığını görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK HAYATIM 🦋
Ficción General17 yıl... Ya mutlu ve huzurluydu ya da yalan ve acı doluydu Benim hayatım yalan ve acı doluydu... Bu yalan ve acı dolu hayatın mutlu ve huzurlu anlarına şahitlik etmek ister misin? 15.07.2021 - - - Bütün hakları bana aittir çalınması yada kopyalanm...