Donmuştum, kemiklerime kadar donmuştum....
Gözlerimi Ömer'in yanındaki kızdan alamıyordum. O sadece bana bir saniyeliğine bakmış ve sonra gülümseyerek bütün masaya selam vermişti daha bize yaklaşmamasına rağmen. Tamamen yaklaştıklarında yüzünün bu kadar güzel olmasıyla çarpılmıştım. Bu kız yani Burcu çok güzeldi. Sarışın ve mavi gözlü olan herkes güzel olacak diye bir şey yok demiştim içimden ama tüm tahminlerimi ezip geçmişti ve böyle güzel gülümsemesi sol elimin hissizleşmesine neden olmuştu, yavaşça elimdeki çatalı bıraktım. Elimdeki hissizlik bileğime doğru yayılırken sağ elimdeki bıçağı da bırakarak dikkatimi tekrardan konuşmaya başlayan kıza verdim. Gözleri hepimize teker teker bakmıştı ve Korhan'da hepimizden uzun süre takılı kalmıştı. Herkesle teker teker selamlaştı ve Betül teyze onu kucaklarken bacağımdaki elle birlikte bakışlarımı elin sahibine yönlendirdim. Algılarım yavaşlamış sadece robot gibi beynimin emirlerini yerine getiriyordum. Tarık amcanın elini öptükten sonra Feridun amca ile sadece tokalaştı Filiz yengeye bakıyordum araları nasıl diye ama o yerinden kalkmadan sadece başını eğerek ' hoş geldin Burcu' dedi. Aydın hiçbir şey demeden yemeğe devam ediyordu. Bacağımda tekrar bir baskı hissettiğimde Elif'in bana güç vermek için yaptığını anlamıştım. Korhan yerinden kalkarak tokalaştı ama hiçbir şey konuşmadan yerine geri oturdu. Kız buna şaşırmış gibiydi her halde oturması için yer teklifi bekliyordu Korhan'dan ama Tarık amca araya girerek hemen kendi yerini verdi. Burcu oturunca Tuğba yerinden kalkarak ona arkadan sarıldı. Elif'in Aydın'ın gözlerine baktığını görebiliyordum, ona bir şey anlatmaya çalışıyordu. Bakamıyordum şu an Korhan ne yapıyor bakamıyordum ve deli gibi bakma isteğimin önüne geçiyordum. Ne hissediyordu acaba ne düşünüyordu?
Başımı tabağıma çevirdiğimde bana yöneltildiğini anladığım soruyla baktım ona
" Merhaba sizinle tanışmıyoruz yurt dışından gelen akraba siz misiniz?"
Başımı evet anlamında salladım " Evet ve siz de hoş geldiniz ben Fulya"
" Bende Burcu, yakında Korhan ile düğünümüz olacak bizimde düğünümüze gelmenizi çok isterim"
Sırtımdan aşağıya omuriliğim boyunca kayan ter damlası içimi ürpertmişti. Ellerimin buz kestiğini hissederken bileğimden yukarıya tırmanan uyuşukluk kendimi kötü hissetmeme neden olmuştu, dilimin ucunu kıstırarak dişlerimin arasına kanattığımı hissedinceye kadar ısırdım, kan tadını aldığımda sadece soğuk bir gülümsemeyle kısa bir cevap verdim
" Kısmet"
Allahım neden şu an telefonum çalmıyordu? Ciddi anlamda masada soğuk rüzgârlar esiyordu ve ben kalkma ihtiyacıyla kavruluyordum. Nefes almaya bir sigara içmeye ya da buz gibi suyla derimi buruşturana kadar yüzümü yıkamaya ihtiyacım vardı. Göz ucuyla Korhan'ın tepkisine baktım ama hiçbir şey olmamış gibi yemeğini yemeğe devam ediyordu Aydın'da öyle....
Filiz yengenin adımı söylemesiyle ona baktım yüz ifadem ne âlemdeydi bilmiyordum ama dışarıdan anlaşılmamasını diledim içimden, galiba mümkün değildi...
" Yavrum hadi yemeğini ye daha sana sütlaç söyleyeceğim"
Buruk bir gülümseme geçti dudağımın kenarından başımı salladım aklıma Korhan'ın bacağıma sıçrayan sütlacı temizlemesi gelmişti... Masanın baş tarafında davetsiz olduğu halde bunu hiç te umursamayan Ömer'e diktim bakışlarımı, kimse konuşmadığından sadece çatal kaşık sesleri vardı ama kulaklarımın hafiften uğuldaması bana hiçbir şeyi duyurmuyordu. Gözlerimiz kesişince mutlu mutlu sordu bana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
قصص عامة" Ne oldu neden öyle bakıyorsun?" " Bekliyorum" " Neyi?" " Sana aşık olmayı, demiştin ya yedikten sonra dikkat et aşık olma diye" Dudaklarımı büzerek baktım " Şimdiye olman lazımdı ne yapalım kısmet değilmiş" ... " Az evvel sana elim bile değmemişke...