Multimedya: Afra Mehir Alkan
Gözlerimi deli gibi hissettiğim baş ağrısı ile açmıştım. Tek hatırladığım şey pislik adamların beni çöp poşeti gibi arabaya fırlatıkların da kafamı sert bir yere çarpmamdı. Ve şuan bu kap karanlık odada hiç bir şey göremiyordum. Sadece sandalyenin üstünde elim, kolum bağlı bir şekilde oturuyordum.
Bu odada kaç saatim geçmişti, beni ne için buraya getirmişlerdi bilmiyordum. Gelen giden yoktu telefonum, çantam hepsini almışlardı. "İmdat kimse yok mu? çıkarın beni buradan." Diye bağırdım tüm gücümle ama gelen giden yoktu. Şuan için tek merak ettiğim şey annemdi. Evde yalnızdı ve sabah onu görmeden çıkmıştım, onu bir daha göremeyecek olmanın düşüncesi bile tüm acıları mı gün yüzüne çıkarmıştı.
Göz yaşlarım elimde olmadan akarken kapıdan sesler geliyordu. Kapı açıldığında aralıktan göre bildiğim kadar dışarıya baktığımda hava daha aydınlanmamıştı. Göre bildiğim tek şey uzun boylu yapılı bir adamın gölgesiydi. İçeri girdi ve açtığı kapıyı arkasından geri kapattı. Bana doğru geldiğin hissettiğimde korkumu belli etmemeye çalıştım ama ağlama sesim tüm odayı dolduruyordu. Adam odada ne var ne yok hepsinin yerini ezbere biliyordu. Kenarda duran sandalyeyi sürükleyerek dimibe kadar çekti ve tam karşımda oturdu. Dizleri dizlerime değiyordu ve bu temas beni daha fazla korkutuyordu.
Kafamızın üstünde ki sarı ışığı açması ile gözlerim bir anda açılan ışıkla deli gibi yanıyordu. Acıyı umursamayıp gözlerimi zorla açtığımda kafamı kaldırıp karşımdaki adama baktım. Bu o adamdı oda da gördüğüm armanç'tı. O gün ki gibi öfkeyle suratımı inceliyordu. "Siktir alnın kanıyor." dedi öfkeyle ve oturduğu yerden kalkıp odadan çıkıp gitti.
Bu neydi şimdi beni buraya sürükleyerek kendi getirmemiş miydi zaten alnımın kanamasına bu tepkiyi vermesi saçmaydı.
Elinde çantayla bir adam içeri girdiğinde yüzüme bakmadan çantayı sandalyenin yanına bıraktı ve çıkıp gitti. Hemen ardından armanç denen adam içeri girdi. Tekrardan kapıyı kapatıp tam karşıma geçip oturdu. Bir şey demeden yerdeki çantaya eğilerek açtı. İçinden sargı bezini çıkardı, üstüne tentürdiyot döktükten sonra eğildiği yerden kalktı. Sandalyesini biraz daha bana doğru çektiğinde bu hareketi ile aramızda mesafe namına hiç bir şey bırakmamıştı.
Elindeki sargı bezini alnım da ki yaraya bastırdığında o anki acıyla gözlerimi kapattım ve içimden çığlıklar kopsada asla dışarıya yansıtmamıştım. Armanç "Nefes al ve ağlamayı kes." Dediğinde gözlerimi açtım. Karşımda yine her zamanki gibi çatık kaşları ile bana bakan adam vardı. Bu adam hiç mi gülmezdi. "Dibimde beni öldürmeyi düşünen bir psikopat olurken nefes almam imkansızdı." Dedim içimden "korkma nefes alabilirsin seni öldürme gibi bir planım yok şu anlık için." dediğinde Allah kahretmesin içimden dememiş miydim ben onu.
Elindeki sargı bezini son kez yaraya bastırdıktan sonra yarayı kapatıp çekildiğinde suratımı incelemeye devam ediyordu. "Öldürmeyeceksen neden sürükleyerek beni buraya kadar getirdin?" Diye sordum gözlerinin içine bakarak. "Silahların yeri seni bıraktıktan sonra öğrenilmişti. Bu yüzden ufaklık kimin söylediğini bulana kadar seni serbest bırakamazdım." Dediğinde "benim demediğimi öğrendiğine göre evime gide bilir miyim artık." Dedim armanç yine bana doğru yaklaştı ve şuan tüm vücudu vücuduma değiyordu.
Bilerek mi yapıyordu bunu bilmiyordum ama vücudum deli gibi kasılıyordu şuan. Elleri ellerime değdiğinde vücuduma bir titreme gelmişti. Bileğimde ki ipleri açarken yüzünü yüzümden bir dakika bile ayırmıyordu. Sonun da bileğimdeki ipler açıldığında sandalyemi hemen geriye çektim ve ayak bileğimdeki ipleri açmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEHİR - Ay Parçası
ChickLit"Ne yaptığını sanıyorsun sen? " dedim öfke dolu çıkan ses tonumla. "Ne yapıyorum? Güzel soru, karşına geçip oturduğum ilk andan beri yapmak istediğimi yapıyorum ay parçası." ... **** Yayın tarihi: 28 Temmuz 2022 Bu kitabın tüm hakları ban aittir. Ku...