Bakışlarım yolun karşısında arabadan inen Burcu ile kesişince sıkıntılı bir nefes aldım. Yan tarafıma gelip koluma giren Aydın'a sinirimi belli etmeden sordum
" Geleceğini biliyor muydun? Neden burada?"
Aydın bana cevap vermeden konuşan diğer yanıma gelen Mert oldu
" Fulya onu ben getirttim ama bu zorunluydu, avukatlar o da olursa tek celsede boşanmanın daha kolay gerçekleşeceğini söylediler"
Onu görünce elimde olmadan gerilen sinirlerim diken üstünde olmamı sağlıyordu. Yol boyu hissettiğim huzur yavaş yavaş gitmeye başlıyor gibi geliyordu ve korkmaya başlamıştım. Tedirginliğimi hisseden Korhan yaptığı telefon görüşmesine yanımda devam etti. Elleri omuzlarıma dolandığında yanındaki iki adamla birlikte yanımıza gelen Burcu hiç konuşmadan baktı omzumdaki kollara ve ondan sonra bir daha da bakmadan Aydın'ın söyledikleri doğrultusunda götürüldü. Bir saat kadar sonra Korhan'ın boşanma mahkemesi olacaktı ve aramızda tek bir sorun kalmayacaktı artık. Ne kadar köye gitmeyi teklif etsem de yanında kalayım diye beni yollamak istememişti en sonunda hafif ağrılarım olduğu bahanesiyle kabul ettirebilmiştim. Aydın beni götürmeyi teklif etti ama abisinin yanında kalması daha doğruydu, kabul etmeyerek Mert ile birlikte köye gitmek üzere yola çıktık. Yol boyunca Tuğçe ile ilgili konuştuk. Sonunda aralarındaki tek problem de çözülmüştü. Nasıl oldu bu diye sorduğumda benim ameliyat sürecimdeki o gergin anlardan birinde annesinin yanına giderek zorla alıp hastaneye getirmiş. Benim ailemi göstererek anlatmış yaşadıklarımı. Korhan'ın çaresizliğini gören annesi ağlamaya başlayınca Mert annesine hislerini orada anlatmış. " Anne ben Tuğçe'yi çok seviyorum. Ben onsuz yaşayamam" derken Elif'e destek olan Tuğçe görünmüş koridorun başından. Mert'in ağlayan annesini fark eden Tuğçe koşar adımlarla gelerek ' Mert ne oldu? Annenin nesi var? Niye ağlıyor?' diye panikle sorunca annesi çektiği gibi kollarına alıyor Tuğçe'yi... Yakında olacak düğünlerini anlatırken en az onun kadar mutluydum. Merkezden ayrılan yol ile birlikte asfalt yoldan çıkarak köy yolunda ilerlemeye başlarken Mert radyoda güzel bir şarkı açmıştı. Ondan yavaş gitmesini isteyerek camı yarıya kadar indirdim ve mis gibi kokan havayı içime çeke çeke muhteşem yeşillikleri izledim yol boyu. Evimin önüne geldiğimizde arabadan iner inmez kapımın önündeki otların biçildiğini gördüm. Hızlı adımlarla arka bahçeye geçtiğimde hummalı çalışmanın orada devam ettiğini görünce çalışanlara selam verdim. Orta yaşlı olan üç adam da durup bana selam verdiler. Onlara bu işi kimin verdiğini sorduğumda yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Suat'ın bana verdiği telefon cebimde çalmaya başladığında gülümsemeye devam ederek açtım telefonu
" Abicim"
" Fulya'm, şimdi fazla vaktimiz yok güzellik, Burçin bir liste yaptı ama senin de aklına gelenleri hazırlatalım hemen. Yarın akşam seni istemeye gelecekler, sonraki gün kına gecesi ondan sonra ki gün de düğün olacak. Aklına ne geliyorsa söyle ve geldikçe de haber ver tamam mı? Kız tarafı olarak üzerimize düşeni biz yaparız, erkek tarafı da kendi işini yapsın" dediğinde arkadan Korhan'ın itiraz sesi geldiğinde kahkahalarımı tutamadım bende...
Evimin içine adım attığımda buram buram temizlik kokusu çarptı yüzüme. Hafif gıcırdayan ahşap basamaklardan yukarıya çıktığımda üç hanımın temizlik yaptığını gördüm. Kolay gelsin diyerek bende bir işin ucundan tutacaktım ki Suat ve Korhan tarafından sıkı bir şekilde uyarı aldıklarını asla yapamayacağımı söylediler. Sonra ki bir saat Fatma teyzenin sohbetiyle çok keyifli geçiyordu ama aklım mahkemedeydi. Ben düşünceler içindeyken çalan kapıyla hemen aşağıya indim. Rüya ve Burçin elleri kolları dolu bir şekilde karşımda duruyorlardı. Birbirimize çığlıklar atarak sarıldığımızda yukarıdan ödüm patladı diye bağıran Fatma teyzenin söylenmesiyle gülme krizine girmiştik. Çocuklarını bırakarak bana yardıma gelmişlerdi. O kadar iyi o kadar harika insanlardı ki bu muhteşem insanları karşıma çıkardığı için Allaha ne kadar şükretsem azdı. Kızlar yemek yapmaya başladıklarında bende Elif'i aramak üzere odaya geçmiştim. Saat başı arıyordum gelişmeleri öğrenmek için. Tuğba yarın sabah Süleyman ile nikâh kıyıp hemen ardından Almanya'ya gidecekti. Anne ve babamda Tarık amca ve Betül teyzeye destek olmak için orada kalıp nikâhtan sonra yanıma geleceklerdi. Telefonu kapattığımda çalan kapıya doğru gidiyordum ki benden önce açtılar. Enrike'nin yakışıklı yüzünü gördüğümde sevinçle yanlarına indim. Burçin ve Rüya yemekleri ocağa koyduklarını söylediklerinde birlikte arka bahçeye çıktık ve yeni kesilen ot kokusuna karışan mis gibi havada koyu bir sohbete başladık. Berke ve Enrike köyümüze bayılmıştı. Hatice de kızlarla kaynaşmış hiç yabancılık çekmiyordu. Ben ne kadar onlarla eğlensem de aklım hala gelmeyen Korhan'daydı. Bir terslik olduğunu anlıyordum ama öğrenmeye korkuyordum. En sonunda dayanamayarak Burçin'i, Suat'ı aramaya ikna ettim ve o konuşurken yanına yanaşıp dinledim. Tahmin ettiğim gibi Burcu sorun çıkarmıştı. Mahkeme tek celsede sonuçlanmıştı ama sonra sinir krizi geçiren Burcu hastaneye yatırılmıştı. İçim tedirginlikle dolup taşarken amcasının onu almaya geldiğini duyduğumda Burçin ile birlikte aynı anda verdik sıkıntılı nefeslerimizi. Amcası ağlayarak yeğenine sarılmış ve onu tedavi ettireceğini söylemiş bizimkilere. Onun için üzülemiyordum ama tedavi olması onun yararınaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
Fiction générale" Ne oldu neden öyle bakıyorsun?" " Bekliyorum" " Neyi?" " Sana aşık olmayı, demiştin ya yedikten sonra dikkat et aşık olma diye" Dudaklarımı büzerek baktım " Şimdiye olman lazımdı ne yapalım kısmet değilmiş" ... " Az evvel sana elim bile değmemişke...