Cağaloğlu ailesi allah'ın emriyle genç kızı istemiş ve binbir güçlükle de olsa olumlu yanıtı almıştı. Ancak Namık Bey ve oğlu Gencer yaşadıkları bu olaydan ötürü burnundan soluyordu. Derin derin nefes alıp veren Namık Bey konuşmaya başladı.
" bu alemde kimse mutluluğumuza gölge düşüremez. Bu başta hasımlarım olmak üzere herkes için geçerli. Hadi o neyse pat diye destursuz eve gelip bize posta koymak da nedir lan. Ulaaann ben bir baba olarak bunun hesabını sormaz mıyım? Sen kim oluyorsun da oğlumun mutluluğuna engel olmaya kalkıyorsun ulan it oğlu it! Neyse sabah olsun da öyle keseceğim onun cezasını! " dedi öfkeyle.
Babasının olduğu kadar Gencer de çok öfkeliydi. Kendine hakim olamayıp öfkeyle bağırdı.
" o kim oluyor ki böyle elini kolunu sallaya sallaya oraya gelip bize posta koyuyor. Bu alemde bize posta koyana biz fena posta koyarız! "
Kız isteme olayından bu yana pek fazla konuşmayan Serpil Hanım kendini daha fazla tutamadı ve konuşmaya başladı.
" gencer ,namık ne oluyor size böyle. O genç aniden gelip olay çıkardı diye olayı bu kadar büyütmeye ne gerek var. Bu işi şiddet değil kafa kafaya verip konuşmak çözer. Siz yanlış yapıyorsunuz. " dedi sert bir sesle.
Ancak bu sözler Namık Beyi iyiden iyiye deliye döndürmüştü. Bakışlarını eşine doğru çevirip konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
" sen bu işlere karışma Serpil,karı kısmısının bu alemde fikri sorulmaz. O genç bize kafa tutmanın cezasını çekecek. Hem de en kısa zamanda. Bu alemde yanlış yapana hak ettiği cezayı veririz. Bunu böyle bil ve nasıl anlamak istersen öyle anla ama bu işlere karışamazsın! Şimdi sus ve yerinde otur. Karım olarak bu işin sana da dokunmasını hiç istemem! " dedi ve derin derin nefes alıp verdikten sonra önüne bakmaya devam etti.
Cağaloğlu ailesi yaşadığı o gerilim dolu akşam sonra nihayet eve gelebilmişti.
Serpil Hanım eşinin kendisiyle bu kaba konuşma şekline yıllardır alışıktı ama oğlunun da eşi gibi olmasını istemiyordu. Bu yüzden hemen odasına çıktı ve üstünü değiştirip kendini yatağa attı ve uykuya daldı.
Gencer ve babası Namık Bey salonda oturmuş kendi arasında sohbet ediyordu.
" sen ne düşünüyorsun baba. O herifin cezasını ne zaman keselim? "
Namık Bey geriye kasıldığı koltuktan doğruldu.
" sen ne zaman istersen o zaman keseriz aslanım. Bizimle böyle adice konuşmak neymiş göstereceğiz ona. Hele bir sabah olsun,o zaman gerekeni yapacağız. Yeter ki sen mutlu ol koçum. Senin mutluluğuna gölge düşürmek isteyenin kafasına sıkarım! " dedi ve oğluna sarıldı.
Sabah olmuştu. İsteme akşamının ardından çok yorulan derya oflayarak yatağından kalktı ve işe gitmek için hazırlandı ve ufak tefek bir şeyler atıştırıp evden çıktı.
Ve nihayet işe gelebilmişti. Nilay ve Aysel Hanım aralarında sohbet ediyordu.
" o neydi öyle abla. Adamlar az kalsın kurşuna dizecekti bizi. Hadi onu da geçtim,burak ne yapmaya çalışıyor böyle. Deli edecek insanı resmen " dedi sitemkar bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalı Hayatlar
Mystery / Thriller" bir zamanlar ne güzeldi her şey. Sabahları annemin o güzel ve bir o kadar da sıcacık sesiyle uyanırdım. Babamla beraber ikili bir biblo gibi birbirini tamamlar ve elleri hiç ayrılmazdı. Her şey bir rüya gibiydi ve ben de o yaşımda bir rüyanın için...