Sevemedim Ayrılığı 11.Bölüm: "Yalnızlığımın En Sevdiği Renk"
ღ
Gözümü açtığımda beni karşılayan şey yine beyaz tavandı. İki gündür tüm sancılarıma tanıklık eden bu tavan artık bana yabancı gelmiyor, aksine bir ev gibi hissettiriyordu. Gözyaşlarıma, boğazıma oturan hıçkırıklara ve oluk oluk kanayan kalbime kadar görüyordu sanki beni. Biliyordu, hissediyor ve bir ev gibi kucaklıyordu.
İçim cayır cayır yanıyorken bir bardak su uzatan bir el gibiydi artık bu hastane odasının sıcaklığı. Her acıyla gözlerimi kapatışıma ve ardından sancılı yeni güne gözlerimi aralayışıma eşlik ediyordu, yalnızlığımla birlikte.
Annemden sonra hep biraz yalnızdım. Bu yeni güne beni motive eden şeydi. Biraz biraz alışmıştım yalnızlığıma. Onu bir eş sıcaklığıyla kucaklamam kolay olmasa da buna alışmıştım. Zor da olsa alışmıştım, yalnızlığımla büyümüş, hatta belki biraz yalnızlığımla dost olmuştum. Zor olanı başarmış hayata eksik de olsa, kaçarak da olsa tutunmuştum.
Bu alışmışlığım bile yeniydi o geldiğinde. Tüm dengelerimi yeniden oturtmuşken büyük bir darbe vurmuştu benliğime. Acı ile dengelediğim her şeyi değiştirmişti bir anda.
Söylemiştim ya o sonsuz mavilikleri bir anda tüm yalnızlığımın en sevdiği renk olmuştu.
En güzel evi olmuştu, eşi, arkadaşı, hatta hayat arkadaşı olmuştu. Yıktığı tüm benliğimi yeniden inşa etmişti. Alıştığım yalnızlık artık bana en uzak olan şeydi. O vardı. Yeniden kurmuştu tüm dengelerimi. Alışkanlıklarımı, kaçtığım ve sevdiğim şeyleri... Yeni bir Yasemin yaratmıştı. Bana tutunacak, yeni bir şeyler vaat etmişti. Yalnızlığımla beni, her şeyimi, kendine ait kılmış ve bir anda da yok olmuştu.
Ne kadar da acıydı gidişi. Beni yine sadece yalnızlığımla bırakmıştı. Bu sefer ise öyle kolay değildi terk edilişim. Kanlar içinde kalmıştım. Bu baş başa kalış, sancılıydı. Acı dolu ve kederliydi. Günlerdir evime gidemeyip hastane odasından sürünmem her şeyi kanıtlıyordu zaten. Ve ben yine bana kalan acıyı sırtlanmış küçük, dizleri yaralı, annesini kaybettikten sonra asla büyüyememiş o kızdım.
Yeniden bir yalnızlık büyütecektim. Yeniden alışmaya çalışacaktım. İçten içe bekleyecektim de. Bunu biliyordum çünkü Serkan ne kadar kızsam da itelesem de yüzüne dahi bakmasam da hep gelirdi. Ancak iki gündür ortalıkta görünmüyordu. Utandığım için neden gelmiyor diye de soramıyordum. Bekliyordum öyle. Yarım kalmışlığım hiçbir zaman bu kadar bekleyiş dolu olmamıştı.
O kadar korkunç gözükmüştü ki o an. Bundan kurtulabilmeyi diledim yalnızca. Annemi kaybettiğim günden beri edindiğim karanlık bir tecrübeydi. Sık sık yaşadığım, keyifsiz ve keder doluydu. Şimdi beni acımasızca yarım bırakınca hepsini yeniden yaşayacak olmanın korkusu ister istemez sarmıştı.
En kötüsü de bununla savaşabilecek raddede olmamamdı. O zamanlar bir şekilde bir şeylerle başa çıkabilmiş, savaşmış yani genellikle kaçmış ama bu da bir yöntemdir, bu zamana kadar kendi kendime bir Yasemin yaratmıştım. Peki bundan sonra? yarım kalmış, eksik, çaresiz, hiç kimsesiz, evsiz?
Hiç tanımadığım bir Yasemin. Baş etmek zorunda olduğum acı son derece kalp yakıcı. Bir beklenti umut içinde ama dizleri yara bere dolu. Affedemezdim belki, derinlerimde bir yerlerde bunun için çabalamak istemediğini düşünmeyi reddediyordu içimdeki bekleyiş.
Ne kadar da yazıktı.
Kulağımda yankılanan ses, en yakın arkadaşımın sesiydi ve benim düşüncelerimden sıyrılmama neden olmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevemedim Ayrılığı
RomanceBiliyorum çoktan gittin. Biliyorum, hiç sen olamadım yahut hiç ben olamadın. Fakat sana yemin ederim, kıvrım kıvrım kirpiklerinden avucuna ektiğim papatyalara kadar; seni, çok... ღ Belime sarılı eli ile beni daha da fazla kendine çekti. "Peki seni...