Twelve

40 4 0
                                    



Selam herkese! Böyle hikaye arasına girmeyi hiç sevmiyorum ama 12 yaşındayken yazmaya başladığım bu kurguyu senelerce yarım bırakıp, yıllar sonra aniden geri dönmemle bir açıklama borçlu gibi hissettim. Hikayenin kurgusunu hala çok sevsem de, çok küçük yaşta yazmış olduğum için yazı kalemimi şu an ki yeteneğime nazaran çok zayıf buluyorum ve içten içe benim için bir tık utanç kıpırtısı olan bir hikaye bu... Şu an halihazırda olan bölümleri yayınladım ama eğer olursa bir gün -umarım- hikayeyi bitirirsem baştan sona düzenlemek istiyorum. Ama o güne kadar ilk on iki bölümün sadece 12 yaşında olan bilemediniz 14'ünden gün alan bir kız çocuğunun yazmış olduğu gerçeğini unutmamanızı istiyorum... Bir de bunca yıl bekleyip yks senemde döndüğüm gerçeği var, ki içten içe bununla dalga geçiyorum, ama bu durumdan memnunum.

Yazmak beni her zaman iyileştiren bir ilaç, her zaman sığınacağım bir liman ve kaçış noktam olmuştu. En büyük dayanağım maalesef sevgili ülkemizin koşulları dolayısıyla Wattpad oluyor çünkü farklı bir şekilde nasıl paylaşılır bilmiyorum ama işte, buradayım. 12 yaşında yazmaya başlayan kızdan, 19 yaşında bir genç kız olarak bu hikayeyi bitirmeyi planlıyorum.

Umarım geç kalınsa da güzel bir son olur ve hala buradasınızdır. Dırdırım için özür dileyerek sizi Checkmate dünyasıyla baş başa bırakıyorum🧡

***

"Yanık kokusu..."

***

Okul çıkışına kadar ne bizimkilerden birini, ne de Harry veya Zayn'i görmedim. Tüm gün ultra derecede sıkıcı geçmişti ve benim tek yaptığım sıkıntıdan oturduğum sıraya elimdeki kurşun kalemle resim çizmek olmuştu. Bakıldığı zaman hiçbir hocadan da azar yememiştim - çok garip bir şekilde? - sanırım, "ses çıkarmasın da ne yaparsa yapsın" kafasına girmişlerdi.

Zilin çalmasıyla kalemimi çantamın içine attım ve sınıftaki grup halinde takılan insanlara iğrenerek bakmayı ihmal etmeden sınıftan çıktım. Cidden, lise sizce de birilerini dışlamak ve birilerini körü körüne sevmek için fazla erken bir dönem kurulu değil miydi? İnsanların ne sorunu vardı anlayamıyordum.

İnsanlara çarpmamaya özen göstererek adımlarımı hızlandırdım ve okuldan çıktım. Güneş öyle yakıcıydı ki cildim kızarmaya başlamıştı. Sinirle nefesimi verdim.

Neden her şey üst üste geliyor?

"Hey, iyi misin?" Gelen tanıdık ses ile kafamı kaldırmamla Kevin'i görmem bir oldu.

"Tavi? Sen misin?" Gülerek sorduğunda aynı nidayla güldüm ve bu garip ama tatlı tesadüfle birbirimize sarıldık. "Ne işin var burada?"

"Kuzenim burada okuyor, ona vermem gereken bir şey vardı ve— hey, sen iyi misin? Gittikçe kızarıyorsun?" Hızlanan nefeslerimle ona doğru döndüğümde başım döndü ve zendeledim.

Kevin korkuyla kollarımdan tuttu. "Octavia! Gel, otur şu gölgeliğe!" Sesler uğultulu halde gelmeye başlarken, Kevin'in olduğunu tahmin ettiğim bir el bana bir şişe su uzattı ve ağzımı bile zor bularak içmeye başladım... Kulağımda vızıltılar hissetmemle, kalbim patlayacakmış gibi çarpmaya başladı.

Zaman tükeniyor Octavia.

Zaman tükeniyor kızım.

Zaman tükeniyor.

Tanıdık sesle çığlık atmaya başladım, hayaller gördüğüm yetmiyormuş gibi şimdi de sesler duyuyordum!

"Kevin.." dedim zorlukla, "Beni eve götür."

CHECKMATE | harry styles.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin