#5#

22 5 0
                                    

Nora: Ne kutlaması?

Mark : Sevgilim doğum günün?

Dudaklarımı büzmüş yüzüne bakıyordum. Gözyaşlarım
usulca akıyordu. UNUTMAMIŞ!!!

Mark: Neden ağlıyorsuun?

Cevap vermeden sıkıca Mark'a sarıldım.

Nora: Seni çok çok çok seviyorum.

O sıra da arkam da Jungkook'un sesini duydum.

Jungkook : Nora....

Dönerek ona cevap verdim.

Nora: Hazırlanmalıyım. Sonra konuşalım Jungkook.

Jungkook : Nora ben...

Mark'tan ayrılıp hızla eve yönelecektim ki Mark
bileğimden tuttu.

Nora: Hemen geleceğim.

Mark: Bir saniye bekle.

Arabaya ilerleyerek arka kapıyı açtı ve kocaman bir kutu çıkardı.

Nora: Bu nedir?

Mark: Elbisen...

Dedikten sonra sevimli bir şekilde gülümsemeye başladı.
şaşkınlıkla ona bakıyordum.

Mark: İki saat ne giyeceğini arayacağına eminim. O yüzden bunu giy. Eminim ki çok yakışacak.

Gülümseyerek ona baktım.

Nora: Teşekkür ederim Mark.

Hemen arkamı dönüp eve ilerledim. Odama çıkarak kutuyu açtım. Elbise gerçekten muhteşem görünüyordu. Kutudan çıkarıp hemen hazırlanmaya başladım. Saçlarıma şekil verdikten sonra son dokunuşlarımı yapıp aşağıya indim. İkisini aşağıda baş başa bırakmıştım ancak Jungkook görünür de yoktu. Mark ise eve girmek yerine arabada beklemeyi tercih etmişti. Beni gördüğü gibi arabadan inerek yanım geldi.

Mark: Nora çok güzel olmuşsun.....

Nora: Teşekkür ederim. Çok zevklisin gerçekten.

Mark: Hadi gidelim.

Nora: Nereye gidiyoruz?

Mark : Eh orası da gizli kalsın artık küçük hanım hm?

Gülümseyerek başımla onayladım. Acayip merak etmeye başladım acaba nereye gidiyoruz...

Bana kapımı açtığında geçip oturdum oda ardından sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı. Camdan baktığım da Jungkook'un camdan bize bakmakta olduğunu gördüm. Bütün sinsiliğimle gülesim gelmişti. Ama hiç bir şey olmamış gibi direkt önüme döndüm. Bir süre gittikten sonra şehri ayaklarımızın altına alan bir yere gelmiştik. Başta şık bir yer de yemek yeriz diye düşünmüştüm ancak bu düşündüğümden çok daha güzel bir yerdi. Şehir ayaklarımızın altında yeşilliklerin içinde bir tepeye getirmişti bizi. Işıklar, masa o, her şey o kadar güzeldi ki böyle bir arkadaşa sahip olduğum için gerçekten çok mutluydum. Hayran hayran masaya doğru ilerlerken Mark seslendi.

Mark: Tekrar ağlamıyorsun değil mi?

Söylediğiyle direkt arkamı döndüm.

Nora: Burası çok güzel.

Mark: Biliyorum. En az senin kadar. Hadi gel bakalım.

Elimden tutarak beni masaya götürdü ve oturmam için sandalyemi çektikten sonra kendisi de karşıma oturdu.

Mark: Bugün seni yalnız bıraktım biliyorum. Ama bunları yapmakla meşguldüm. Özür dilerim.

Nora: Yaa... Kız arkadaşımlayım demiştin.

LoVeBeAt (TAMAMLANDI❗) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin