Medyada Korhan var :)
Aslında hazırcevap biriydim. Herkese ve her şeye verilecek bir cevabım olurdu ama nedense bir şey diyememiş öylece bakıyordum bu adama. Korhan bana arkasını dönüp kapıdan çıktığında ben de kalktım onun arkasından.
Eve giren Betül teyze
“ Oğlum iyi misin?” dedi ama telaşı sesinden belli oluyordu. Korhan bir şey demeden kremli elini gösterdi sadece. Tuğba’da annesinin arkasından içeri girdi, gözlerindeki kızarıklığı görünce üzülmüştüm.
“ Abi neden öyle tepki verdin anlamadım. Yoksa sen öyle kalkmaya çalışmasaydın ben de çayı eline dökmezdim”
Filiz yenge gülümseyerek
“ Ne o Korhan, seni tanımasam Fulya’nın isteyeni olduğunu öğrendiğin için böyle tepki verdin sanırdım”
Şaşkınlıkla ağzım aralanmış bir şekilde bakıyordum. Arkamdan gelen sesle arkama döndüm
“ Abi hayırdır ne tepkisiymiş bu?”
Filiz yenge hemen atılarak kimseye fırsat vermeden konuştu
“ Ne olacak oğlum, abin Fulya’nın talibi olduğunu öğrenince öyle bir yerinden kalkmaya çalıştı ki demlik eline döküldü”
Gözlerini bana dikmiş bakan Aydın’a aynı şekilde dik dik bakıyordum. Bakışlarında gördüğüm şey sadece soru işaretleriydi. Elif gelip te koluma girince
“ Çok geç ama değil mi?” dedi. Ben anlamazca ortada dönen konuşmaları dinlerken kaba olduğunu düşündüğüm bir sesle ‘ iyi geceler’ dedi ve çıktı Korhan.
Korhan’ın arkasından diğerleri de iyi geceler dedikten sonra evlerine gittiler. Elif’le beraber kalacağım odaya geçtik. Elif’in de yardımıyla valizlerimi boşaltıp dolaba yerleştirdik. Bu arada uzun uzun sohbet etmiş birbirimize daha da yakınlaşmıştık. Vakit hayli ilerlemiş geç olmuştu.
“ Çok teşekkür ederim yardımın sayesinde kolayca yerleştirdim her şeyi”
“ Rica ederim ne demek. Fulya biz yarın sabah erkenden birkaç köy dolaşıp geleceğiz son kalan davetiyeler için. Sen gelme, sabah bir güzel uyu daha sonra seninle birlikte merkeze gidip dolaşır ayrıca buranın enfes yemeklerinin tadına bakarız”
Memnuniyetle başımı salladım. Elif’in gelip te yanağımdan öpmesini beklemediğim için çok şaşırmıştım. Odada yalnız kaldığımda ışığı söndürüp hemen yattım.
Gözümü açmama neden olan kuş seslerini hayranlıkla dinledim bir süre yattığım yerden. Bu senfoni harikaydı. Şimdiden kendimi inanılmaz enerjik hissediyordum. Sanki dün o kadar uçuş yapıp ta yorulan ben değilmişim gibi. Yan tarafıma dönüp telefonumu elime aldım ve saatine baktım oo bu kadar uyumuş olamazdım. Saat 09.30 olmuştu neredeyse. Normalde sabahın altısında iş başı yapan biri olarak bu saat oldukça geç sayılırdı. Hemen kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kısa bir duş alıp başımı havluya sardım ve çıktım. İçeriye geçtiğimde muhteşem bir sofra ve üzerinde not vardı. ‘ Kızım bir tek çay demle her şey hazır afiyet olsun’ Notu bir kenara koyarak zaten hazırlanmış olan demliğin altını yaktım ve saçlarımı taramaya gittim. Saçlarımı taramayı bitirdiğimde çalan kapının sesini duydum. Filiz yengelerin gelmiş olabileceklerini düşünerek hızla gidip kapıyı açtım. Karşımda oldukça havalı görünen bir Korhan görmeyi beklemiyordum. Kapıyı açtım açmasına ama öylece bakıyor ne içeri davet ediyor ne de neden geldiğini sorabiliyordum.
“ Sizin oralarda insanlar kapıda mı bekletilir böyle?”
“ Tabi ki hayır girsene, elin nasıl ve kaba olmayayım ama neden bu saatte geldin?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
General Fiction" Ne oldu neden öyle bakıyorsun?" " Bekliyorum" " Neyi?" " Sana aşık olmayı, demiştin ya yedikten sonra dikkat et aşık olma diye" Dudaklarımı büzerek baktım " Şimdiye olman lazımdı ne yapalım kısmet değilmiş" ... " Az evvel sana elim bile değmemişke...