Hazırdım.
İçimde peyda olan tüm korkularıma rağmen hazırdım. Elini daha sıkı tutarak başımı salladım hafifçe ve ilk onun adım atmasını bekledim. Dudaklarını alnıma bastırdı ve kokumu içine doldururcasına derin bir nefes aldı... Aydın kapıyı çalmıştı ve hep birlikte açılmasını bekliyorduk. Burcu'nun içeride olduğunu bilmek duygularımın alabora olmasına neden oluyordu ama hiçbir duyguda sabit olamayacak kadar da heyecanlıydım. Evin yardımcısı tarafından açılan kapının ardına bakmaya çalıştım ama kimseyi göremedim. Korhan elimi sımsıkı tutarken
" Sakin ol"
Dedi ama bu şu an için hiç te kolay değildi. Midemin içinde bir şeyler hareketlenmeye başlayacak gibiydi ve yemek yemediğime çok sevindim, salona gireceğimiz büyük kapının önüne geldiğimizde Aydın tek elini omzuma atıp kulağıma doğru eğilerek
" Şu surat ifadeni bir an önce düzelt, içeride biraz sonra bütün düzen değişecek"
Diğer kulağıma eğilen Korhan'da kısık sesiyle beni benden aldığını bilmeden konuştu
" Ve bütün düzenimi yeniden kuracak olan kadınımın biraz daha sakin olması gerekiyor"
İçeriden gelen kalabalık uğultuya kulaklarımı tıkayarak, ilk Korhan'ıma sonra da Aydın'a bakarak cesurca gülümsemeye çalıştım ve aynı anda da içeriye adımımızı attık. İçeriye üçümüz yan yana girmiştik ve bütün uğultu o anda kesilmiş bütün gözler bize dönmüştü. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim şu an gördüklerime inanamıyordum. İçeride tanımadığım insanların yanı sıra Filiz yenge ve Feridun amcada vardı ama beni asıl şaşırtan herkesten ayrı bir şekilde oturan anne ve babamdı. Herkesin bana baktığının farkındaydım ama ben gözlerimi annemden alamıyordum. Ne taraftan geldiğini görmediğim Elif gelip sıkıca bana sarıldı.
Ben sarılamamıştım çünkü Korhan elimi çekeceğimi düşündüğünden mi bilemiyorum ama tutuşunu oldukça sıkılaştırmıştı. Gerçi iyi ki de öyle yapıyordu çünkü her an düşebilirdim. Anne ve babam birbirine kenetlenmiş ellerimize baktılar ama hiçbir şey demeden oturmaya devam ettiler. Bu bir nebze de olsa içimi rahatlatmıştı babam hiç te kızgın gibi bakmıyordu çünkü annemse bir an bana gülümsemişti. Filiz yenge ve Betül teyze gülümseyerek baktılar ve Tarık amca bir tek konuşan oldu kalabalığın içinden
" Yavrularım hoş geldiniz. Fulya kızım seninle de sonra bizi bırakıp gitmek neymiş onu konuşacağız"
İşte şimdi korkmaya başlamıştım. Dudaklarımı ısırmaya başladığımda yan tarafımdan koluma giren Elif
" Rahat ol, takılıyor sadece ama gitmene çok bozuldu" diye fısıldadı.
Sessizlik devam ederken yerinden ağır bir şekilde kalkan Burcu bize doğru aksayan adımlarla gelmeye başladı. Onun yüzünden çok bacaklarına takıldı gözlerim. Hala numara yapmaya devam ediyordu ve bunda gerçekten oldukça başarılıydı. Nasıl da inanmış nasıl da onun kırılmaması için kaçmıştım her şeyden... Askılı beyaz elbisesinin üzerine giydiği sarı hırka saçlarının rengindeydi, ben görmeyeli saçları çok uzamıştı. Tam önümüzde durdu ve elleriyle öne gelen saçlarını arkaya ittirerek ince sesiyle bana bakmamaya özen göstererek konuştu
" Hayatım beni bırakıp çıktın, ben de seni merak etmeye başlamıştım. Bak misafirlerimiz de var. Yemeğe geçelim mi? Ama eğer yorgunsan önce bir duş al bende sana kıyafet hazırlayayım"
Gözlerimi kısarak bakmaya devam ettim ama içimde oluşan fikirden gözlerim birden kocaman açıldı. Burcu kesinlikle akıl hastasıydı. Saplantısı sonu olmuştu. El ele tutuştuğumuzu görüyor ama bir şey demiyordu. Karşısında duran kadına küçültücü bakışlarla bakan Korhan cevap vermeye bile tenezzül etmeden bakışlarını babasına yönlendirdi. Hafif bir baş hareketiyle beklediği onayı aldığında anne ve babama " Hoş geldiniz" dedi ve Burcu'nun ailesinin önüne doğru iki büyük adım attı. Elimi bırakmadığı için onu takip etmek zorunda kaLmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
General Fiction" Ne oldu neden öyle bakıyorsun?" " Bekliyorum" " Neyi?" " Sana aşık olmayı, demiştin ya yedikten sonra dikkat et aşık olma diye" Dudaklarımı büzerek baktım " Şimdiye olman lazımdı ne yapalım kısmet değilmiş" ... " Az evvel sana elim bile değmemişke...