Sonsuzluk ve Ötesi ♥ 13

1.8K 146 67
                                    


ASAL

Teneffüs zili çaldığı an ayaklandım. Ders boyunca hali hal olmayan ve hala tuvaletten dönmemiş olan sevgilimin durumunu merak ediyordum. Tam sınıftan çıkmak üzereyken yolumu kesen Emre "Görüşemiyoruz artık Asal Kara," dedi sitemkar bir ifadeyle. Haklıydı. Amcamın durumu ve aldığım cezadan dolayı boş vakitlerimi beşizlerle ya da evde geçirdiğim ve okuldaki tüm vaktimi Hale'ye harcadığım için Emre'ye çok fazla zaman ayıramamıştım. Konserin kritiğini bile bir aydan fazla geçmesine rağmen yapamamıştım.

"Arkadaşlık durumumuzu sorgulamam sevgilin olması gerekiyormuş belli ki."

Emre'ye saçmalama dercesine gözlerimi devirdikten sonra "Durumları biliyorsun," dedim ve tuvaletlere doğru yürümeye başladım. "Sadece fazla cezalı, geri kalanında da olabildiğine yoğunum." Bana eşlik eden Emre açıklamamı umursamaz bir tavır takındı. "Bu benimle vakit geçirmemen anlamına gelmiyor. Amcanlara çağırabilirdin ya da evden çıkamadığın günlerde size." Yine haklıydı ama yaşanılanlar benim ve ailemin özeliydi. İkisini de yapmama nedenim de bana göre haktı. Tabi ki bunu söylemem onu daha fazla kırmaktan başka bir işime yaramazdı.

"Haklısın. Özür dilerim."

Tuvaletlerin önüne geldiğim an kolumu tutan arkadaşım beni durdurdu. Kıstığı gözleriyle "Kuru bir özürle kurtulamazsın," derken sanki açıkta kalan göz bebekleri planlarla parlıyordu. "Cezan bittiyse okuldan sonra bir şeyler yapalım mı?" Kısa bir an düşünmek için sessiz kaldım. Cezam bitmişti. Okuldan sonra beşizlerin yanına gitmem gerekmiyordu ve Hale'nin işi vardı. Tüm şartlar Emre ile takılmama uygunken neden içimde en ufak bir istek yoktu.

"Bakarız."

Tekrar önüme dönerek kızlar tuvaletinin kapısına doğru yöneldim. "Kaçıyorsun Asal Kara," dediğinde sıkıntılı bir iç çekerek durdum. Tek ayağımın üzerinde gerisin geri döndüm ve bana bozulmuş bir edayla bakan arkadaşıma "Kaçmıyorum Emre," dedim. "Sadece son günlerde bir anım diğerine uymuyor. Sana söz verip, tutamamak istemiyorum. Bu yüzden okul çıkışındaki duruma bakarız. Olur mu?" Sanırım bu kulağına mantıklı gelmiş olacak ki başını olur anlamında salladı. O an arkamda hissettiğim hareketlilik ve Emre'nin devirdiği gözleri kimin geldiğini belli ediyordu.

"Ben kantindeyim."

Emre ellerini cebine sokarak yanımızdan ayrıldı. Hale hafif çatık kaşlarıyla arkasından bakarken "Ne oldu buna?" diye sordu. Okuldan sonra takılmak istediğini söyledim. Hale göz bebeklerinde taşıdığı canlı bir heyecanla bana döndü. "Takılsanıza." Şimdi kaşlarını çatma sırası bendeydi. Bu neyin isteğiydi böyle?

"Yani, sende, istersen."

Kelimelerin arasına es vere vere söylemesi, abartılı heyecanını anladığına işaretti. Aklı sıra da kıvırmaya çalışıyordu. "Bu teklife senin kadar heyecanlansaydım hemen kabul ederim," diyerek kül yutmadığımı belli ettim. Hale'nin anında yanakları pembeleşti. Yüzüne düşen firari tutamları kulağının arkasında dizginlemeye çalışırken gözlerini kaçırması hayra alamet değildi.

"Ne oluyor Hale?"

Sanki aramızda garip bir olay yaşanmıyormuş gibi "Ne oluyor sevgilim?" diye sordu. Sondaki kelimenin cazibesine kapılmadan "Nedense bir şeyler saklamaya çalıştığını hissediyorum," dedim. Gözleri anlık bir tepki bile olsa fal taşı gibi açıldı. Yakalandığını daha iyi belli edemezdi.

"Ne o şey?"

İfadesini kontrol altına almaya çalışırken "Bir şey sakladığım yok Asal," dedi. Yine kıvırmaya çalışıyordu. "Sadece annem geç kalacakmış. Benim kendim gitmemi söyledi. Bende hazır Masal'da Baharlardayken gidip, annem gelmeden konuşsam mı diye düşünüyordum. Hani sen Masal'la ilgili biraz düşüncelisin ya. Belki ne olduğunu öğrenebilirim. Hem bu sayede aramızdaki buzları da eritmiş olurum. Tabi senin içinde sorun olmazsa." Bu uzun cümleyi, planlamış gibi bir çırpıda söyledi. Sanki araya girsem ne diyeceğini unutacak ya da şaşıracakmış gibi bir havadaydı.

VELİAHTLAR 2 - HASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin