Kendi Kabuğunu Kırmak -12-

792 50 681
                                    

Medya, Sena Şener. Sevmemeliyiz

Merhaba, güzellerim!

Nasılsınız?

Oylar atıldıysa hemen okumaya geçelim!

Keyiflidi Okumalar!

Bölüm. 12. Kendini Kabuğunu Kırmak

İnsanın insana olan güveni bir kere karılmaya görsün ne yaparsanız yapın kaybettiğiniz o güveni bir daha yerine koyamazsınız. Bu güvensizlik insanın ruhunda kapanmayan yaralar açar ve her defasında yaptığını sorgulamaya her defasında yaptığından pişmanlık duymaya başlar. Sürekli kısır bir döngünün içinde bulur kendini. Kapandı sandığın yarların aslında kapanmadığını sadece kabuk bağladığını ve en küçücük bir temasta tekrar soyulduğunu anlarsın.

Genç kızın insana olan güvenini yitireli epey bir zaman olmuştu lakin bir tebessüme tutunup geçmişin izlerini silmek ve kaybettiği güveni geri kazanabilmek adına sabah saatlerinde bir yabancı erkeğe, "Günaydın!" diyebilmişti.

Bir temenni diğer bir temenniye karışınca nedenini anında sorgulamaya başladı genç kız. Neden gülümsemişti yabancı bir adama? Pişmanlığın izdüşümü belleğini sararken ruhunun neden ürpertiler içinde olduğunu anlayıvermişti. Bir daha asla gaflete düşmeyecek bilip etmediği insanlarla muhatap olmayacaktı çünkü insanlara yenilmişti. Herkesi yanında sandıkça aslında yalnız bırakılmıştı. Herkesi güvenilir sandıkça darbe yiyen kendisi olmuştu. Yeryüzünde çıkarsız kimsenin kimseye acımadığını bizzat yaşayarak tanıklık etmişti. En önemlisi de ruhen ve bedenen çektiğin sancıların şiddetini kendi canından başkasının hissetmediği idi. Cidden bu hayatta yapayalnız ve tek başındaydın...

Kendi kendini cezalandıran Teslime, iki gece iki gündüz kendi kabuğuna çekilmişti. Tekrara düşmekten ve bir yabancıyla yollarının tekrar kesişeceğinden korkuyordu. Evlerinin dışına çıkamamak üzmüyordu Teslime'yi netice itibarıyla bir yılı aşkındır buna alışmıştı hem yaralı ruhuna insanlardan uzak kalmak daha iyi geliyordu. Niyetlerinin halis olup olmadığını bilmediği insanlarla muhatap olmaktansa onlardan uzak kalmak daha evlaydı lakin sadece Nimet ablasıyla görüşememek canını sıkıyordu.

Yaşları tutmasa da Nimet'le iyi anlaşıyordu. O'nun arkadaşlığını seviyordu. Çevresindeki diğer kadınlara hiç benzemiyordu çünkü çok anlayışlıydı. Neden üzgünsün diye sormaz sarılır, niye yaptın diye sorgulamaz gözyaşlarını silerdi. Hem eşi uzun yol şoförü olunca yalnızlığı kendine ilke edinmiş ruhu yalnızlık ne demek çok iyi bilir halden anlardı.

Şimdiye kadar Nimet'in eşinin nadir zamanlarda evde oluşu Teslime'ye ekstra rahatlık sağlıyordu fakat şimdi ölümün soğuk nefesi kadar korktuğu biri vardı evlerinde; erkek kardeş...

Mecburiyetlerin ışığında Nimet'le ipleri koparmak istiyordu daha doğrusu koparmak zorunda kaldığını düşünüyordu; ama bilmiyordu ki istemek ayrı bir şey isteğini yürürlüğe koymak apayrı bir şeydi. Öyle sevdiğin insandan vazgeçmek sanıldığı kadar kolay olmasa gerekti. Mantık çerçevesinde düşününce ardaki sevgi bağını koparmanın kolay olduğunu sanırsın lakin kalben bağlıysan vazgeçtim deyince ne yazık ki vazgeçmesin.

Teslime, oturma odasındaki sedirin üstüne vücudunu büzerek oturmuş ve kara kara düşünmekteydi. Sığındığı limandan ayrılmak ve açık denizde pusulasız yol almak ister istemez kötümserliğe itiyordu toy benliğini. "Teslime!" sesiyle kapalı gözleri ağır ağır açıldı ve başını hafif gıcırdayarak açılan kapı tarafına doğru döndürdü.

Hayatından çıkarmayı düşündüğü kadının suretini görünce başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü, kadının onca iyiliği dokunmuştu kendisine ama kendisi ne yapıyordu? Onun aleyhinde kararlar alarak hayatından çıkarmak istiyordu; fakat yüz yüze gelince utanmış vefa duygusu daha ağır basmıştı.

Şiddetli Hazlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin