Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken silmeye uğraşmıyordum artık... Karşımda sevdiğim adamın arkadaşları vardı ve durumumuzu anladığım kadarıyla biliyorlardı... Rüya masadan bir peçete aldı ve gözlerimi silerken yanağıma bir öpücük kondurdu. Derin bir nefes alırken Burçin'in uzattığı sudan birkaç yudum aldım. Emre ve Suat birbirlerine bakıp aynı anda bana döndüler, konuşan Suat oldu
" Burası yeterince sıcak değil mi neden hala kabanla oturuyorsun?"
O sormasaydı ben üzerimde olduğunu bile hatırlamazdım o kadar bütünleşmiştim kabanımla, çıkarmayı düşündüğüm an vazgeçtim, üşümeyi istemiyordum
" Ben çok üşüyorum onun için çıkarmadım"
Suat kaşlarını çattı ilk başta ama sonra anlayışla baktı bana
" Hadi sevgilim çıkarmasına yardım et de ben de yiyecek bir şeyler hazırlamalarını isteyeyim. Sohbetimiz uzun süreceğe benziyor önce karnımız doysun sonra Fulya hanımla neler yapabileceğimize bakarız"
" Ben yemesem" diye atıldım hemen ama bütün bakışlar bana sertçe doğrultulmuştu. Rüya kesin bir dille tane tane konuştu
" Yeterince yemek yemediğin için de üşüyor olabilirsin canım, önce yiyelim ardından kahvelerimizi içerken eşlerimizin sana nasıl yardım edebileceğini konuşuruz"
Burçin yerinden kalkmıştı, yanıma gelerek hafifçe eğildi ve kabanımın düğmelerini açtı. Yapma der gibi baksam da dinlemedi ve üzerimden çıkardı. O an koluma giren sancı dudaklarımı birbirine bastırmama neden oldu. Gözlerini benden almayan iki adam da bu hareketimi görmüşlerdi. Önemsiz bir şey olduğunu göstermek için kabanımı katlayıp kenara koydum. Sancı geldiği gibi gitmiş yerine sinir bozucu bir uyuşukluk bırakmıştı. Sofra donatılırken kızlar çocuklarından haber almak için evlerini aramak üzere masadan kalkmışlardı. Tanımadığım iki adamla birlikte oturuyordum ama rahattım çünkü onlar sevdiğim adamın arkadaşlarıydı, adı geçiyordu ya bu masada buradan güzel bir yer olabilir miydi? Emre telefonunu cebinden çıkarıp tuşlarına basmaya başladığı an kendimden bile beklemeyeceğim bir şekilde tepki verdim, yüksek bir sesle
" Sakın Korhan'ı arama, lütfen bilmesin burada olduğumu, bilmesin ki onu görmeyeyim"
Suat dirseklerini masaya koyarken Emre de şaşkınca telefonu masaya bıraktı. Gözlerimin direk içine bakarak sordu Suat
" Fulya hanım anlatın bana her şeyi ama ilk olarak neden aramayalım onu söyleyin. Anlattıkça ben de karar vereceğim"
" Bakın ben çaresizim ama o kadar da değil sadece doğru hamleleri yanlış bir şey yapmadan bulmak istiyorum. Korhan'ı şimdi arasanız ne olacak? O evli biri şu an. Yanıma gelir gelmesine de onu görünce nasıl git derim bir daha, nasıl derim ayrılalım diye?"
Gülümsemesi bütün yüzüne yayılmış bir şekilde baktı bana
" Bundan sonra sana hanım demeyeceğim" Şaşkınlıkla bakakaldım suratına öylece, ne demek istiyordu ki?
" Bundan sonra kardeşimsin sen, şuna inan ki elimden ne gelirse yapacağım. İlk olarak Korhan'ı sormuştun o iyi ama dışarıdan bakıldığında"
Elime aldığım çatalı avucumun içinde evirip çevirirken Emre konuşmaya başladı.
" Aslında çok yakın olmasak ta son zamanlarda babasının şirketini zorluklardan kurtarıp ferahlatması dikkatimizi çekmişti. Karadenizli iş adamları arasında sıkça görülmeye başlanmıştı. O toplantılarda yakınlaştık birbirimize ayda bir ya da iki kere muhakkak görüşür olmuştuk. Sonra onun kaza haberi geldi kızın birinin bacağını mı ne ezmişti. Araya bizim arkadaşımız Tamer'i sokarak yardım etmek istedik ama kızın ailesi ısrarla kendi hastaneleri olduğu için yardım teklifimizi reddetti. Korhan da içine kapandı, Aydın anlattı abisinin kendi düğününden sonra o Burcu denen kızla evlenmek için söz verdiğini, ulan ne saçma iş bu demek için aradım ama ulaşamadım ona meğerse buraya gelmiş düğün için. Biz de düğüne buraya gelecektik ama iptal edildiğini öğrendiğimizde Aydın anlattı hatta o ara İtalya'da senin yanındaydı. Uyanmanı bekliyorlardı. Şimdi anlamadığım şey, sen ne için geldin ki geri Korhan'ı geri yollayan sen değil miydin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
General Fiction" Ne oldu neden öyle bakıyorsun?" " Bekliyorum" " Neyi?" " Sana aşık olmayı, demiştin ya yedikten sonra dikkat et aşık olma diye" Dudaklarımı büzerek baktım " Şimdiye olman lazımdı ne yapalım kısmet değilmiş" ... " Az evvel sana elim bile değmemişke...