Bölüm 8

34 24 124
                                    

●•Keyifli Okumalar•●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

●•Keyifli Okumalar•●

Elimden bir şey gelmemesi en acısıymış.

Nasıl bir yola bulaştığımı ya da o yolda beni neler beklediğini bilmiyordum. Efe'ye de nasıl güveneceğim konusu da tam bir muammaydı. En azından kötü niyetli biri olmadığını anlamış, üstelik nasıl olduğumu öğrenmeye gelmişti. Onda unuttuğum sıradan bileklik şimdi ise bir anlam kazanmıştı.

Gümüş rengi, tam ortasında kar tanesi sembolü, kenarları ise ortadaki kar tanesinden daha küçük dizilmiş ince bir bileklikti. Dalgın bir halde bileğime taktığım bilekliğe bakıyordum, Efe ile ayrıldıktan sonra eve gitmek için mahallede yürürken.

Arkamdan çok iyi tanıdığım bir ses bana sesleniyordu. "Alisya!"

Arkamı dönünce Sibel ile karşılaştım. "Kızçe," dedi sonra siyah kaşları çatılır gibi oldu. "Öküzün trene baktığı gibi neden bileğine bakıyorsun?" Elimi alıp incelemeye başladı. Geri çektim elimi.

"Yok bir şey ya sadece bilekliğime bakıyordum."

Safa bakar gibi baktı. "Zaten modası geçmiş at bence."

"Her neyse, sen ne yapıyorsun?" dedim.

Yüzü ışıdı, heyecanlanarak, "Harika haberim var-" sözünü tamamlayamadı çünkü Eray koşarak bize sesleniyordu. "Kızlar!"

Ne oluyor bugün bunlara?

Sözünü tamamlayamayan Sibel kızgınlıkla yanımıza gelen Eray'ın kıymetli saçlarına dalacakken Eray refleksle hemen başını eğdi. Tartışmaya başlayan ikiliye gözlerimi devirdim. Zaten Eray ile Sibel bir iyi, bir de kötü oluyorlardı. Bunların tartışması bitmez diye düşünürken Sefa'yı gördüm.

Bu kez ben, "Sefa!" diye seslendim. Yakışıklı arkadaşım ellerindeki kitaplarla dalgın dalgın yürürken yorgun görünüyordu. Dershaneden geldiğini anladım. Bu yorgunluğun sebebi çok çalışıyor olmasıydı. Bana bakınca elimi salladım ve Eray ile Sibel'i yalnız bırakarak Sefa'ya doğru yol aldım ama bizim ikili peşimden gelmeyi ihmal etmediler. Beni gören Sefa da gülümsedi.

"Umutsuz vaka, ne yapıyorsun?" dedi.

"Bana söyleyene bakın hele, bu halin ne Sefacığım," dedim. Omuzlarını silken Sefa, "Gayet iyiyim," dedi bu söylediğine kendi bile inanamayarak. Çokta üstelemedim ne de olsa sonra ifadesini alırdım.

"Beni boş ver de sen ne yapıyorsun?" diye sordu.

Sibel bana bakıp, "Sahi sen nereden geliyordun?" dedi merakla.

Tüm gözler bana dönünce gerildim, anlayacaklar diye aklım çıktı. Tamam yakın arkadaşlarımdı ama şuan Efe'yi söylemekte istemiyordum.

O an aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Mahallede tur atıyordum. Senin de harika haberin vardı değil mi?"

Işığın İçindeki KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin