HALEDünyam saydığım adam benim olduğu gibi, başıma yıkılmıştı sanki. O anlarda bizi görmesini isteyeceğim en son kişi babamdı ve hayatım her zamanki gibi istemediğim şeyleri bana sunuyordu. "Dur!" Neredeyse kulaklarımı kanatacak yükseklikte, ezbere bilecek kadar çok dinlediğim şarkıyı, bir kere daha başa aldım. Kulaklıklar kulağımı acıtıyordu ama bu kalbimin acısının yanında neydi ki...
"Biraz konuş, bir şey de. Birini bu kadar sevmek yasaklanmalı."
Ağlamaktan harap olmuş bedenimi geriye yasladım. Acıyan, ağlayan, ıslak gözlerimi kapattım. Tüm gece yaşananları, vuslatımı, miladımızı belirleyen itirafını, kendimi bildim bileli arzuladığım dudaklarını, öpüşmemizi zihnimde tekrar tekrar canlandırdım. Dudaklarımın kenarına yerleşen tebessümün burukluğuna aldırmadan, parmaklarımı dudaklarımın üzerinden bir saniyeliğine bile ayıramıyordum. Sanki Asal'ın sıcaklığı hala dokunduğum yerlerdeydi ve bu bile babamla yaşadığım gerilimin beni yıkmasına izin vermiyordu.
"Sen bi dur, bi sus, bir duy bi dinle. Birini, bu kadar seven biri kaldı mı?"
Gözümün önünde beliren adam, bu geceki konser alanında, baterisinin başında değil de tam da karşımdaydı. Elinde mikrofon, adım adım bana yaklaşıyordu. O duruşu, bakışı, gülüşü... Kusursuzdu.
"Ben varım, kaçmam hiç aşkın harbinden."
Bu bir hayaldi. Güzel bir hayal. Farkındaydım. Yine de kendimi bu andan çekip alamıyordum. "Dünya kötü bir yer olabilir dayanırım." Şarkının bu kısmında her zaman olduğu gibi bir damla gözyaşı firar etti ve yavaşça dudaklarıma doğru süzüldü. Babamın tepkisi nasıl bu kadar ağır olabilmişti? Ben o sözleri nasıl taşıyabilecektim? "Sen son nefesim ol, yine sana sığınırım." Bana nefes gibi muhtaç olduğunu söylediği an zihnime dolunca kalbim kısa bir an tekledi. Onun aşkı benim oldukça, her zorluğa göğüs gerebilirdim. Bu hayatta en çok sevdiğim babama bile...
"Sensiz ben bir hiçim ve siyaha sarılırım."
Gözlerimin içine bakarak şarkıyı fısıldayan Asal, sanki bir anda daha da gerçekçi olmuştu. Beni öpeceği bir mesafede duruyordu. Parfümünün kokusu bile burnumda dolaşıyordu. O tapılası nefesinin yüzüme çarptığını anki gibi hissediyordum. O kadar gerçekti ki ürperdim. Rüyanın yıkıcı etkisinden çıkabilmek için kendimi gözlerimi açmaya zorladım. Karanlık odam ve gözyaşlarımdan flulaşmış görüşüm, karşımda duran adamın gerçekliğini sorgulattı. Kalbim çok istediği için zihnim bir oyununa kalkışmış olabilir miydi? Asal kucağımda duran elimi ellerinin arasına aldı. Yüzündeki gerginlik, gözlerindeki endişe gerçekti. Bu eve, odama... Anneme gözükmeden nasıl girmişti? Yoksa annem...
Elimin üzerine ufak bir öpücük bıraktıktan sonra kalbinin üzerine bastırdı. Avucumun altında hissettiğim atış, yaşam kadar gerçekti. Kulaklarımdaki melodiyle aynı sözleri fısıldadı.
"Bu ev senin, biz elden sayılmayalım."
Bir anda kendimi Asal'ın kolları arasında buldum. Kalbim mutluluk gözyaşlarıyla sırılsıklamdı. Şakaklarıma bıraktığı öpücük, gözlerimde biriken yaşları salıveren bir baraj gibiydi. Kirpiklerimi kırpmam akan yaşları daha da gürleştiriyordu. Hala burada olduğuna inanamıyordum.
Asal yavaşça beni kendinden ayırdı. Avuç içleri için yaratılmış yanaklarımı nazikçe tuttu. Anında bir sıcaklık tüm bedenime yayıldı. Gözleri akan yaşları takip ediyordu. Sanki hepsini yakalamaya çalıştığı bir oyundaydı. Asal gözlerini benim harelerime kilitledi. Yüzündeki gülümsemenin burukluğu can acıtıcıydı. Bir şey mi olmuştu? Babam, yokluğumdan istifade ederek başka şeylerde mi söylemişti? Yoksa... Kalbim korkuyla sıkıştı. Asal burnuma ufak bir öpücük kondurdu. Gülümsedim. Kafamdaki düşüncelerin endişesinden tam bir gülümseme sayılmazdı ama yakındı. Bu kadar gözyaşının ardından ruhumda güneş açtıran adam, gök kuşağının ta kendisiydi ama şu an karşımda anlam veremediğim bir mahcuplukla duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VELİAHTLAR 2 - HASAL
Fiksi UmumHer bir yaprak kendi yazdığı hikayenin başrolünü üstlendi. Tek tek kaleme aldı tüm geleceğini... Hale & Asal Onların başlangıcı Yaz'ı, Kış'a çeviren bir kasırgaydı. Oysa ki bu sadece buz dağının görünen yüzüydü. Kış'ı yakıp kavrulan Yaz, tam aşkı bu...