Medya: Gencer ve Afet
Sabah olmuştu. Mehmet o sabah erkenden uyanmış ve evin bahçesinde duran tahta sedire oturmuş bir şeyler düşünüyordu. Kimseye belli etmese de aklında hep Ayşe vardı ve gözünün önüne beraber yaşadığı anılar gelmiş ve her şey film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmişti.
Bir süre duraksadı ve daha sonra içinden şöyle geçirdi.
- Şu yüreğimde uçuşan kelebekler ve dile getiremediğim tarifsiz bir duygu var ama bir türlü dışarı vuramıyorum. Ah be aşk sen nasıl bir şeysin böyle. Ben sana aşık oldum be bulgar kızı. Sen bilmesen bile hep senin için atıyor bu kalbim.
Mehmet böyle düşüncelere daldığı sırada omzuna bir el dokundu. Birden arkasını dönüp bakınca karşısında babasını gördü.
Himmet Bey, uzun zamandır oğlunu böyle dalgın görmüş ama eşi Aysel Hanıma üzülür diye bir şey söyleyememişti. Biraz duraksadı ve daha sonra konuşmaya başladı.
- Hayırlı sabahlar aslanım, yine çok düşünceli gördüm seni. Yoksa aklında birisi mi var yoksa? Hiç çekinme anlat oğlum.
Mehmet biraz duraksadı ve daha sonra babasına döndü.
- Evet babacığım aklımda birisi var ama aklımdan da ziyade kalbimde varlığı. Şu yüreğimde anlatılması zor bir duygu var ve ben bu duyguyu anlatmak istesem anlatamam biliyorum. Ben aşık oldum baba hem de hiç olmadığı kadar birisini çok sevdim.
Himmet Bey, bir an duraksadı ve geçmişi düşündü. Oda henüz oğlu Mehmet 'in yaşlarındayken eşi Aysel Hanıma ilk görüşte aşık olmuş ve hiç kimseye haber vermeden onunla evlenmiş ve bu evlilikten de 3 çocuğu olmuştu.
Daha sonra oğlu Mehmet 'e döndü.
- Ah benim yakışıklı oğlum, ben aşk nedir çok iyi bilirim. Aşk öyle alelade yaşanan bir duygu değildir oğlum. Emek ister, sevmek için yürek ister.
Bir an duraksadı ve derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
- Ben daha senin yaşlarında bir delikanlıyken asker dönüşü deden bana dedi ki " Bak oğlum, yaşın geldi geçiyor ve benim tek istediğim bir şey var. Oda senin mürüvvetini görmek ve torun sevebilmek. Bak abilerin evlendi ve şimdi sıra sende. Keşke anneciğin de görebilseydi senin bu halini. Sana helal süt emmiş bir kız bulalım oğlum. Hem sana eşlik etsin, hem de bizi çekip çevirsin. Ne olur kırma şu babacığını. Dünya gözüyle senin evlendiğini göreyim de o yeter bana " dediği an aklıma rahmetli annem gelmişti. Babaanneni askere gitmeden önce kaybetmiştik oğlum. Çok isterdi benim evlenmemi ama nasip olmadı maalesef.
Mehmet babasını can kulağıyla pür dikkat dinliyordu. Himmet Bey ise bir süre duraksadı ve daha sonra konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
- Askerden geldiğimin ikinci haftası bir iş için Edirne 'ye yolum düştü. İşimi halledip Selimiye Camiisi 'nde öğle namazımı kıldıktan sonra camiden çıkıp şehir meydanına indirim sırada karşımda askerlik arkadaşım ve aynı zamanda annenin kuzeni olan Beytullah dayını gördüm. Bana gezmeye geldiğini ve birazdan Bulgaristan 'a geri döneceğini söyledi. Ben onunla vedalaşıp gidecekken bana kendisiyle gelmemi ve bana bir memleket havası aldırmak istediğini söylediğinde ilk baş korktum ama sağolsun işlemleri yaptırıp 3 saate Bulgaristan 'a vardık. Annen, teyzelerin, dayıların, anneanne ve deden de evin önünde oturuyordu. Beytullah dayın hemen ailesine tanıttı beni ve ilk gördüğüm an annene aşık oldum. Annen bana ben de annene gülümseyerek bakıyorduk. Deden ve anneannen bizim gibi türk ve dinine bağlı olmasına rağmen pek fazla türkçe bilmiyordu ve annenin ve kuzenlerinin türkçesi de pek iyi sayılmazdı ve ben o zamanlar Bulgarca bilmediğim için söylemek istediklerimi Beytullah dayına söylüyordum ve oda annenlere çevirerek anlatıyordu.Bir gün hep beraber Varna' ya (Варна)denize gittik ve orada annene aşık olduğumu ve evlenmek istediğimi söylediğimde annen seve seve kabul etti ve bana " Sen neree isteysen ben de senınle gelmek isteym. Senın evın benim evimdır " dedi ve annenle ertesi gün yaşadığı Eski Cuma 'da(Targovishte) aile arası bir düğünle evlendik ve daha sonra ikimiz Türkiye 'ye geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalı Hayatlar
Mystery / Thriller" bir zamanlar ne güzeldi her şey. Sabahları annemin o güzel ve bir o kadar da sıcacık sesiyle uyanırdım. Babamla beraber ikili bir biblo gibi birbirini tamamlar ve elleri hiç ayrılmazdı. Her şey bir rüya gibiydi ve ben de o yaşımda bir rüyanın için...