Sabah olmuştu. Şeyda ve Gülpembe erkenden uyanmış ve mutfakta harıl harıl kahvaltı hazırlıyordu. Gülpembe bir an Şeyda'nın dalgın olduğunu fark edip hemen ona döndü.
- Günaydın Şeyda'cım bugün çok dalgın gördüm seni. İyisin sen, bir şey yok değil mi?
Şeyda, elindeki kahvaltılık tabağını tepsinin üstüne koydu ve daha sonra konuşmaya başladı.
- Ben iyiyim iyi olmasına ama yüreğim buruk abla. Öyle alışmışım ki onun varlığına. Şu kapıdan girip o cıvıl cıvıl sesiyle bana " abula dur yardim edeym sana " demesini çok özleyeceğim. Kısacası tatlı misafirimiz ile son saatlerimiz bugün. Kahvaltıdan sonra gidiyor benim güzelliğim.
Şeyda bunları söyledikten sonra kendisini tutamadı ve ağlamaya başladı. Onun bu halini gören Gülpembe ellerini yıkayıp havluyla kuruladıktan sonra hemen Şeyda 'nın yanına geldi ve saçlarını okşadıktan sonra konuşmaya başladı.
- Seni öyle iyi anlıyorum ki Şeyda, daha ne denir,nasıl söylenir bilemiyorum. Ayrılıklar bazen zamansız gelir ama çok canını acıtır insanın. Ben o kızcağızı fazla tanıyamadım belki ama cıvıl cıvıl bir insan. Havasından ve suyundan herhalde hem güzel hem de sevgi doludur balkanların insanları. Bugün dönüyor olmasına ben de çok üzüldüm ama onu dört gözle bekleyen bir ailesi var. Rabbim yolunu açık etsin inşaAllah yüreği güzel kızcağızın. Inşallah yeniden görüşürüz onunla. Ne zaman isterse gelsin buyursun yanımıza.
Çok geçmeden Şeyda kendisine gelmişti. Gözündeki yaşları silip yüzünü güzelce yıkayıp havluyla kuruladıktan sonra gülümsedi ve daha sonra Gülpembe 'ye döndü.
- He öyle valla, ne zaman isterse gelsin buyursun yanımıza ama asla özletmesin kendini. Yoksa ben izin alıp onun yanına gider hatta Bulgaristan 'ın altını üstüne getiririm. Öyle değil mi abla? Biz onu çok sevdik hem de çok sevdik.
Onlar böyle konuşurken Mehmet de bu konuşmaları duymuş ve oraya gelmişti. Biraz duraksadı ve daha sonra gülmeye başladı.
- İlahi Şeyda, sen çok yaşa e mi? Anlaşılan ben Ayşe 'yi senden gizli götüreceğim sınıra kadar. Neyse sen sıkma canını. O gelemezse ben sana da pasaport ayarlar götürürüm seni. Annem de zaten oradan gelmiş buralara ve o yüzden çok iyi bilirim oraları. Yeter ki sen üzülme. Çünkü sen bize lazımsın.
Mehmet daha sonra mutfaktan çıkınca Şeyda ve Gülpembe de kahvaltıyı salona hazırlamıştı.
Duygu dolu geçen kahvaltı faslı bitmiş ve herkes salonda toplanmış genç kızın gelmesini bekliyordu.
Ö sırada Ayşe önde Mehmet de arkasından yavaş adımlarla merdivenlerden inip salona geldi. Mehmet, genç kızın valizini kapının önüne koydu. Ayşe ise başta Hülya Hanım olmak üzere herkese sımsıkı sarıldı ve evden çıkmak için kapıya yöneldiğinde biraz duraksadı ve daha sonra konuşmaya başladı.
- Ben buralaa nasil geldıgimi anlayamamiş idım ve çok zor şeyler yaşamiş idım ama buradan düner iken geride güzel kalpli insanlar birakıp düneym. Varsa bir yanlişım üzür dileym sizlerden mare. Er şey içın çok teşekkür edeym sizlere. Ayde allaa emanet olun epinız. Yeniden gürüşmek üzere allaaısmarladik mare.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalı Hayatlar
Mystery / Thriller" bir zamanlar ne güzeldi her şey. Sabahları annemin o güzel ve bir o kadar da sıcacık sesiyle uyanırdım. Babamla beraber ikili bir biblo gibi birbirini tamamlar ve elleri hiç ayrılmazdı. Her şey bir rüya gibiydi ve ben de o yaşımda bir rüyanın için...