Bir Maktul, Bir Katil

521 19 1
                                    

   " Geçmiş ve gelecek olmazsa şu
       anın ne anlamı olabilir ki?"

                                ●
  
Planlar yapılmıştı , günahlar işlenmiş, suçlu aranmıştı. Bulunmuş muydu bilmiyordum ama kurban belliydi. Bendim. Herkesin en baştan beri çıkarları ve beklentileri vardı. Bende payıma düşeni almıştım, onlara karışmıştım. Yıkımın büyüğünü ben yaşamıştım. Enkaz altında kalan bedenlerimiz vardı, çıkarılsa da o izleri taşıyacak... Ben şeytanlarla birlikte dans edecektim. En başta kuklaları olacaktım. Olmuştum da. Peki ya şimdi ne olacaktı? Kuklalarla oynamaktan sıkılan iblisler neye başvururdu?
İpleri kuklanın eline verirler miydi?

" Ne bilmek istiyorsun?"

Ares'in sesiyle boş duvara kenetledigim gözlerimi ona çevirdim.
Ne istediğim belliydi, fakat öğrendikten sonra ne olacaktı?kendimden emin düşüncelerim tam herşeyin anlam kazanacağı yerde bir tarafım benden bağımsızca bilmememin daha mantıklı olduğunu fısıldıyordu. Gerçekten kaldırabilir miydim tüm bu olanların sebebini? Katil olmama, açtığım yaralardan daha fazla yara almama , beni daha çok kanatan geçmişin izlerini taşıyabilecek miydim? Öğrenirsem kafamda beni gün geçtikçe tüketen sesler susacak mıydı? Ya da katil olduğum gerçeğini değiştirecek miydi bu durum?

" Barlas?"

Bana tekrar seslenmesiyle irkildim. Onun soğukkanlılıkla karşımda durması beni şaşırtıyordu. Nereye koyacağımı bilmediğim ellerimin tutunacak bir yer araması, gözlerine doğru düzgün bakamamam en bariz şeylerken onun herşeyi bilip de böyle rahat olması beni geriyordu. O da bunu anlamış olacak ki bir sandalye çekip tam önüme oturdu. Cesaret vermek istercesine omzuma dokundu.

" Kaçamazdın. Yaşadıkların seni nerde olursan ol bulacaktı."

Kanlanmış gözlerine baktım. İfadesiz yüzünü gözleri ele veriyordu. Geçmişte ne yaşandıysa sadece amcam ile Pars arasında değildi bu cehennem ateşi, yakınları da dahildi buna. Bu ateş çok önceden süregelen bir şeydi, sadece ben yeniydim. Haklıydı belki de, benim yerimde vardı onların yanında. Ama gözden kaçırdıkları bir şey vardı. Ben kaçmamıştım ,bir nedenim yoktu bunun için, olmam gereken yerde durup onları beklemiştim bilmeden.

Gözlerimi ondan ayırmadan saatler sonra konuşmaya başladım " Pars tam olarak kim?"

" Pars Ünal. Abim. Yanlış anlama, onunla kan bağımız dışında bir hukukumuz yok. Ailemizden geriye ikimiz kaldık. Gerçi kaldık mı emin değilim, cesetlerin bu dünyada yeri var mı?"

Ünal... Soyadları. Bunu söyledikten sonraki konuşmalarına dikkat edememiştim.

" Ü- ünal mı?"
Gözlerini benden ayırmadan başını salladı onaylarcasına.

" Nasıl?"

" Belki de cevapları uzakta aramamalısın Barlas."
Parçaları birleştirmek istiyordum ama bu zordu. Gittikçe tuhaf bir hâl alıyordu bu durum.

" Nasıl bir kan bağınız var amcamla?"
Tek düşündüğüm şey buydu.Yüzüme bir süre baktıktan sonra ayağa kalktı. Sanki dünyanın en önemli şeyini yapar gibi her hareketini izlemekten başka bir şey yapmıyordum.

" Bunu bilmek istediğine emin misin? Neden birini öldürmek zorunda kaldığını sorarsın diye düşünüyordum."
Birini öldürmek... Bunu ne zaman duysam, düşünsem aynı etkiyi yaratıyordu bedenimde. Yutkunamamanın acısı kuruyan boğazımı yakıp geçti.

" Ö-öldürmedim. Zorunda kaldım."

" Aynı şey değil mi? "

" Değil. Ben onu öldürmek istemedim. Aksine , son nefesine kadar onu yaşatmaya çalıştım . Ne yaşadığım hakkında hiç bir fikrin yok."Sesimin güçlü çıkması için kelimeleri teker teker söylemiştim ama yine de titremesine engel olamamıştım.

Nefesini TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin