"Berke evlenme teklif ederse kabul edecek misin?"
Elimdeki sigarayı alıp söndürdü. Ben daha kendime gelememiş gözlerimde öksürmekten dolayı oluşan gözyaşlarımı siliyordum ki bir bardak su uzattı. Ona bakmadan bardağa uzandım ama vermedi. İstemeden de olsa baktım gözlerine. Kızmamış kırılmıştım. Hakkım var mıydı ki kırılmaya, evet vardı içimde onunla ilgili öyle eşsiz duygular besliyordum ki sırf o duyguların hatırına olsa bile vardı. Ela gözlerine ne yapmak istediğini anlamak için baktım uzun uzun, suyu içerken bile gözlerim ondaydı. Onunda gözleri çeneme akan suda... Elimin tersiyle çenemi sildim uzanıp yeni bir sigara yakarken hareketlerimi takip ediyordu durduğu yerden
" Berke teklif ederse kabul etmeli miyim sence?"
Kollarını göğsünde birleştirmiş sırtını duvara dayamıştı. Yaşından oldukça genç ve kaygısız bir görüntüsü vardı şu anda
" Ben kalbinin sesini merak ediyorum"
" Bu kadar yolu bunu sormak için geldiysen yazık olmuş, sana orada da cevap verebilirdim" dedim kendimden emin bir şekilde.Dudakları küçük bir hareketle yukarıya doğru kıvrıldı ve ben kahrolarak yeniden ve yeniden ruhumun ona akışını hissettim. Çok acımasız bir soruydu bu
" Sorunun cevabını burada duymak istiyorum, bana bakarak söyle" İnadına ona arkamı döndüm ve verandanın tahtadan yapılmış setine kollarımı dayayarak hafifçe eğildim ve tamamen dışarıya bakarak konuştum
" Kalbim Berke'nin sadece arkadaşım olduğunu söylüyor...."
Bu itiraf, Berke ile evlenemeyeceğim gerçeği içimi inanılmaz bir şekilde rahatlatmıştı ve bu da kararımın doğruluğunu gösteriyordu. Korhan'ı tanıyıp ona bu kadar gönlümde değer verirken Berke benim için sadece masum bir arkadaş olarak kalacaktı yaşamım boyunca
" Bana dön"
İnat değil mi dönmeyecektim, sigaramdan derin bir nefes çektim ve dumanını üflerken gülümsedim onun beni göremeyeceğini bildiğimden. Sonra yavaş yavaş döndüm sigaramı söndürürken. Dönmemle burun buruna geldik. Anında ellerim titremeye başlamıştı. Kalbim Pazar yerindeki satıcılar gibi nara atmaya başlarken bu kadar yakınımda olması dizlerimin titremesine neden olmuştu
" Korhan..." Fısıltılı çıkan sesimi susturdu ve hiç yakın değilmişiz gibi biraz daha sokuldu. Nefesimi tutmuştum, bıraksam sanki bir daha nasıl nefes alınır bilemeyecek gibiydim.
" Cevabın hoşuma gitti, ama bir daha benimle konuşurken yüzüme bak"
Konuşurken nefesi yüzümün yanına düşen saçlarımı havalandırmıştı. Allahım bu adam yanımda olmazsa bu hayatın tadı mı olurdu? Onsuzluğun nasıl bir şey olduğunu bilmek bile istemiyordum. Kolumu dirseğimden tuttu ve beni de peşi sıra çekti. O önde bende onun eli benim kolumda evin içinden geçerek araka bahçeye çıktık. Burası muhteşem diye anlatılamayacak kadar hatta daha güzeldi. Koskocaman görkemli bir ağaç ve onun kocaman bir dalından hafifçe sallanan salıncağı görünce sevinçle bir çığlık attım. Onu beklemeden koşarak çıktım bahçeye ve salıncağın yanına geldim. Hala sağanak yağmur yağıyor ama ben bunu umursamıyor yağmasıyla daha da mutlu oluyordum. Salıncağın iplerine dokunup izin ister gibi Korhan'a baktım. Ciddi bir ifadeyle beni seyrediyordu.
" Ben sallanmak istiyorum"
Kafasını hafifçe salladı. Sevinçle tekrar salıncağa döndüm ve hemen oturdum, ıslak yere oturduğumdan popom ıslanmıştı. Ona dönerek en tatlı sesimle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
General Fiction" Ne oldu neden öyle bakıyorsun?" " Bekliyorum" " Neyi?" " Sana aşık olmayı, demiştin ya yedikten sonra dikkat et aşık olma diye" Dudaklarımı büzerek baktım " Şimdiye olman lazımdı ne yapalım kısmet değilmiş" ... " Az evvel sana elim bile değmemişke...