Akşam olmuştu. Hülya Hanım, eşinin öfkeli bir şekilde apar topar evden çıkmasından hiçbir şey anlayamamış ve oldukça meraklanmıştı. Arada bir kolundaki saatine bakıyor diğer yandan da kucağına almış olduğu minik torununu seviyordu.
Gamze de tıpkı kayınvalidesi gibi oldukça şaşkındı. Biraz duraksadı ve daha sonra konuşmaya başladı.
- Babam ve Cengiz gideli epey oldu anneciğim. Bu saat oldu ama hala dönmediler. Yoksa başlarına bir şey mi geldi? Allah'ım sen onları bizlere bağışla. Çok korkuyorum anneciğim.
Hülya Hanım da gelini Gamze 'yle hemen hemen aynı şeyi düşünüyordu. Derin derin nefes alıp verdikten sonra Gamze 'ye döndü.
- Benim iyi yürekli kızım. Sen benim içimi okudun galiba. Ben de senin gibi düşünüyorum. Acaba nerede kaldılar diye düşünmekten kendimi yiyip bitirdim. Sen sıkma canını güzel kızım. Şimdi ikiside eve gelir.
Hülya Hanım ve Gamze, evde korku ve endişeyle beklerken Ziya Bey ve Cengiz de Şeniz 'in cenazesini taşıyan ambulansla hastaneye gelmiş ve genç kızı morga teslim etmişlerdi. Ziya Bey, kızının cenazesini yarın olmasını uygun görmüş olmasına rağmen olan biteni karısına nasıl anlatacağını düşünüyordu. Keza Cengiz de babası gibi oldukça üzgün ama bir o kadar da öfkeliydi. Karısı ve kardeşiyle gittikleri piknik onlara zehir olmuş ve kardeşi günlerdir kayıplara karışmıştı. Tam kavuştuk derken genç kıza sıkılan ve nereden geldiği belli olmayan bir kurşun genç kızı hayattan koparmıştı.
Öte yandan Tahir, arkada acı içinde kıvranan genç kadının iyi olup olmadığını anlamak için onunla konuşmaya çalışıyor ama Bulgarca bilmediği için söylemek istediklerini Mehmet 'e anlatıyor ve Mehmet genç kadınla konuşup olan biteni Tahir 'e anlatıyordu.
Arka koltukta sağ tarafta Ziya Bey, ortada Ayşe ve solda Cengiz oturmaktaydı. Mehmet ise şoför koltuğunda arabayı emre göre ya yavaş ya da hızlı bir şekilde sürüyordu.
Ziya Bey, biraz duraksadı ve daha sonra ön koltukta oturan Tahir 'e döndü.
- Siz evde kızımı ararken buldunuz değil mi bu kızı? Kimdir neyin nesidir bu kız Tahir?
Tahir ,bir an arkasını dönüp acıyla ağlayan genç kadına baktı sıkıntıyla ve daha sonra Ziya Beye döndü.
- Evet abi emrettiğin gibi küçük hanımı bulmak için o eve gittiğimiz an çatışma esnasında bulduk bu kızcağızı. Şerefsizler bacağından vurmuş zavallıyı. Derdin nedir de diyemiyorum ona. Bu kız birisi tarafından Bulgaristan 'dan kaçak yollarla Türkiye 'ye getirilmiş ve maalesef Türkçe 'yi iyi konuşamıyor. Sen adamlarla çatışmaya devam ederken Ferhat kucağında getirdi bu kızı ve sebebini sorunca da bana senin emrettiğini söyledi. Baktım canı çok yanıyor ve bacağı kan revan içinde. O an torpido gözünde bulduğum kalın bir bezle bacağını sıkıca sardım ve arada bir arkama dönüp " Bacım iyi misin? " dedim ama bana acıyla ve dediğimi anlamamış bir şekilde baktı. O an Mehmet geldi arabaya ve o konuşup kızın dediklerini tercüme etti abi. Şimdi ne yapacağız abi? Emriniz nedir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalı Hayatlar
Mystery / Thriller" bir zamanlar ne güzeldi her şey. Sabahları annemin o güzel ve bir o kadar da sıcacık sesiyle uyanırdım. Babamla beraber ikili bir biblo gibi birbirini tamamlar ve elleri hiç ayrılmazdı. Her şey bir rüya gibiydi ve ben de o yaşımda bir rüyanın için...