8.Bölüm

142 21 0
                                    

Multimedya: Eda Çetiner

Karşımda duran kişi edaydı, inanmıyorum.

Şok olmuş bir şekilde "Eda" dediğimde o da "afra" demişti. Dolan gözlerle bir birimize baktığımızda dayanamayıp ona sarıldım. O da hemen sarılışıma karşılık verip bana sarıldı.

Kapıda kaç dakika bir birimize sarılarak sessiz bir şekilde ağladığımızı bilmiyordum. En son gönül hanım "ne oluyor burada?" dediğinde eda ile bir birimizden ayrılıp kapının önünden çıkmıştık.

Derya teyze içeri girip bana sarıldığında bende ona sarıldım. "Sizi yine böyle görmek çok güzel." Dedi ve ayrıldığında annesine doğru ilerleyip sarıldı. "Bir şey olduğu yok annem." dediğinde eda ve derya abla herkesle sarılıp içeri geçtiler.

Ben tam kapıdan çıkacakken karşıma eda'nın abisi kaan abi çıkmıştı. "ufaklık nereye bakalım? Görmeyeli büyümüşsün." deyip sarıldığında bende ona sarıldım. "Kaan abi ya ufaklık halimiz mi kaldı." deyip ayrıldığımda "siz benim için hep ufaklık olarak kalacaksınız." Dediğine bunu bildiğim için gülmsedim.

Kaan abi tekrardan " nereye böyle çantanı da almışsın?" dediğine "işim bitti evime gideceğim kaan abi." dediğimde kolunu omuzuma attı. "Ne eve gitmesi biz daha yeni geldik, burası da senin evin sayılır yürü hadi." Dedi ve içeriye doğru ilerlerken armanç ile göz göze gelmiştik. Bize tuhaf tuhaf bakıyordu, daha doğrusu kaan abinin omuzumda ki koluna öyle bakıyordu.

Kaan abi elini omuzumdan indirmeden armanç'a elini uzatıp selamlaştılar. "Nasılsın dayıcım?" dedi dalga geçer gibi, bir tuhaf olmuştum. Beni kaçıran adam beraber büyüdüğüm arkadaşımın dayısıydı. Evet ve ben bunu yeni öğreniyordum.

Armanç "iyi ne olsun." dediğinde eda telaşla yanımıza gelip "İçeri gelmeyince gittin sandım." Dedi bana bakarak. Ben tam konuşacakken kaan abi "bırakır mıyım ben onu hiç." dedi ve kafasını eğip üstten bana baktığında eda elini bana doğru uzattı."arkadaşımı alabilir miyim?" Dediğinde uzattığı eli bir saniye bile düşünmeden tutum. Armanç'ın bakışlarından ve kaan abinin kollarının arasından çıktığımda rahat bir nefes aldığımı hissettim.

Bade yanımıza doğru geldiğinde direk "kaan abi" diyerek kaan abiye sarıldı. Armanç bade'ye "prenses amcan'ı ne ara unutun." Dediğinde bade hemen yerini yaparak "unutmam ki ben seni." deyip bu sefer armanç'ın kucağına geçmişti.

Eda ile beraber onları orada bırakıp az önce gönül hanımın bakışları ile beni kovduğu salona geri girmiştik. Eda "Yemek yedikten sonra konuşalım olur mu?" Dediğinde "olur." dedim ve edayla beraber boş koltuklardan birine oturduk.

Gönül hanım benim karşısına oturduğumu görünce "Çalışanlarla ne ara bu kadar samimi oluyorsunuz." Dedi derya teyzeye bakarak.

Derya teyze önce güven dolu gözlerle gözlerimin içine baktıktan sonra annesine döndü. "Anne o bir çalışan değil o bizim aile dostumuzun kızı, siz tanımıyorsunuz ama eda'dan farkı yok benim için." Dediğinde gönül hanım tam konuşacakken oturduğum yerden kalktım. "derya teyze anneniz ha..." Diyecekken konuşmamı kesen tanıdık bir ses. "Afra kızım." Dediğinde sesin geldiği yöne döndüm. "Murat amca." Dedim murat amca kollarını bana doğu açtığında bir an bile düşünmeden sarıldım. Onu çok özlemiştim en son iki hafta önce görmüştüm sonra da zaten yurt dışına çıkmışlardı.

Murat amca babamın üniversite arkadaşıydı. Ve tanıştıkları ilk günden beri bir birilerinin en yakını olmuşlardı. Evlendikten sonra bile bu değişmemişti. Annelerimiz biz bir ay edayla konuşmazken bile derya teyze ile annem konuşuyorlardı. Biz kendi öz ailemizden daha çok onlarla aileydik. Murat amca benim ikinci babam sayılırdı. Dedemin, amcamın yapmadığını o yapmaya çalıştı. Babamın katilinin ceza alması için de elinden geleni yapmıştı. Ama adi dedem mirasını riske atmamak için karşı tarafın teklifini kabul ederek dosyayı kapatmıştı.

MEHİR - Ay ParçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin