...
Sözlerimin ardından karşımda şaşkınlıkla bana bakan bir Jungkook vardı. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Ancak bir sorun vardı. Hüzün ve nefret... Gözleri bana senden nefret ediyorum dercesine bakıyordu. Ardından Jungkook 'un gözlerinden bir damla yaş akmaya başladı. Başını aşağı yukarı sallayarak yüzüne bir gülümseme takındı. Ardından gözlerini gözlerimle birleştirerek soğuk bir ifade ile benimle konuşmaya başladı.
Jungkook : Basit öyle mi? Ben senin gözünde basit bir insan mıyım yani?
Sinirlendiği yüz hatlarından belli oluyordu. Ses tonunu yükselterek konuşuyordu. Hayır değilsin... Sana deli gibi aşık olsam da bir öpücükle kaybettiğim sana... Sevdiğime daha ilerisini hissettiremezdim. İçimden bunlar geçse de dilimden çıkanlar daha farklıydı.
Nora: Evet.
Ellerini saçlarının içinden geçirerek derin bir nefes aldı.
Jungkook : Peki. Peki Nora! Bundan sonra benim için artık bir önem arz etmiyorsun. Birbirimize şu saatten sonra tamamen yabancıyız. Beni gördüğün zaman selam ver ya da verme. Chunga'ya karşı da aynı şekil. Seni artık görmeyeceğim. Yanından geçip gideceğim. Artık hayatım da sana yer vermeyeceğim.
Tüm bunları bağırarak söylemişti ve bende gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.
Nora: Yani onca senemizi bir çırpıda kenara atıyorsun öyle mi?
Jungkook : Bunu bize ben yapmadım Nora.
Nora: Sadece bir öpücüğün bizi getirdiği duruma bak!
Jungkook kollarımdan sıkıca tutarak gözlerime bakıyordu.
Jungkook : Sen... iğrenç bir insana dönüşmüşsün. Daha fazla gözümde düşme... Hoşça kal Nora.
Kollarımı serbest bırakarak arabaya geri döndü. Tam arabanın kapısına ilerlemiştim ki birden arkasına dönüp bana baktı.
Artık göz yaşlarımı tutamıyor serbestçe akmasına izin veriyordum.
Jungkook : Ah bu arada kendi ayakların üzerinde durabileceğini söylemiştin değil mi dün? O zaman kendin gelebilirsin diye düşünüyorum.
Söyledikleriyle ilk etrafıma sonra Jungkook'a baktım.
Nora: Saçmalama. O zaman sinirle söyledim. Nasıl dönmemi bekliyorsun bu dağın tepesinden.... Hem....Hem hava karardı...
Korkuyla ona bakıyordum.
Jungkook : Umrumda değil. Kendi başının çaresine bak. Bundan sonra ben yokmuşum gibi davran.
Ardından arabaya binerek çalıştırdı ve aynı hızla yanımdan uzaklaşarak gözden kayboldu. Artık beni taşımayan dizlerimle yere çökerek tam anlamıyla deli gibi ağlıyordum. İçimde ki bu acıya dayanamıyordum.
Nora: Seni sonsuza kadar kaybettiğim için özür dilerim...
JUNGKOOK'DAN
Duyduklarım nedenini bilmediğim bir şekilde kalbimi kırmıştı. Beni kolay ve basit biri olarak görmesi kendimi kötü hissettirmişti. Bana bu kadar kolay YAKLAŞMASI Nora'nın gözümde ki değerinin düşmesine sebep olmuştu. Bu benim tanıdığım Nora değildi. Çocukluğum da hoşlandığım Nora değildi... Ilk beni öperek yillardır bastırdığım duygularımı harekete geçiren... Ardından "SADECE BİR ÖPÜCÜKTÜ diyen.... BU KADAR KOLAY VE BU KADAR BASİT " diyen biri... Bu Nora değildi. Ve ben böyle birini hayatımda istemiyordum.
NORA'DAN
Saatlerdir ağlıyordum. Kaç saattir burada olduğumu bilmiyordum bile... Çoktan gece olmak üzereydi. Banyodan çıktığım da saçlarımı kurutmadığım için çoktan soğuk almış ve şuan soğuktan donmak üzere gibiydim. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silerek Mark'ı aramak için telefonu elime aldim. Ancak yanan kırmızı ibareden sonra telefonumun kapanması bir olmuştu. Bu sefer ise ağlamam daha da şiddetlenmişti. Ve karanlıktan korkmama rağmen saatlerdir burada tek başımaydım. Geri nasıl döneceğimi bilmiyordum....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LoVeBeAt (TAMAMLANDI❗)
FanfictionYıllarca beni arayıp sormadın ve şimdi de yanında sevgilini mi getirdin? Seni sevdiğimi bilmiyor musun? Acı mı çekmemi istiyorsun? Seni çok seviyorum ama bana zarar veriyorsun... ♥️