3.3

9 3 1
                                    

Önceki bölümde de bahsettiğim gibi büyükannesi Mirko'ya yardıma gittiği için Mirko orijinaldeki kadar hasar almadı. Ayrıca Louisa'yı bayıltma nedenim oradaki orijinal senaryoya çok dokunmak istememem, Louisa olsa birçok şey muhtemelen değişirdi.
Ayrıca Tokoyami savaş içinde olmadığı için ondan bahsetmiyorum. Tabii ki 'Sarah iyi midir?' diye aklından geçirir ama kendisi sadece hawksın yanında olduğu için Louisa üstünden gideceğim şimdilik <3
Iyi okumalar, buraya kadar geldiyseniz de teşekkürler

Bilincim tamamen açıldığında anında doğruldum, o an sedyede ambulansa taşındığımı fark etmiştim. İlk yardım ekibi hemen geri yatmamı, ciddi yaram olduğunu söylüyordu. Onlar dediğinde fark etmiştim, yüzüm aşırı derecede yanıyordu ve dokunduğum anda elime kan geliyordu.

Sedyeden tüm müdahalelere rağmen kalktım. Bilincim savaş alanında bir süreliğine yarım da olsa açık gibiydi. O an sesler bulanık olsa da Dabi'nin anlattığı neredeyse her şeyi duymuştum. Şu an herkes o nomular ve koca devle uğraşıyor olmalıydı, Shoto'ya yardım etmem gerekiyordu. Koşmaya başladığım anda neredeyse acılarımı hissetmeyecek duruma gelmiştim. Tek düşündüğüm herkesin çabalarken benim öylece duramayacağımdı.

Tabii ki Shoto'nun abisi olduğunu biliyordum, yaşayan dışında bir abisi daha yani. Cenaze törenine babamla katılmıştık, sonrasında da zaten çok görüşmedik. Abisinin öldüğünden hepimiz oldukça emindik. Anlattığı her şeyin doğru olduğunu biliyor ve inanıyordum ama bu asla Dabi'nin yaptığı şeyleri haklı çıkarmıyordu. Kimse, hiç kimse bunları yaşamayı hak etmezdi ama Dabi'nin yaptıklarını da kimse hak etmiyordu.

En sonunda alana geldiğimde Shoto'yu gördüm, Midoriya da ona yardım etmeye çalışıyordu. Hemen uçarak Shoto'nun alevlerine destek vermeye başladım. Dabi'nin, yani Toya'nın alevleri ikimizinkinden de güçlü ve sıcaktı. En sonunda Shoto yere düştüğünde hemen ona dönmüştüm, bu hareketim tamamen yanlıştı. "SHOTO!"

Dabi açık yarattığım için beni de alevleri ile vurmuştu, aynı şekilde düştüm. Zaten yaralı olan vücudum acısını iki katı olacak şekilde göstermeye başlamıştı yeniden.

Dabi de Shigaraki de diğer hayatta kalan kötülerle kaçmıştı. Yerden kalkacak halim yoktu, bilincimi açık tutmakta zorlanıyordum. Artık galiba gözlerimi kapatabilirdim...

Her şey şimdilik bitmişti.

Gözlerimi yeniden açtığımda birkaç cihaz sesi geliyordu. Hastanede olduğumu hemen anlamıştım. Zar zor doğrulduğumda yanımdaki doktor birkaç kontrol yapıp dışarı çıkmıştı. Çıkmadan önce de kendimi konuşma konusunda yormamamı, zorlanabileceğimi söylemişti. Hemen zaten su içtim, boğazım aşırı derecede yanıyordu.

Içeriye koşarak Rachelle girdi, ardından da abim ve babam. Rachelle ile hafif bir şekilde sarıldık, normalde daha sıkı sarılmak istediğini anlayabiliyordum ama canımın yanacağını biliyordu. Geri çekildiğinde abim ve babama döndüm, babam ağlamıştı, belliydi. Çok korkmuş, endişeli görünüyorlardı.

"Konuşabiliyor musun? Doktor zorlanacağını söyledi." Tek kelime etseler ağlayacaklarını anladığı için abim, Rachelle ve babamdan önce konuşmuştu.

Konuşmaya çalışırken biraz öksürdüm. Yine de kısık da olsa bir şeyler diyebiliyordum. "Diğerleri nasıl?" Dediğimle birbirlerine baktılar.

Rachelle bana döndü ve yanıma oturup elimden tuttu. "Sonra her şeyi anlatacağım. Söz."

"Sen iyi misin? Yaralı mıydın?"

Sarah. {Oc x Tokoyami}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin