Deryadan...
Yattan sinirle eve geldik.Kapını önüne geldiğimizde Doruk;
"Madem herşey usulüne uygun oluyor hoppaa."
Ve bana yine kucaklar,bana yine kaslı omuzlar, bana yine hüsran,bana yine hasret.Bir dakika devreler yandı.
Ben Doruğun kucağında yatak odamıza geldiğimizde bir götüm götüm olmadım değil.Doruk aynanın karşısında ceketini çıkarınca bana bir ağırlık çöktü.Uykum mu geldi ne.
Doruk avına yaklaşan bit kurt edasıyla yanıma geldiğinde bana lal taşından yapılmış bir kolye taktı ve alnımı öptü.Birbirimize daha da yaklaştığımızda önce benim gelinliğim sonra da onun kıyafetleti yeri boyları ve onun kollarında yatağa uzandım.
********
Sabah uyanfığımda Doruğun göğsüne resmen yuva kurmuş bir vaziyette uyandım.Basımda beni izleyen kahverengi gözlere baktığımda dünyanın en şanslı kadını olduğumu düşündüm.
"Günaydın güzel karım benim."
"Günaydın yakışıklı kocam."
"Ben duş alacağım,sonra da kahvaltı eder çıkarız."
"Hı hı."
"Ne hı hı Derya kalksana."
"Yok sen git ben kalkarım."
"Utanma benden."
"Of Doruk bilmiyorum,sanırım bu zamanla yeneceğim birşey."
"Sen nasıl istersen, ayrıca dün gece hayatımdaki en güzel saatlerdi."
"DORUKKK!"
"Ay hemen de kızardın.Tamam tamam."
Doruk duşa girdikten sonra hemen kalkıp şort ve atlet giydim.Çarşafları değiştirip ortaya saçılan gelinlik ve gömlekleri topladım.Daha ilk günden kakılmış gibi ev topluyorum resmen ev hanımı oldum ya.
Doruk duştan çıkınca hemen dudaklarıma hatırı sayılır bir öpücük bırakıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti.Bende sıcak bir duş alıp üstüme ince askılı yazlık elbise,ayağıma da krem rengi bir babet geçirdim.Odadan çıkıp mutfağa gittiğimde ıslık çalarak kahvaltı hazırlayan seksi kocamla karşılaştım.Hemen arkasından sarılıp omzuna bir öpücük bıraktım.
Neşe içinde yaptığımız kahvaltıdan sonra havaalanına gitmek için evden çıktık.
Bekle bizi Santorini..
******
Özgeden ...
Sabah uyandığımda kendi odamda olmadığını duvardaki bas gitardan ve metalica posterlerinden posterlerinden anladım.Evet Nilay'ın odasındayım.Şu an normalde 'hadi kalkınnn' diye böğüren bir ses olurdu evde.Yani anlayacağınız Deryasızlık başladı.Onun yerine 'o siyah saçlarını kes yavaş yavaş' diyen slow şarkının aksine gayette bağırarak söyleyen bir adet Nilay Hekimoğlu var elimizde.Sesi ve kokuyu takip ederek mutfağa gittiğimde hemen kahvaltı masasına oturduk.Nilay hemen favori içeceğim olan vişne suyunu bardağıma doldurdu.Kendine de elma suyu aldığında resmen daldık.Bir iki dakika kimseden ses çıkmayınca konuşmaya başladım.
"Derya ne yapıyordur acaba?"
"Anlatayım mı?"
"Ay tamam ya sapıklaşma."
"Tamam be şaka yaptım bence şu an uçaktadırlar."
"Bence varmışlardır.Neyse ararız zaten."
"Sakın.Valla ben Savaşla balayına gidersem asla..." diyen Nilay'a gözlerimi pörtleterek baktım o da eliyle ağzını kapattı.
"Ne dedin sen."
"Ne ne dedim."
"Savaşla balayı dedin."
"Saçmalama balayına gitmek için kocamla savaşırım dedim."
"Şu an baya sıvadın."
"Of hadi hadi birşey demedim."
"İtinayla kıvrılır diyorsun yani."
"Aynen aynen." Nilay telefonunu alıp mutfaktan çıktığında;
"Yemedim, yemeyeceğim,yemem de." diye bağırdım.
Savaş dedi ya. Savaşla balayı dedi.Bende Özgeysem ımm Yağızımı ararım.Evet Yağız'ı arayayım.Telefon neredeyse dıt demeden açıldı.
"Canım telefonun başında bekliyorsun galiba."
"Yoo o an denk geldi."
"Tabi canım kesin öyledir."
"Evet,Ee bugün ne yapıyorsun?"
"Canım valla bir planım yok."
"Olmasın zaten, bugün sen ,ben, Nilay, Savaş bir yere gideceğiz.
"Nereye?"
"Sürpriz. Hadi hazırlanın yarım saate alırım sizi."
"Tamam canım."
"Ha Özge.."
"Efendim."
"Vişneli ruhunu sür."
"Görüşürüz Yağız."
"Bende seni seviyorum."
Sapık bu adam ya.Sakin ama tedirgin adımlarla Nilay'ın yanına gittim.Umarım Savaş'ın da geleceği çin sorun çıkarmaz.Onu da anlamıyorum.Ne güzel işte ilk aşkın hala yanında ve sana âşık.
Nilay'ın odasına girdiğimde görüş açıma önce yatağın üzerindeki bikiniler çarptı.
"Hayırdır kuzum?"
"Spor salonunun havuzuna gideceğim hadi sende gel."
"Bende sana onu diyecektim.Yağız aradı az önce bir sürprizi varmış.Bizi almaya geliyor."
"Ha , hadi ya. Tamam sonra giderim o'zaman." what dedin gülüm.
"Tamam mı?"
" Evet hadi Özge hazırlanayım."
" İyi peki bişey daha var."
"Yine ne oldu?"
"Savaş da bizimle geliyor." hızlı hızlı dedim ve hemen kapıyı kapatıp kendi idama koştum.Hemen altıma asker yeşili bir şort üzerine de beyaz bir tişört giydim. Ayağıma da babetlerimi geçirdim.Salona geçtiğimde siyah şortu,sırtı kanat desenli tişörtü,vazgeçemediği siyah ojeleri ve telefonuyla Nilay oturuyor.Benim aksime o kadar siyah ki bu yaz ayında bütün güneşi emecek.
"Yağız mesaj atmış hadi inelim."
Hiçbirşey demeden eline sadece telefonunu alarak aşağıya indi.Bense elime çapraz bir çanta ve bir ince ceket alıp aşağıya indim.Apartmandan indiğimde gördüğüm görüntüyle önce şaşırsam da sonra lambada dansı yapasım geliyor.
YESS BEE!!
*********
Nilaydan...
Sabah kahvaltıda Özge'nin yanında eskiden Savaşla kurduğumuz hayallerden birini kaçırdım.Çevirmeye çalışsam da yememişti ama üstüme gelmemesi işime gelmişti açıkçası.
Odama gidip kapıyı kapattım.Hava iyiydi ve benim bugün için bir planım yoktu.Biraz düşündükten sonra spor salonuna gidip yüzmeye karar verdim.Yeni kaydolduğum spor salonunun yüzme yarışlarına katılacaktım.Odada biraz dolaşıp spor çantamı yatağın üzerine attım.Onların yanına yüzücü mayomu da fırlattım.Evet birşeyleri fırlatmayı sevdiğim doğrudur.
Fırlatmak deyince aklıma lise yıllarımızda arkadaşlarımızdan biri amaçsızca havaya silgi fırlattığında ona gülerken dersten atıldığımız geldi.Lise yıllarında pek çok yaramazlık yapmıştık ama hiç pişman olmadık.Çoğu zaman yusuf yusuf olmuştuk ama eğlenceliydi.Özge'nin odaya bodoslama dalmasıyla düşüncelerimden ayrıldım.Mayoları görünce kaşlarını kaldırıp konuşmaya başladı.
"Hayırdır kuzum?"
"Spor salonunun havuzuna gideceğim hadi sende gel."
"Bende sana onu diyecektim.Yağız aradı az önce bir sürprizi varmış.Savaş da gelecek."falan dedi.Son söylediği şey sinirlerini bozsa da oldırmadım.Bu artık alışmam gereken birşeydi.Dolabımdan siyah bir kot şort ve kanat desenli bir tişört giydim ve salona geçip oturdum.Bin bir zorlukla giydiğim çoraplara gururla bakıp yeni aldığım nike spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim.Telefonunumun titremesiyle gelen mesaja baktım.Yağızlar gelmişti.Özgeye seslenip aşağı indim.Twitterda gördüğüm hashtag ile gözlerim kavanoz gibi açıldı. Hayranı olduğum ama annemin almama asla izin vermeyeceğini söylediği arabanın yeni modeli çıkmıştı.Ben arabaya hayran hayran bakarken aşağı geldiğimi farkedip Yağız'ın yanına gittim.
"Haber Yağız?"
"İyidir de sen niye öyle telefona bakıyorsun? Normal bir kız olsan istediğin elbise indirime girdi falan zannedeceğim." deyince içimdeki tüm heves sönmüştü.Biraz asabi ve cici kız olmadığım doğruydu ama bunu bu şekilde söylemesi canımı sıkmıştı.
O sırada Savaş'ın ban diktiği gözlerine baktım.Başımla selam verip hafifçe gülümsedim.Savaş bir iki adım daha atıp yanıma gelince ve elimdeki telefonu bir anda alınca şaşkınlıktan öylece kalakaldım.
"İnanmıyorum Nilay.Bu Porsche'nin yeni çıkan modeli.Canavar gibi araba"deyince dayanamayıp arabanın bütün özelliklerini saydım.Bana şaşkın şaşkın baktı.
"O zaman alsana arabayı madem bu kadar çok istiyorsun."
"Cık,olmaz annem çok hız yaparım diye almama izin vermiyor."dedim omuzlarımı çökertip.
********
Deryadan...
Aşkımla el ele havaalanına geldiğimizde içimde bir kıpırtı oluştu.Evliyim ya ben.Dün tamamen birbirimize karıştık biz,bir olduk.Ve şu an kocamla ,sevdiğim adamla balayımıza gidiyoruz.İşlemleri yapmak için danışmaya geldiğimizde Dorukla göz göze gelip güldük.Herşey hazır olduğunda anons verilip uçagımıza bindiğimizde cam kenarına geçtim hemen.Uçak kalkarkenki o an gözlerimi kapatıp Doruğa sarıldım.Bende uçakların bu hissinden nefret ediyorum.
"Şşş sakin ol geçti canım."
"Bu hissi hiç sevmiyorum."
Uçakla yaptığımız 3 saatlik yolculukan sonra Yunanistan'ın güneyindeki Santorini Adaları'na ulaştık.Doruğun kiraladığı arabayla otelimize gittik.Odamıza çıktığımızda daha üstümü değiştirmeden kendimi duvarla Doruk arasında buldum.Sertçe dudaklarımı öpmeye başladığında onun aksine onu sakince omuzlarından ittirdim.
"Ne oldu? Yanlış birşey mi yaptım? "Yüzündeki suçluluk ve endişe duygusu beni gülümsetti.
"Hayır aşkım,sadece ne bu hız.Bir üstümüzü değiştirseydik."
Verdiğim cevapla hemen yüzü rahatladı ve muzurca gülümsemeye başladı.Elbisenin askılarıyla oynarken seksi bir ses takınmaya çalışıyor.Ama ben eririm.
"Zaten balayının amacı bu değil mi?"
"Doruk sana birşey söyleyeyim mi?" Bende onun gömleğinin düğmeleriyle oynarken benden romantik birşey çıkacağını zanneden kocacığım hemen aval aval suratıma bakmaya başladı.
"Bu balayının balı benim ayısı sensin."
*******
Akşam yemeği için otelin restaurantına indiğimizde otel sahibi hemen yanımıza geldi.Dünyaca ünlü şirketlerden birinin varisi balayına kendi otelinde yaptığı için adam neredeyse ağzıyla kuş tutacak.
"Doruk Bey,Derya Hanım sizi otelimizde görmek çok güzel.Helen Yunanistan'ın tek Türk oteli,burayı tercih ettiğiniz için saolun,bizi çok onurlandırdınız."
Adamın yılışık hareketleri karşısında gözlerimi devirdim.Sanane kardeşim istediğimiz yere gideriz yani.Nedir?
Doruk adama kısaca teşekkür edip gönderdikten sonra yemeklerimizi sipariş etti.
"Doruk burası çok güzel.Hiç İzmir'e dönmeyelim."
"Valla güzelim bana uyar.Çünkü İzmir'e döndüğümüzde bu kadar rahat olamayabiliriz."
"Merak etme kocacım ben sana rahat ortam hazırarım."
"Vayy,bak sen doğru mu duyuyorum?"
"Evet ,artık sen benim kocamsın seni mutlu etmek benim asli görevim."
"Güzel karım benim.Sen bana kalbini vererek beni mutlu ettin zaten.Bırak bundan sonra ben sana hizmet edeyim." Eriyebiliyor muyuz acaba? Bırakın beni şurada mum gibi eriyeyim ben.
Yemeğimizi yeyip odamıza çıktık.Doruk yorulup yatağa uzandığında küvetin dolması için suyu açtım ve valize utanarak koyduğum bordo geceliği giydim.Banyodan Doruğa seslendiğimde hemen yanıma geldi.Önce şaşırsa da sonra hemen üzerimizdekilerden kurtulduk.Birkaç defa yaşadığımız vuslattan sonra yıkanıp Doruğun kucağında yatağa girdim ve aşkımın kollarında huzurla kendimi uykuya bıraktım.
********
Özgeden...
İşte bu be! Savaşla Nilay bildiğin sohbet ediyorlar.O kadar tatlılar ki.İlk defa Nilay içten gülüyor.Onlara bakarken aldığım axe kokusuyla sevgilimin yanıma geldiğini anlayıp arkama dönüp dudaklarını öptüm.Benden böyle birşey beklememiş olacak ki gülümsediğini anladım.Davetime hemen cevap verip hakimiyeti aldığında kendimi geri çektim.
"Vişne en sevdiğim meyve artık."
"Ne güzel.Ee sürprizin ne?"
"Hadi gidelim sürprize."
Arabaya bindiğimizde arkaya Nilay ve Savaş oturdu.Bu sefer de bu seneki yüzme turnuvası hakkında konuşuyorlar.Yağızla ben de çalan şarkıyı mırıldanıyoruz.Arada ellerimi tutup öpmesi de cabası.Kafamı camdan tarafa çevirip şarkıyı dinliyorum ve sonra fark ediyorum ki çalan şarkı Nilay ve Savaşın durumunu anlatan bir şarkı.Onlar da farketmiş olacak ki arabada bir sessizlik hakim oldu.Onların itiraz etmemesinden güç alarak şarkının sesini açtım.
"Söz vermiştin bana,yanıbaşımda yaşlanmaya,
Söz vermiştik bu dünyaya,ne olursak olsaydık.
Kaç yıl geçti bak hala,son bakışın miras bana,
Saklı duruyor ne fayda,bıraksaydın olsaydık..."
Arabadaki sessizlik Nilay'ın telefonunun kilit sesiyle bozuldu.Dikiz aynasından onlara baktığımda Nilay'ın sadece telefonunun ekranına baktığını gördüm.Yağızımsa hiçbirşeyi farketmeden şarkıyı söylüyor.
Yağız 'geldik' dedikten sonra Nilay'ın gözünden bir yaşın eline düştüğünü gördüm.Oysa kimseye farkettirmeden gözündeki yaşı silip neşeyle 'hadi inelin' deyip arabadan indi.İşte yine umursamaz.
Geldiğimiz alana baktığımda yusuf yusuf oldum.Valla nabzım 3,5 atıyor. Bangjumping mi bu?Değil değil mi?Yok ya değildir herhalde. Lannn o ne!!!Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.Yorum ve oylarınızı bekliyorum.Sizi seviyorum<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİR'İN KIZLARI
HumorKapak bu kadar siyah ama onlar o kadar renkli ve eğlenceliler ki.. 3 deli kız ve 3 deli oğlan ile İzmir'in ne kadar eğlenceli olduğunu bilmek istiyorsanız doğru yerdesiniz..