1.3

74 13 16
                                    

Sabah kalktığımda etrafa baktım, normalde hava henüz aydınlanmadan büyükannem tarafından uyandırılırdım. Yavaşça yataktan kalktım, henüz bacağım tam olarak iyileşememişti ama yürüyebilecek durumdaydım. Yavaşça odadan çıktığımda devriye için çıkmak üzere olan yardımcılardan birisini gördüm. "Hey! Ben de geleceğim hazırlanıp bekle!"

Bana döndü. "Üzgünüm ama bugün dinlenmeniz gerek, acil durumlara karşı telefonları kontrol edin, sonra da Invincible Invisible'a haber gönderin, kendisi böyle söyledi." Yardımcı hızlıca çıktı, garipti.

Tüm odaları topallayarak dolaştım, o kadar mesafede bile bacağım o kadar ağrıyordu ki. Bir yere oturdum, zaten evde kimse de yoktu. Bir süre dinlendikten sonra kalkıp mutfağa gittim ve kendime bir şeyler hazırlarken düşünmeye başladım, acaba diğerlerinin stajı nasıl gidiyordu? Umarım iyilerdir diye içimden geçirdikten sonra sütümü de koyduktan sonra masaya oturdum. Kısmen bir kedi olduğum için süt ve süt ürünlerini zor sindiriyordum, bu yüzden günde 3 bardaktan fazla süt içemiyor, yaklaşık 100 gramdan fazla da süt ürünü tüketemiyordum. Bu bilgiyi babam ve abimden başka kimse bilmiyordu, bu yüzden bazen birlikte bir şeyler yerken yiyecekleri gizlice çöpe dökmek zorunda kalıyordum. Bunun yerine insanlara söyleyebilirdim ama geçmişte yaşadığım şeylerden dolayı söylemekten çekiniyordum, büyümüş olsam bile.

"Yine karşılaştık kedicik!" Gülerek üstüme geliyorlardı, çok korkuyordum! Ellerinde bir sürü süt ürünü vardı, yavru kediler yetişkin kedilere göre çok daha naziktir bu konuda, bu beni ölüme kadar götürebilecek bir şey ve bu onları katil yapar. Bunu farkında değiller!

"Lütfen benden uzak durun! Ben size hiçbir şey yapmadım!" Ağlayarak yaslandığım duvarda yere çökmüştüm, hiçbir şey yapamıyordum.

"Özgünlüğünle insanlara hava atıyordun, hadi onları bizim üstümüzde kullan korkak!" Titriyordum, kulaklarım ve kuyruğum aşağıya inmişti.

"Özür dilerim!" Bir anda bir rüzgar hissettim, önüme hızlıca birisi geçmişti.

"Ondan uzak durun sizi pislikler!" Kafamı kaldırdığımda kızıl saçları gördüm, işte Rachelle'ı ilk o an görmüştüm.

Anılarımı hatırladıkça biraz gülümsedim, yine de aklıma Rachelle beni korumadan önce yaptıkları geliyordu. Rachelle'a da o zamanlar sürekli ayak bağı olurdum, yine de daima yanımdaydı.

Yemeğimi bitirdikten sonra bacağımı kontrol ettim, biraz daha iyiydim. Tam o anda telefon çaldı, hızlıca telefona doğru gidip açtım. "Sarah! Sarah! Beni duyuyor musun?"

"Baba?"

"Ohh... Tanrıya şükür! Saatlerdir Felix yok, gece de yoktu! Uyuyamadım ve hâlâ arıyoruz. Sana da bir şey oldu sandım."

"NE?" Hızlıca telefonu kapatıp kanatlarımı açtım ve eve doğru hızla uçmaya başladım. O stresle ve yorgunluğumu ne de yolun uzunluğunu hissedebilmiştim.

Yaklaşık 1 saat içinde eve gelmiştim, kanatlarım kendiliğinden kapanmıştı ve bir süre de eve doğru koşmuştum, eğer bir saatten fazla kanatlarımı kullanırsam bayılabilirim.

Eve geldiğimde bir süre de bahçede aradım, her yere dip köşe baktım ama hiçbir iz yoktu, gözlerim dolmuştu. Babam beni ararken görmüş olacak ki yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. "Büyükannen kızacak Sarah neden geldin? Sadece haber vermek istemiştim."

"O benim kardeşim baba ve endişelendim. Bunu öğrendikten sonra rahat oturamazdım ki!"

"Haklısın... Bu arada sen topallıyor musun?"

Sarah. {Oc x Tokoyami}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin