"Patronlar ve ağızdan çıkan yanlış sözler..."***
Derin bir nefesten çıkan ses dalgaları havada süzüldü, süzüldü ve yok oldu. Ellerimi toprak üzerinde gezindirdim ve tam o anda hızla çarpan kalbimi hissettim.
Birçok şey yaşamıştım. Olağanüstü bir şekilde bulduğum ve asla kurtulamadığım yüzük, bardaki yangın, Harry ile beni takip eden o karartı ve sayamadığım daha birçok detay, birçok bilinmezlik ve anı.
Ama hiçbiri beni şuan ki kadar korkutmamıştı.
Saklanmaya çalıştığım çöp kutusunda ne yapacağımı bilemeden panikledim. Eğer bu adamlar beni yakalarlarsa, yarın bir kasap dükkanının vitrininde kıyma olarak sergileneceğime şüphe yok.
Birkaç adam benim olduğum yerin daha ilerisindeki yerlere bakmak için atağa geçti, orada bir şey bulamadıkça benim olduğum tarafa geliyorlardı, sonum yaklaşıyordu...
İki seçeneğim vardı. Eğer burada durup saklanmaya ve ses çıkarmamaya devam edersem ölecektim. Ama eğer kaçmaya çalışırsam da ölebilirdim. Aslına bakarsanız ikinci seçenekte yaşama olasılığım daha fazla.
Ah, boşverin. İkisinde de iş kasap vitrininde bitecekti.
Sonunda beynimin mantıklı olan tarafı devreye girdi ve bana 'sessizce kaç' dedi. Önüme baktım ve ne yapacağımı kestirmeye çalıştım. Adamlar hala benim olduğum tarafa gelememişlerdi. Harry ve korkutucu adamların patronu ise sessizce konuşuyorlardı.
Yani şu olduğum duruma bakılırsa, hayat bana 'her şeye burnunu sokma' diyordu.
Olduğum yerde daha çok küçüldüm ve sürünerek arkaya doğru emeklemeye başladım. Bir gözüm adamlardayken, diğer gözüm ise Harry'nin olduğu taraftaydı.
Lunaparkın ıssız köşesinde olduğumuz için, bu taraf oyun aletlerinin olduğu yere göre daha çok bakımsızdı. Toprak beton değildi, kumdandı ve elime değen taşları hissedebiliyordum. Hava soğuktu ama yinede bu insanların şort giymesine engel değildi.
Saklandığım yerle aramda çok fazla mesafe açmıştım ve iç çekerek ayağa kalktım. Fark edilmemiştim ve hayatımda ilk defa şanslıydım.
Üzerimdeki adrenalini atmak için derin derin nefesler alıp verdim. Orada olanları düşünürken taytımın dizlerindeki kum izini sildim ve beyaz converse'lerimin bağcıklarını düzelttim. Kendimi saklamak için çıkarttığım lacivert kot ceketimi üzerime geçirdim. Ve 'normal' gözüktüğüme emin olduktan sonra arkamı döndüm.
"Hey Octavia!" Gelen erkek sesiyle sağ tarafıma baktım ve bana endişeyle bakan bir çift ela göz gördüm.
Zayn yanıma gelip beni aniden kollarının arasına aldığında şaşkınlıktan ellerim havada kaldı. O bir şeyler zırvalarken ben arka tarafımda bizim olduğumuz yöne gelen Harry'ye bakıyordum.
Adamlar gitmiş miydi?
Zayn sonunda beni serbest bıraktı ve homurdandı. "Neden birden bire haber dahi vermeden gittin? Seni çok merak ettik ufaklık!"
Zayn saçlarımı karıştırırken, ve bende ona cevap vermek için ağzımı açtığım sırada bir ses beni böldü. "Çünkü beni gördü ve selam vermek istedi." Duyduğum boğuk sesle, sertçe yutkundum. Orada olduğumu görmüş olmalıydı. Tamam, kasap vitrini için olan ziyaretimin olasılığı hala var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CHECKMATE | harry styles.
Fantasy❝ Kendimi kaybettim, Şah. Seni kaybettim, Mat. ❞ ••• "Çünkü patronun bir numaralı elemanı Harry, ona çok güveniyor. Ve işin kötüsü Octavia, bende Harry'nin göz karalığına oldukça güveniyorum. Patronun verdiği talimatları dinler, anlar ve bahsi geçen...