11.Bölüm

114 10 0
                                    


Afra Mehir Alkan'dan:

Armanç şuan beni öpüyordu...

Armanç şuan beni öpüyordu, beni...

İçimden kendi kendime dediklerimi idrak etmemi sağlayan elimdeki fön makinası yere düştüğünde armanç hala beni öpmeye devam ediyordu.

Hareketsiz kalmayı bırakıp armanç pisliğinden kurtulmak için göğüsünden geriye doğru itmemle dudaklarımdan ayrılmıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedim öfke dolu çıkan ses tonumla.

Armanç "Ne yapıyorum? Güzel soru, karşına geçip oturduğum ilk andan beri yapmak istediğimi yapıyorum ay parçası." Dedi ve bana doğru tam bir adım atacakken "dur olduğun yerde." dedim ve gözlerinin içinde baktım.

"Kaçırıldım sesimi çıkarmadım ama eyer bir daha bana bu şekilde yaklaşmaya kalkışırsan bu kadar sakin karşılamam. Başta murat amca olmak üzere herkes bana yaptıklarını öğrenir." dedim ve banyodan tam çıkacakken "beni bunlarla korkuta bileceğini mi sanıyorsun ay parçası." Dedi ve tam arkama geçti.

Nefesi saçlarımın arasından tenime değiyordu. Allahım bir insandan iki dakika önce deli gibi nefret ederken şuan nasıl bu hareketlerinden etkilenebilirdim. Bu salaklığımın kaçıncı seviyesiydi.

"Sanıyorsan yanılıyorsun çünkü o dudakların tadının farkına birkez  vardım ve bi..." Dediklerine daha fazla dayanamayıp onu arkamda bırakıp hemen banyodan çıktım ve aşağıya indim.

Elim istmesizce dudaklarıma gitmişti. Az önce olanlar armanç'ın beni öpmesi yetmezmiş gibi dedikleri...

Elimi dudaklarımdan çekip kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bir kaç dakika sonra kendime geldiğimde tüm olanları son kez yaşanmamış gibi davranıp bade'nin yanına gittim.

Tabağında birkaç kahvaltılık kalmıştı sadece, onları yemeye devam etmek yerine her zamanki gibi oynuyordu.
Yanına geçip oturdum. "Doydun mu balım?." Dediğimde tabağındakiler ile oynamaya devam ederek. "Evet doydum." dedi. Tavırlı ses tonundan da belli ki trip yiyordum şuan el kadar çocuktan. "Bir şey mi oldu badecim?" dediğimde bana döndü.

Dolu dolu gözleri ile bana bakarak. "Hani beraber kahvaltı yapacaktık amcam da sende gittiniz beni burada tek bıraktınız." Dediğinde haklıydı ama bu tamamen armanç yüzünden olmuştu.

Önüne gelen saçlarını kulağının arkasına aldım. "Ama ben seni isteyerek yanlız bırakmadım. Islak kıyafetlerle kalamazdım, hasta olsam sonra senle kim ilgilenicekti bakalım prenses." Dediğimde biraz bekledikten sonra "evet doyu söyledin afra abla affettim seni." Dediğinde saçlarından öpüp ona sarıldım.

Bade'nin gönlünü aldığıma göre armanç yanımıza gelmeden bu evden çıkmamız gerekiyordu. "Prenses doydun sanırım artık. Bahçeye çıkıp yürüyelim mi?" Dediğimde "evet afra abla ama ormanlık alana gidelim." Dediğinde birbirimizden ayrılıp ayağıya kalktık. "Tamam balım ama çok ilerleyemeyiz ve elimi hiç bırakmak yok." Dediğimde kafasını salladı. Uzattığım elimi minik elleri ile tuttuğunda armanç'ı görmeden evden çıkmıştık.

Etrafa baktığımda her zamanki gibi kocaman bahçenin belirli yerlerinde korumalar vardı. Bizi fark ettiklerinde kafalarını önlerine eğmişlerdi.

Acaba armanç beni kaçırmaz saydı yine böyle mi davranacaklardı? Tabi ki de hayır tülin abla hepsi ile samimiydi selma desen onlarla oturup sohbet ediyordu ama bana gelince hemen kaçıyorlardı.

Bade ile arka bahçeye doğru ilerlemeye başladık. Arka bahçede ön bahçenin iki katı kadar büyüktü ve geri kalan alanın etrafını duvar ile örtülmüştü. Ve ormanlık alana geçe bilmek için armanç'ın evinin olduğu tarafta tek kapı vardı. Kapıyı açıp çıktığımızda buğra ve iki koruma daha vardı. Bir şey demeden bade ile berber ilerlemeye başlarken arkadan buğra "afra hanım yolu bilmiyorsunuz tek gitmeyin isterseniz birimiz sizinle gelelim." Dediğinde onlara doğru döndük. Tam konuşacakken bade "ben biliyorum yolu kaybolmayız." Dediğinde bu kıza birkez daha aşık oldum. "Duydun bade'yi gerek yok" dedim ve bade'nin beni yönlendirmesi ile ilerledik.

MEHİR - Ay ParçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin