Sabah olmuştu. Gencer başucunda çalan alarmın sesiyle uyanmıştı. Yataktan usulca doğruldu ve ilk önce yanında uyuyan eşine doğru baktı ve onu alnından öptükten sonra içinden şöyle geçirdi.
" Günaydın hayatımın en güzel kadını. Ne de güzel uyuyorsun sen. Tıpkı bir melek gibi ,bir prenses gibi. Beni dört kolluya da koysalar yine de vazgeçmem senden. Yeter ki sen hep benimle ol "
Gencer banyoya gidip kendini ılık suyun altına bırakmıştı. Bir yandan duş alıyor diğer yandan da şarkı söylüyordu.
Aman ormancı.
Canım ormancı.
Köyümüze bıraktın.
Yoktan bir acı.Gencer türküyü o kadar yüksek sesle söylemişti ki Derya uykusundan uyanmış ve gözlerini ovuşturmaya başlamıştı.
" Offf bu da ne böyle? Türkü öyle mi söylenir arkadaş? Yani türkü söylemenin de bir adabı olur. Adam sanki maça gitmiş gibi kaba kaba bağırarak söylüyor. Sesi suyun sesini bile bastırıyor. Sus be adam sus artık! "
Az sonra Gencer bornozuyla kıyafet odasına geçti ve kısa bir süre sonra lacivert bir takım elbise giyip yatak odasına geldi.
Derya da makyaj masasında oturmuş saçlarını tarıyordu. Gencer eşinin yanına gitti ve kulağına fısıldadı.
" Bakıyorum da benim kadınım uyanmış. Bugün yine harika olmuşsun. Maviler sana çok yakışmış. Bizimkiler uyanmıştır artık. Hadi gel aşağıya inelim karıcım "
Derya duyduğu parfüm kokusu karşısında yüzünü ekşitti ve yüzüne sahte bir gülücük yerleştirdikten sonra konuşmaya başladı.
" Sana da günaydın. Haa bu arada çok güzel bir konser verdin. Senin sesini duyunca hemen uyandım. Ee namık babam uykucu bir gelin istemez değil mi? Ben hazırım,hadi inelim "
Kahvaltı sofrası mükemmel bir şekilde hazırlanmıştı. Serpil Hanım,Gamze ve Namık Bey masada oturmuş genç çiftin gelmesini bekliyordu.
O sırada Derya ve Gencer yavaş adımlarla merdivenlerden inip salona gelmişti. Namık Bey oğlu ve gelinine şöyle bir baktı ve daha sonra konuşmaya başladı.
" Maşallah maşallah gelin kızımız ve aslanım gelmiş. Hayırlı sabahlar olsun koçuuum. Hadi geçin şöyle de güzel bir kahvaltı yapalım "
Gencer babasının bu konuşması karşısında gülümsedi ve daha sonra karısının sandalyesini çekip oturmasını sağladı.
Cağaloğlu ailesi sessiz sakin bir şekilde kahvaltısını yaptığı sırada Derya 'nın midesi bulanmaya başlamıştı.
Gencer birden panikledi ve derinden nefes alıp verdikten sonra konuşmaya başladı.
" Hay allah iyi misin deryam? Yoksa yediğin bir şey mi yaramadı. İstersen bir doktora gidelim seninle ha ne dersin "
Derya bu bulantı meselesini pek ciddiye almamıştı. Önünde duran su bardağından bir yudum aldı ve daha sonra konuşmaya başladı.
" Yoo hayır şu anda iyiyim. Sanırım yediğim dokundu. Ay öööööyyy " dedikten sonra bulantısı artmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalı Hayatlar
Misteri / Thriller" bir zamanlar ne güzeldi her şey. Sabahları annemin o güzel ve bir o kadar da sıcacık sesiyle uyanırdım. Babamla beraber ikili bir biblo gibi birbirini tamamlar ve elleri hiç ayrılmazdı. Her şey bir rüya gibiydi ve ben de o yaşımda bir rüyanın için...