2.7

75 8 27
                                    

İlk savaşı bizim sınıf kazanmıştı ve sıra bizim takıma gelmişti. Bir şey fark etmiştim, biz alana doğru giderken Kuroiro sürekli Fumikage'ye bakıyordu. Ayrılmadan önce de onunla kaderlerinin aynı olduğunu söylemişti.

Yao-momo bir plan yapmıştı. Fumikage ile aynı takımda olmam avantajlıydı çünkü eğer olur da Dark Shadow kontrolden çıkarsa bana saldırmayacaktı, bu sayede ateşimle de onu sakinleştirecektim. Fumikage düşmanı bulmak için Dark Shadow'u göndermişti ve bulduğunda peşinden gitmeye başlamıştık ancak yolun yarısında geri dönüp birden Fumikage'ye vurmuştu.

Hagakure ışığını kullandı ve Dark Shadow'un içinden Kuroiro çıktı. Kuroiro bizden kaçarken de karanlık şeylerin içine giriyordu, bu şekilde özgünlüğünü anlamıştık.

Kuroiro Aoyama'yı aldığında Fumikage peşinden Dark Shadow ile uçarak gitti ve Aoyama'yı kurtardı. Kuroiro'nun ortaya çıkması için da Aoyama lazer yağmuru yaptı.

Yao-momo, Hagakure ve ben Kuroiro'nun etrafını sarsak da kaçmıştı. Biz peşinden koşarken birden etrafta mantarlar çıkmaya başladı, üstümüzde de. Bununla da kalmadı tam takımı bir araya getirmeye çalışırken manga özgünlüğü olan birisi bizi ayırdı.

Muhtemelen hedefleri Yao-momo'ydu ancak bir şeyi kaçırmışlardı, ben de onunla aynı yere düşmüştüm. Biz ilerlerken Kendo'nun arkamızdan geldiğini fark eden Yao-momo hemen kalkanla hamlesini engelledi ama yine de savruldu.

Bunu hemen fark edince kalkan yaratıp büyüttüm, ben yeterli büyüklüğe getirene kadar Yao-momo kalkanlarla engelliyordu. En sonunda ikimizi de koruyacak büyüklüğüne getirmiştim. "Işte." Bileğimden çıkarmaya çalışırken birden durdurdu.

"Bundan emin misin? Spor festivalinde-"

"Onun üstünden çok şey geçti, artık daha dayanıklıyım Creati, merak etme." Gülümsedim ve kalkanı hızla bileğimden çektim, yine kanıyordu ama kan gölü olacak kadar değildi. Yao-momo hızlıca kalkanları atıp onunla savunma yapmaya başladı.

Kendi muhtemelen yumruklardan duyamıyordu konuşmamızı. "Aslında avantajlı durumdayız. Bir planın var mı?"

"Düşünmem gerek." Bir süre şeffaf kalkandan Kendo'ya baktı. "Ben bir şey yaratırken onu oyalayabilir misin?"

"Elbette." Hızlıca kalkanın arkasından çıkıp Kendo'nun arkasına geldim, beni fark ettiğinde kalkana vurmayı bırakıp tek eliyle bana vurmaya çalıştı, hızlıca kanatlarımı açıp havaya uçarak kurtuldum. Bir kez daha hamle yaptığında rüzgar oluştuğu için geriye savrulmuştum ama elimden geldiğince direndim.

Rüzgar dindiğinde Yao-momo'ya döndüm ve bir top yarattığını gördüm, herhalde yarattığı şeylerden en sevdiğim buydu. Kendo da şaşırmış durumda bakıyordu.

Kendo Yao-momo'ya saldıracakken aklıma bir şey geldi, babamın verdiği kravat. Kravatı uzatıp Kendo'nun vuracağı elini yakalayıp hızla çektim. Yao-momo duvara değil başka bir yere nişan almıştı, buna Kendo da ben de şaşırmıştık.

"Üzgünüm Kendo." Kravatla hızlıca Kendo'yu çektim, o daha ne olduğunu anlamadan diğer bileğimde yarattığım küçük kalkanla ensesine vurup bayılttım. "Sen Kendo'yu oraya götür. Ben diğerlerine yardım edeceğim, senin yardım edecek halin kalmamış Creati."

"Teşekürler Yin-yang, çok iyiydin." Gülümsedi ve Kendo'yu sırtına aldı.

"Önemli değil, senin planın da gayet iyiydi." Kanatlarımı açtım ve uçarak diğerlerini aramaya başladım, boruların arasına girdiğimde elimde küçük bir alev oluşturdum etrafı görmek için.

Öksürme sesi duyduğumda bunun Fumikage olduğunu anladım ve hızlıca oraya uçtum. Iki kişiyi yakalamıştı ama öksürüyordu, muhtemelen birisinin özgünlüğü yüzündendi. Beni gördüğünde onlara görünmemem gerektiğini söylemek adına bir işaret yaptı, bunları stajda konuştuğumuz için anlamıştım. Kuroiro görse de bir şey yapacak durumda değildi ama mantar kafalı kıza görünmemem gerekiyordu.

Arkasından gelip hâlâ bileğimde yok etmediğim kalkanla onu da bayılttım, Fumikage onları götürmemi, yapabileceğim bir şey olmadığını söyledi. Yanağından öpüp onunla birlikte gittik, Kuroiro ve o kızı ben taşıyordum, ona Fumikage'ye bunu yaptığı için çok sinirliydim.

Maçtan sonra Fumikage'nin yanında durdum, ilaç alıp dinleneceği için Rachelle'ın maçını izlemeye gittim. Elanaor ilk maç bana Shinso'yu övmüştü, şimdi de onun yanında konuşuyordu heyecanla, gerçekten çok tatlılardı. Gülümsedim ve ekrana geri döndüm.

En son Rachelle'ın hamlesi ile zorlu da olsa yine A sınıfı kazanmıştı, Rachelle maç boyunca sadece havada durmuştu ve son vuruşu beklemişti.

Fumikage maç sırasında gelmişti ama maça daldığım için konuşamamıştım. Maç bitince hızlıca yanına gidip sarıldım, o da geri sarıldı. "Nasılsın Fumi-kun?"

"Daha iyiyim."

"Buna sevindim." Gülümsedim ve bir anlık heyecanla öptüm, biraz şaşırsa da karşılık verdi. Geri çekildiğimde yine suratımın yandığını hissediyordum, kesin kıpkırmızı olmuştum. "B-Ben çok üzgünüm Fumi-kun birden oldu herkesin içinde!" Suratımı ellerimle kapattım.

Sessiz bir gülüşü vardı, çok tatlıydı. Gülerek ellerimi suratımdan çekti. "Sorun değil Sarah, istediğin zaman istediğin yerde öpebilirsin."

Gülümsedim ve tekrar sarıldım, o da geri sarıldı ve kafamdan öptü.

Tüm maçlar bittiğinde Vlad-sensei bir değerlendirme daha olacağını söyledi.

Sonunda yurda dönmüştük, fazlasıyla yorgundum. Hemen odama çıktım ve duşa girdim. Biraz dinlenip aşağı indim, bir yandan hâlâ ıslak kalan saçımı avucumdaki ateşle kurutuyordum, kendi ateşime dayanıklı olduğu için saçıma herhangi bir zarar olmuyordu.

Aşağı indiğimde B sınıfı da gelmişti, biraz göz gezdirdim. Fumikage'nin yanında o mantar kafalı kız vardı. Bir süre izledim, Fumikage bir yandan telefonuna bakıp bir yandan sohbet ediyordu. Her ne kadar içten içe kıskansam da rahatsız etmek istemediğim için Elanaor ve Shinso'nun yanına gittim.

"Orada gerçekten çok iyiydin Lui-chan." Elanaor bunu diyince gülümsedim.

"Elimden geleni yapmaya çalıştım."

"Bir ara beni de çalıştırırsınız." Güldü, o gülünce ben de güldüm. Shinso'nun da nadiren gülümsediğini gördüğüm anlardandı.

Yemeğin hazır olduğu söylenince saçımı tamamen kuruttum ve hep birlikte yemeğe oturduk. Yemekte güveç vardı. Herkes çok yorulduğu için acıkmıştı da, bu yüzden resmen yemeğe gömüldüler. Açıkçası ben de çok acıkmıştım.

B sınıfı, Elanaor ve Shinso da gittikten sonra hepimiz odalara dağılıp uyuduk.

Ertesi gün çok güzel kar yağmıştı, birkaç kişi dışarı çıktı, ben de onlardan birisiydim. Dışarıda Kirishima ile kar topu oynarken bir yandan Iida'dan azar işitiyorduk. Benim üstümde pijamalar, Kirishima'nın sadece alt pijaması vardı. Iida hasta olacağımızı söyleyip duruyordu.

Shoto ve Bakugou'nun gelmesine yakın içeri girmiştik, zaten burnumuz akıyordu ve bu gidişle Iida'nın dediği gibi hasta olacaktık. Odalarımıza gidip üstümü değiştirdik ve geldik.

"Çok eğlendim Kirishima-kun! Bir daha yapalım!" Kirishima güldü ve onayladı.

Fumikage yanıma geldi ve omzuma elini attı. "Hasta olacaksınız."

"Bir şeycik olmaz!" Kendimden emin konuşuyordum ama kendime bile inanmıyordum.

Bakugou ve Shoto geleceği için ışıkları kapattık ve geldiklerinde ışıkları yakıp konfeti patlattık. Hepimiz masaya geçince Sato'nun yaptığı büyük pastayı yedik.

Ertesi gün sınıfa gittiğimizde Mt. Lady ve Midnight-sensei gelmişti. Ikisi de kameralara çok maruz kaldığı için medya alıştırması için gelmişti.

Kahraman kıyafetlerimizi giyip bahçede kurulan sahneye indik, röportaj alıştırması yapacaktık. Kameralar karşısına çıkmayı pek seven birisi değildim. Babamın şirketi ünlü bir şirket olduğu için genelde mecburen bazı yerlere çıksam da konuşmuyordum. Yine de elimden geleni yapacaktım.

Sarah. {Oc x Tokoyami}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin