"Bir arkadaşın gizli sırrı..."***
Kasabanın soğuyan havasına uygun bir kazak ararken, derince bir of çektim. Hastaneden eve gelmiş, kızlarla oldukça 'sağlıklı' akşam yemeğimizi yemiş, günün kritiğini yapmış, edebiyat notlarımdaki eksikleri defterime geçirmiş ve eni sonu günü bitirip uyumuştum. Dünki baygınlık faciam bana bugün yine okulu ekmeme hak doğurmuş, okula gitmesem de vicdan azabı çekmemek için sabah ders çalışmış öğlen ise Kasey ile günün kritiğini yapmıştım. Jade, okuldan sonra Zayn ile resim atölyesi sergisine gitmişti ve ben akşam Jade'den gizli Zayn ile buluşacağım gerçeğini düşündükçe kalbime saplanan okla beraber kusmak istiyordum.
Jade ile konuşamazdım. Her ne kadar Zayn'i gizlice dinlediğimde o çok tehlikeli ve asla anlam veremediğim konuşmayı duysam da insanların ilişkilerini etkileyecek, eğrisini doğrusunu açık açık sorgulayıp konuşmadığım bir konu hakkında arkadaşımın kafasını bulandırıp iki insanın de mutsuz ve karışık olacağı bir döneme girmesine sebep olamazdım. Bu çok dolambaçlıydı çünkü aynı zamanda en yakın arkadaşımın olası erkek arkadaş adayıyla ondan habersiz buluşuyordum, sırf gizlice dinlediğim bir telefon konuşması için. Kendimi içten içe suçlu hissetsem de işin doğrusunu öğrenip Jade'e anlatmayı hem kendi inanç sistemime hem de arkadaşıma borçluydum.
Belki biraz üzerimdeki vicdanı sorumluluğu indirgemek, belki de bu görüş kıstasını genişletme ihtiyacımla olanları eksiksiz olma suretiyle baştan sona Kasey'e anlatmıştım. Bana hak verdiğinde derin bir nefes alıp, bir tıkta olsa rahatlamış olsam da bu seferde içimi sırf kendi bencilliğimden başka bir arkadaşımı da yük altına koyduğum gerçeği kaplamıştı. Kasey bu durumu hemen kavramış ve sıkı sıkı ellerimi tutup, ne kadar cesur olduğumu ve Jade'in yerinde olsa bana minnettar kalacağını söylemişti. Sonuç olarak herkes en yakın arkadaşının sevgili adayının katil olma ihtimalini tek başına üstlenmezdi.
Ellerim kırmızı rengiyle gözüme çarpan elbiseme takıldığında istemeden gülümsedim. Harry ile tanıştığımız ilk zamanlar aklıma düştü, sınıfta yaşadığımız o korkunç an ve akşamına sırf o istediği için kırmızı elbisemle beraber bara gitmem... Olaylar çok üst üste ilerlemişti ve ben nerede, ne durumda, neden olduğunu bile anlamadığım bir kaosun içinde bulmuştum kendimi. Harry ise kendini olayların içine atmış ve bir şekilde istesemde istemesemde yanımda olmuştu.
Bir şeyler biliyordu ama çoğu zaman beni geçiştiriyordu. Önceleri buna anlam veremesemde dün beni evime bıraktığında, vedalaşmadan önce yaşadığımız o diyalogla bir suçu olduğunu ve kendini saklamaya çalıştığını anlamıştım. Bir şekilde işin ucu Harry'ye dokunuyordu ve ben olayların aslını öğrenmek isteyip istemediğimden emin değildim artık. Bilinmezlik korkutucuydu evet, üstelik zarar da veriyordu ama bilip farkında olduğum sorunların yükünün altında ezilmek her zaman daha zordu. Çoğu zaman kaçıp yok saymak savunma mekanizmamdı ve işime geldiği an bunu çok güzel kullanıyordum, bayılmam da buna büyük bir örnekti aslında.
Üstelik Harry'ye alışmıştım ve tanıdığım birinin aslında tanıyamadığım bir yüzüyle karşılaşıp paramparça olma ihtimalim beni kaygı okyanusunda boğuyordu.
Çünkü en çok acıtan şeyde buydu, tanıdığımız insanların zamanla çok iyi bildiğimiz birer yabancıya dönüşmeleri... Tıpkı babam gibi.
İç çekerek planı gözden geçirdim. Sabah Harry ile mesajlaşmıştık ve nasıl olduğumu sormuştu. Gayet iyi olmama rağmen halsiz hissettiğimi, evden çıkmak istemediğimi söylemiştim. O ise bugünki planı yarın sabah bir kahvaltı olarak değiştirebileceğimizi önermişti. İstediğim şeyi almamın sevinciyle mesajı görüldüde bırakmış, odamda birkaç sevinç zıplaması yapmış daha sonrasında da hemen kabul etmiştim. Böylece hem Harry'yi ekmemiştim, hem de bir gün rötarla yine onunla buluşacaktım ama aynı zamanda Zayn ile de yüzleşecektim. Her ne kadar Harry ile buluşup şu yüzük olayını halletmek istesem de, Zayn ile de buluşmam ve olup biteni onun ağzından dinlemem lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CHECKMATE | harry styles.
Fantasy❝ Kendimi kaybettim, Şah. Seni kaybettim, Mat. ❞ ••• "Çünkü patronun bir numaralı elemanı Harry, ona çok güveniyor. Ve işin kötüsü Octavia, bende Harry'nin göz karalığına oldukça güveniyorum. Patronun verdiği talimatları dinler, anlar ve bahsi geçen...