5: birbirlerini uzun süredir tanıyan iki insan

3.7K 486 123
                                    

"Jeongin bizde olduğu için hala sırnaşıypruz birbirimize." dedi Seungmin karşısında oturan arkadaşına.

"Nasıl geçiyor peki gerçekten evli hayatın?"

"Yani, güzel. Gerçekten evli gibi hissediyorum." dedi Seungmin gülerken. Kahve bardağını bırakmış ve elindeki yüzükle oynamaya başlamıştı. "Felix, hoşuma gidiyor bu temaslar."

"Eh, tabii gider oğlum. Kaç aylık eşin, ilk defa sana cidden eşiymişsin gibi davranıyor." Felix gülerek arkadaşına bakmış ve elini tutup yavaşça okşamıştı. "Emin ol onun da hoşuna gidiyordur."

"Dün akşam bir sevişme muhabbeti vardı. Jeongin sadece birimizin boynunda iz görürse inanırmış evliliğimize. Tanrı biliyor ya, sevişmeyi istemedim ama boynuma iz bırakmayı teklif etse reddetmezdim. Çünkü o hissi de merak ediyorum." Felix arkadaşıma kıkır kıkır gülerken Seungmin iç çekip kahvesinden bir yudum daha aldı.

"E sen bayağı düşmüşsün bu adama."

"Deme öyle, düşmedim."

"Seungmin, zaten evli olduğun insandan hoşlanman normal hatta olması gereken. İnsanlar önce sevgili sonra eş olur." Seungmin omuz silkerken saçlarını karıştırmış ve iç çekmişti. "Jeongin biraz daha bizde kalsa keşke." diye mırıldandığında Felix gözlerini kocaman açıp güldü.

"Söyle arkadaşım, çaktırmadan söyle biraz daha kal diye."

"Sonra gerçekten evli olmadığımızı anlasın, saçmalama."

"O zaman Jeongin gidene kadar daha çok sırnaş. Ne zaman gidecek?"

"Üç dört güne gider sanırım." diyerek ensesini kaşıdı. "Abi ben Hyunjin'den zaten hoşlanıyordum ki!"

"Fırsat bu fırsat, onu temas etmeye alıştır." dedi Felix gülerek. Ardından Amerikanosunu içmiş ve boğazını temizlemişti.

"Sus utanıyorum. Senin aşk hayatın nasıl?"

"Şimdi şöyle ki..." dedi Felix. "Ağabeyinle birkaç kere takılmış olabiliriz." dediğinde Seungmin gözlerini kocaman açtı. "Ve sonuncusunda azıcık yakınlaşmış olabiliriz." diyerek arkadaşına gözlerini kısarak baktı. "Belki de yanlışlıkla öpüşmüşüzdür."

"Felix!" diye çemkirdi Seungmin. "Anlat çabuk!"

"Of annen ve kayınvaliden ağabeyinle beni kör randevuya çıkardı." dedi Felix omuzlarını düşürüp. "Birbirimizi bilmediğimiz için görünce şok olduk. Sonra o gün bayağı sohbet edip vakit geçirdik, akşam beni evime falan da bıraktı. Sonra annen beni arayıp günüm nasıl geçti diye sordu. Ağabeyini de darlamış, ertesi gün ağabeyin beni tekrar dışarıya çağırdı. Akşam sahilde yürüyüş yaptık, dondurma yedik."

"Vay be! Minho itine bak sen, ee başka ne yaptınız?"

"Öyle, dolaştık. Sonra dün, son buluşmamızdı işte. Beraber sabah yürüyüşüne çıktık. Aslında beraber çıkmadık ama karşılaştık. Sırf karşılaşalım diye evinizin o tarafa yürüdüğümü de kabul ediyorum. Öyle yürüdük, beraber kahvaltıya gittik ve sonunda beni yine evime bıraktı. Yanağını öpmek istedim ama arkamdan dangalağın teki çarpınca lap diye adamın dudaklarına yapıştım. Sonra kaçtım. Bir daha da konuşmadık. Aradı açmadım, mesaj atıp üzgün  olduğumu utandığımı falan söyledim."

Uzun soluklu anlatışı sırasında kıpkırmızı olduğunda Seungmin elini tutup salladı. "Ağabeyimle mi flört ediyorsun yani?"

"Gibi... Rahatsız mı oldu benden bilmiyorum ki?"

"Hoşuna gitmesen seninle üç kere karşılaştıktan sonra kaçtığında seni aramazdı." dedi Seungmin gülerek. "Onun için hep benim yakın arkadaşımdın ama şimdi flörtü olmuşsun, tabii hoşuna gidersin Felix! Çok mutlu oldum, umarım mutlu olacağınız şekilde ilerler." dediğinde Felix gülerek başını eğdi.

"Minho bana neden vurulsun, saçmalama." dediğinde Seungmin gülerek elini sıktı. "H yung kelimesi uçtu gitti aniden."

"Git başımdan manyak herif. Kocanı ağına düşür önce sen. Biraz oranı buranı aç, dikkatini çek."

"Bana mı bedenime mi aşık olsun Lix? Hiçbir yerimi açmayacağım." Seungmin göz devirirken Felix dil çıkarmış ve telefonu çalınca ikisinin de bakışı oraya dönmüştü.

"Aç, aç!"

Felix telefonu açarken iç çekti. "Efendim Minho hyung? Şey, ever dışarıdayım ama birazdan eve geçerim diye düşündüm. Olur, olur. Görüşürüz o zaman." diyerek telefonu kapatmış ve arkadaşına dönmüştü. 

"Akşam yemeğine davet edildim." derken yutkundu.

"Şahit ben olmazsam küserim." dediğinde Felix eline vurmuş ama kahvesini fondiplemişti. "Ben gidiyorum, saçlarımı yıkayayım, üstüme düzgün bir şeyler giyeyim. Senle buluşacağım diye yataktan çıktığım gibi geldim."

"Güle güle git canım, iyi eğlenceler."

Felix ayaklanıp kafeden çıkarken Seungmin gülmüş, hesapları ödeyip arabasına geçerek eve dönmüştü.

Jeongin'in ödev yaptığı için katılmadığı akşam yemeğinin ardından eşiyle beraber bitki çayı içerken anlatacağı bir şeyleri vardı.

"Ağabeyim ve Felix, sanırım annemler sayesinde flört etmeye başlamışlar." dedi gülerek.

"Hadi be, harbiden mi?" Hyunjin kolunu koltuğun arkasına yaslayıp gence bakarken Seungmin kupayı iki eliyle tutup onaylamıştı.

"Felix zaten beğeniyordu gençken de ağabeyimi ama... Annen ve annem iyi gazlamış ağabeyimi. Geçen gün yanlışlıkla öpüşmüşler, Felix ağabeyimle çarpışmış."

Hyunjin gülümseyerek dinlerken onayladı. "Araları iyiyse ne güzel, umarım hep iyi kalır."

"Bir görsen Felix'i, o kadar heyecanlı anlatıyor ki!" diyerek elindeki kupayı bıraktı ve arkadaşını taklit etti. Hyunjin elini kolunu sallayarak, başını eğip elleriyle oynayarak arkadaşını taklit eden eşine gülerken Seungmin gülmekten karnı ağrıyana kadar bununla alay etmişti.

Sarışın genç dalmış bir şekilde karşısındakini izlerken derin bir nefes aldı. "İlk defa bana bir şeyler anlattın evleneli." dediğinde Seungmin duraksamıştı.

"Hep anlatıyordum."

"Zaten bilmem gereken şeylerden bahsediyordun. Annemler, ilişkimiz, davetler, aileler... İlk defa tamamen anlatmak istediğin için anlattığın bir konu bu."

Seungmin başını eğerek yutkunmuş ve diğerine bakmıştı. "Cidden evlilik aramızdaki bir şeyleri bu kadar durgunlaştırdı mı?"

"Bizimki öyle oldu. Başka olsaydı yine böyle tatlı tatlı anlatırdın bir sürü şeyi." dediğinde Seungmin iç çekerek elleriyle oynamaya başladı.

"Birbirimizle hiç ilgilenemedik ki."

"Haklısın. Ne eşiz ne dostuz ne de başka bir şeyiz. Sadece iki insanız. Birbirini uzun süredir tanıyan iki insan." dediğinde Seungmin iç çekti.

Keyifli bir olaydan sonra buraya gelmelerini elbette beklemiyordu. Durgunlaşmıştı.

İkisi de bir süre sessiz kaldı. Çaylarını bitirdiler, etrafa bakındılar, gözlerini birbirlerinden kaçırdılar ve en son bir taraf konuştu. "Ben uyuyayım, yarın şirkette üç toplantı olacak." diyerek ayaklandı Seungmin. Kupaları mutfağa bıraktı, odalarına geçip yatağa girdi.

Düşünüyordu.

Yaptıkları anlaşmalı evlilik aralarındaki her şeyi bir boşluğa sürüklemişti. Hyunjin'in dediği gibiydiler. Ne dost ne eş ne arkadaş, uzun süredir birbirlerini tanıyan öylesine iki insandılar. Kağıt üzerinde evli ama son birkaç aydır birbirleriyle asla ilgilenmeyip sadece bilgilendirmeler için iletişim kuran iki gençten ibarettiler.

Bu farkındalık, ikisinin de canını aniden yakıvermişti.

Eğer kimseyle evlenmezsek // HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin