Lezâ

1.1K 40 2
                                        

Lezâ : cehennem

                                 ●

Kendini zorlayarak gözlerini açmaya çalıştı. Kafasına silah dayayan adamın ona sert bir şeyle vurduğunu hatırlamasa tır çarpmış sanacaktı. Etrafında uğultu vardı , sesleri seçemiyordu. Kısık sesle bir inleme bıraktı ortama.neresinin acıdığını anlamıyordu ama bedeninde bir sızı vardı . Hissettiği uyuşukla ortamın soğukluğundan üşüdüğünü farketti. bulunduğu yer rutubet kokuyordu, depo gibi bir yer olmalıydı. Ortamın önceki seslerin aksine sessizleştiğini farketti. Görüşü netleşince etrafını seçmeye çalıştı.

Karşısında yarma gibi iki adam vardı. Bileklerine uzanan ceketlerinin kollarının izin verdiği kadarıyla vücutları dövme kaplıydı. 'Klasik mafya dedi içinden'

İkisi de gözünü kırpmadan onu izlediğini farkettiğinde silahın ucundayken yaşadığı gerginlik tekrar yerini aldı.

" Nerdeyim " diye sordu sanki kaçmasın diye gözlerini üstüne diken adamlara. İkisinden de cevap vermedi.

Bir günde nasıl hayatının değiştiğini düşününce kafasını eğdi sağ koluna doğru ve dilini dudaklarında gezdirdi. Amcası yüzünden düştüğü duruma bakınca dudaklarından bir kıkırtı firar etti yavaş yavaş kahkahaya dönüştü sonra.Bir günde ne yaşamıştı böyle. Silahın ucundan kıl payı kurtulmuştu ve bilmediği bir yerdeydi. Karşısındaki adamların ifadesizliği tuhaf bir hal alınca konuşması gerektiğini düşündü yoksa bu belirsizlik delirtecekti onu.

"Ne bakıyorsunuz amınakoduğumun bukalemunları ? Nerdeyim ulan ben!" Diyerek bağırdı.Korkmuyordu. Zaten kabullenmişti sessiz bir ölümü.

Adamlardan biri üzerine yürüyecekken diğeri tuttu kolundan . "Ona dokunulmayacak" dedi uyarıcı sesiyle.

Hiçbir şey anlamıyordu.Suçu yokken getirilmişti buraya. Hem sessizce eğmişti başını o silaha. fırsatları varken niye öldürmemişlerdi ?

Düşüncelerinde kaybolduğu anda bir kapının açılma sesini duydu . Diğerleri gibi kapıya döndü. Gördüğü kişiyle ruhu çekilmiş gibi hissetti.

"S-Sen-" diyebildi sadece . Devamını getiremedi. Barı düşündü. Onu orda görmüştü. Şimdi safir mavisi gözler yine karşısındaydı. İçine bir şeylerin aktığını hissetti. Öfke miydi bunun sebebi bilmiyordu ya da korku? Boğazı düğümlenmişti , konuşamadı. Karşındaki maviler ifadesizce bakıyordu yüzüne ama bu ifadesizliğin bir sürü anlamı olduğunu biliyordu. Gözleri boş bakmıyordu. Hafif bir titreme geçti Barlas'ın üzerinden. Bu bakışmayı karşısındaki maviler başka yere bakınca son buldu.

İçerideki iki adam selam verip hemen sonra çıkınca ikisi kalmıştı. Ortamın havası ağırlaştı. Az önce soğuk dediği yer o girer girmez son bulmuştu. Nefes almadan baktı öylece. Sanki alsa ölecekmiş gibi.

Sandalye çekip karşıma oturuncaya kadar konuşmadı kumral olan.

Maviler yeşilleri tekrar buldu. Cehennem soğuğu vardı arada. İkisi de hiçbir şey demeden birbirine baktı. Gözlerinde bir şeyler arıyordu sanki, ama mavi gözlünün yüzünde ifadesizlikten başka bir duygu barındırmıyorudu. Nefesini zar zor verdi Barlas. Zaten gergin olan vücudu daha da gerilmişti.yine de konuşmadı çünkü dikkate alınmayacağını biliyordu, en son bunu denediğinde silahla bayıltılmıştı.

"Amcan nerde" dedi sakin ses tonuyla. Sesini duyar duymaz irkildi Barlas. Sonra sorunun absürtlüğüne baktı. Güldü.

"Sen bile amcamın nerede olduğunu bilmiyorsan ben nerden bileyim? Amcam evde diyerek gittim eve. Ordan bakınca ölüme koşacak kadar salak biri gibi mi gözüküyorum" diye konuştu direk. Kendisi de beklemiyordu böyle konuşma yapmasını o yüzden hafif kıpırdandı yerinde.

Karşındaki ise bunu mantıklı bulmuş olacak ki başını ağır ağır salladı ayak ucuna bakarken.
Daha sonra yine aynı ağırlıkla ayağa kalkıp ona yürüdü. Barlas, artık ne kadar gerilebilecekse o kadar gerildi.

Saçları tutulup kafası arkaya doğru çekildi. Dudaklarından bir inleme kaçtı tekrar. Şimdi iki santimlik arayla dibindeydi maviler. Yavaşça yutkundu .

" Amcanı bulacağım, şimdiki yüz ifadesi koru, lazım olacak." dedi fısıltıyla. Nefesi yüzüne vuruyordu Barlasın. Titrek nefesler aldı kumral genç. Konuşsa dayak yiyeceğini biliyordu yine de susmadı.

"Siktiğimin yerinde ne oluyor bilmiyorum ama benim hiç bir suçum yok. Amcamla düşündüğünüz gibi bir bağımız da yok"

Başındaki el daha da asıldı saçlarına. Dişlerini sıktı. kendisini ne beklediğini bilmiyordu ama içindeki âsiye de söz geçiremiyordu.

"Barlas "dedi. Kumral çocuk kanının donduğunu hissetti. Adını onun ağzından duymak hipnoz etkisi yarattı bedeninde.

" Güçlü kal ve bekle"

Ne demekti bu?

" Bırak" dedi güçsüz bir sesle. söylemek istediklerini tek kelimede söylemişti. Çünkü biliyordu, karşısındaki bunu ona söyletiyorsa anlardı da.

Saçlarındaki el çekilmedi ama canını yakmayı bırakmıştı. Sonra yavaşça okşadı elinin altındaki kumral saçları.

Barlasın göz bebekleri büyüdü. Hiçbir şey anlamamanın ağırlığı üzerindeyken bir de karşısındaki adamın dengesiz hareketlerini anlamaya çalışıyordu.

Sebepsizce kapattı gözlerini. Onun üstünlüğünü kabul etti.

"Ağlama" dediğini duyana kadar ağladığımı bile farketmemiştim. Beni ağlatan şeyin canımın yanması mı yoksa varlığı mı bilmiyordum. Ruhumum ağırlaştığını hissettim.

Yanımdaki bedeninin kulağıma yaklaşıp " "cehennemime hoş geldin küçüğüm" demesi teslimiyetinimin son demleriydi.

Görmek için, sadece gözlerimi kullansaydım, kaybolurdum karanlığa gömülmüş dünyamda. Önümü aydınlatmam için ufak da olsa bir ışığa ihtiyacım vardı.kendi yarattığım bir ışığa sahiptim. Cılız bir ışıkla başlamıştım görmeye, şimdi ise o ışığın yavaş yavaş söndüğünü hissediyordum . Cehennemin ateşi önümü aydınlatıcaktı, bana yol gösterirken aynı anda yakacak mıydı bilmiyordum ama tek bir şeyden emindim; artık benim bir şeytanım vardı ve hangimizin diğerine sahip olacağını zaman gösterecekti..

Nefesini TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin